Batılılar, kendilerinin hesabına, milletine ihanet edenleri çok severler. Hele ihanet eden Türk ise, ihanet edilen de Türk milleti olursa, ona bayılırlar. Bu zevki tatmak ve kötü emellerine ulaşmak için Türk hükümetlerine, sürekli 'ihanet hürriyeti' vermesi yönünde baskı yaparlar. Tabii ki, bunu açıktan söylemezler. İhanet hürriyetini, demokrasi, insan hakları, bilimin evrenselliği... gibi kılıflara sararlar, sarmalarlar. En büyük yalanı, sahtekârlığı, hileyi ve ihaneti de "bilimsel araştırma ve inceleme" adı altında sunarlar. Fakat aynısını Avrupa'da yapmazlar, yaptırmazlar. Meselâ, Ermeni soykırım yasa tasarısını kabul eden herhangi bir Avrupa ülkesinde "Türkler, Ermenilere soykırım uygulamamıştır" diyemezsiniz. Derseniz, hemen adli soruşturma başlar. Çünkü yasaktır. Peki, Avrupa'da hürriyet, demokrasi, insan hakları, bilimin evrenselliği yok mu? Demek ki, bunların hepsi palavra.Ne yazık ki, ülkemizde, bu palavralara dayanılarak, ecdadımıza küfretme anlamı taşıyan "Ermeni konferansı" düzenlendi. Güya amaç, tarihi olayları, tarihçilere bırakmakmış. Halbuki Ermeni meselesi tarihi değil, siyasi bir meseledir. Tarihçiler, ne söylerse söylesinler, hangi tarihi bilgi ve belgeyi ortaya koyarsa koysunlar, Ermeniler, siyasi hedeflerinden, daha doğrusu Büyük Ermenistan idealinden vazgeçmeyeceklerdir. Aslında, Ermeni konferansında söylenenlerin aksine, gerçek tarihçiler, tehcir olayının bir soykırım olmadığını ifade ediyorlar. Bilindiği gibi soykırım, bir ideolojidir. Osmanlı'nın böyle bir ideolojisi olsaydı, birçok soy tarihe karışırdı. Macar tarihçi bunu doğruluyor şöyle diyor: "Hakimiyeti altında 500 sene yaşadığımız Türkler, bize hayat hakkı tanımasalar ve günde bir gayrimüslimi öldürselerdi, bugün Yunan, Sırp, Bulgar ve Roman halkından bahsedilemezdi". Aynı şeyi Ermeniler için düşünelim. Anadolu'da 900 yıl Türklerin egemenliği altında yaşayan Ermenilere soykırım yapılsaydı, Ermeniler 1915 yılına kadar yaşayabilirler miydi? "Ermeni meselesini tarihçilere bırakalım" diyorlar. Hadi bırakalım, hem de Batılı tarihçilere bırakalım. Çünkü onların bazıları, Ermeni konferansta konuşanlar gibi ihanet hürriyetinden değil, bilim haysiyetinden güç alıyorlar. Bu tarihçiler, 1915-1918 yılları arasında soykırıma uğrayan, mağdur ve mazlum tarafın Türkler olduğunu söylüyorlar. Türklerin soykırımı için ilk isyanı başlatan, birçok katliamda başı çeken isim İngilizlerin Şeyh Murat adıyla Lawrence misali görev verdiği Dr. Hampatsum Boyacıyan'dır. Ermeni soykırım iddialarını "Ermeni Kandırması" adlı kitabıyla yalanlayan ABD'li yazar Sam Weems, bu yalanı bir rahibin uydurduğunu kaydediyor ve şöyle diyor: "Osmanlı Devleti, bölücü faaliyetlerde bulunan Ermenilerden bu faaliyetlere son vermelerini istedi. Ancak kilise bu isteği reddetti. Olaylarda kilisenin sorumluluğu büyüktür".Rus kale komutanı yarbay Tverdo Hlebov hatıratında şöyle der: " Ermeniler bana, 27 Şubat gecesi 3000 Türk öldürdüklerini iftiharla beyan ettikleri zaman, savunmasız, masum insanların öldürülmesinin vahşet olduğunu söylediğimde (Siz Russunuz, Ermeni milletinin idealini anlayamazsınız) diye cevap verdiler". 1916 yılında Kafkas cephesinde görev yapan Rus kumandan Alexi Karawich de şöyle bir itirafta bulunur: "Eğer biraz daha gecikseydim, Ermeni komiteci Antranik, Erzurum ve çevresinde tek bir canlı bırakmayacaktı". Rus generali Odişelidze'nin raporunun bir kısmında da şu ifadeler yer alır: "Her türlü savunmadan yoksun ve silahsız 800'den fazla Türk bir seferde öldürülmüştür. Büyük çukurların başına götürülüp hayvan boğazlanır gibi boğazlanmıştır". ABD'li tarihci Prof. Dr. Justin McCarthy, soykırım iddialarının tarihi gerçeklerden uzak olduğunun altını çiziyor ve şöyle diyor: "Osmanlı, sadece o bölgede mi soykırım yaptı? İstanbul ve diğer şehirlerdeki Ermenilere hiçbir şey olmazken, Doğudakilerin neredeyse tamamı öldürüldü demek büyük bir yalandır. Batılıların geleneksel tarih yazımına misyonerlerin bakış açısı egemendir. Karşılaştığımız sorunların asıl sebeplerinden biri budur. Batıda Müslümanlara, özellikle de Türklere karşı büyük önyargı vardır". İşte, tarihler ve tarihçiler böyle diyor. İhanet hürriyetinden faydalananlar ise zırvalıyorlar. Zırvanın da tevili olmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018