İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur, kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet daha vardır. Gerektiğinde tereddüt etmeden canını feda edebilecek derecede vatanına bağlı olmak meziyeti... İşte Türkler, bu meziyetlere ve faziletlere fazlasıyla sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki, "Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler" demiştir Fransız İmparatoru Napoleon Bonaparte. Ve yine Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a.) de birçok hadis-i şerifinde Türkleri övmüştür. Şu hadisin, Anadolu'nun kapılarının Türklere açılmasını sağlayan Malazgirt Meydan Muharebesi'ni anlattığı rivayet edilir: "Büyük çarpışma gününde kırmızı çehrelilere (Türklere) müjdeler olsun. Allah'a yemin ederim ki, insanlar çatlasa da Allah onları, hem bu dünyada hem de öbür dünyada kesinlikle mükafatlandıracaktır." (El Fiten, s.297). Hz. Peygamber (s.a.a.), İstanbul'un fethi ile ilgili müjdesinde de Türkler hakkında şöyle buyurmuştur: "Sizler şüphesiz Benî Asfar'la (Rumlarla) çarpışırsınız. Ne var ki, onlarla önce sizler çarpışırsınız. Sizden sonra mü'minlerden bir ordu gelir ve Rumlarla asıl onlar çarpışırlar. Onlarla çarpışan bu mü'minler öyle insanlardır ki, onlar Allah yolunda cihad ederler. Allah yolunda yürürken ne bir kınayanın kınamasından ne de ileri geri konuşulmasından çekinirler. En sonunda onlar, İstanbul ve Roma'yı tesbih ve tekbir getirerek fethederler." (Et-Teberani, c.6, s.22). Bugün tarihte övgü ile bahsedilen ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.a.) hadislerindeki övgülere mazhar olan Türkler, Prof. Dr. Haydar Baş tarafından yetiştirilen İcmal Gençliği'dir. Napoleon Bonaparte'nin tarifindeki gibi erkeklerimiz cesur, kadınlarımız namuslu, hem erkek hem de kadınlarımız gerektiğinde tereddüt etmeden canlarını feda edebilecek kadar vatan ve milletlerine bağlıdırlar. Resûlullah Efendimizin de dediği gibi onlar Allah yolunda cihad ederler. Allah yolunda yürürken, kınayanların kınamasından da ileri geri konuşulmasından da hiçbir zaman çekinmez İcmal Gençliği. Vasıfları gereği yaşadıkları toplum, sosyal çevreleri ve aileleri içinde en güvenilir, en cesur, en iffetli ve en güzel ahlâk sahibi kişilerdir onlar.Fakat İcmal genci olmak/olabilmek çok zor ve çileli bir meziyettir. Kaderleri, inançları gereği ataları ve Resûlullah Efendimizin tebliğinin ilk yılları gibidir. Zor şartlarda, kısıtlı imkanlarla ve sayılarının azlığına rağmen mücadele eder ve vatanlarına sahip çıkarlar. Toplum içerisinde güvenilir olmaları neticesinde sözleri, yaşantıları, sergiledikleri örnek tavırlarla itibar görürler. Zor olan kaderlerinin neticesinde insanlara hakkı, hak davayı anlatırken bir yığın engelle karşılaşırlar. Toplum içerisinde bir söz söylediklerinde herkes onlara inanır ve sözlerinin güvenilir olduğu teyid edilir. Fakat iş, hak davayı anlatmaya geldiğinde insanlar genelde onlara itiraz ederler ve onlardan yüz çevirirler. Bu noktada kaderleri Resûlullah'ınkine benzer.Bir gün Resûlullah Efendimiz, peygamberlikle görevlendirildikten sonra, tüm müşrikleri davet ederek onlara bu vasfını bir kez daha şöyle tasdik ettirmeye çalışmıştı:? Şu dağın ardından bir ordunun geldiğini haber versem bana inanır mısınız?? Evet, demişlerdi istisnasız. Ve insanlık tarihine şu notu düşmüşlerdi: "Çünkü Senin yalan söylediğini asla görmedik. Kandırdığını, aldattığını hiç duymadık. Sen doğru söyledin, dürüst yaşadın."Efendimiz'in bu derece "Emin" bir kişi olduğunu teyid edenler, onun Allah'ın Resûlü olduğunu inkâr ettiler. Yaşadığımız çevredeki insanlar da İcmal Gençliğine ne kadar güvenseler de sıra hak davaya itibar etmeye gelince İcmal Gençliğinden yüz çeviriyorlar. İşte tam da bu kaderi yaşamaktır İcmal genci olmak. İcmal genci olmak, Peygamberimizin yolundan gitmektir. İcmal genci olmak, Ehl-i Beyt'in, Oniki İmam'ın izinden gidebilmektir. İcmal genci olmak, İslam inancına sahip çıkmaktır. İcmal genci olmak şanlı ve yüce ecdâdına sahip çıkmaktır. Allah bu davaya lâyıkıyla sahip çıkabilmemizi nasip eylesin.Vesselam...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İrfan Güzelyıl / diğer yazıları
- Daha büyük bir günah kaldı mı? / 28.01.2015
- İcmal gençliği / 16.01.2015
- Eğitimin gerçek amacı nedir? / 27.11.2014
- İcmal gençliği / 16.01.2015
- Eğitimin gerçek amacı nedir? / 27.11.2014