Tarih, tekerrürden ibaret.
Çok geriye gitmeye gerek yok, yaklaşık yüz yıl öncesine bakacak olursak bunu gayet açık bir şekilde görürüz.
O vakit, Osmanlı 'hasta adam.'
Üzerindeki hesaplar gizlenmiyor.
Emperyalist devletler, santimine kadar tüm ülkeyi en titiz şekilde bölüşmüş.
İşin daha da acı kısmıysa, halkın ciddi kısmının buna ne bir itirazı ne de bir tepkisi var...
Halkın bu halini M. Akif'in şu mısralarında okuyabiliriz:
"His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin."
Bu içler acısı tabloda Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde canını vermeye hazır olan Mehmet Akif'ler, Seyit Onbaşı'lar, Sütçü İmam'lar, Şahin Bey'ler de vardı.
Azınlıktaydılar.
Ceplerinde para yoktu.
Karşılarında dünyayı sömüren güçlü ülkeler vardı.
Aleyhlerinde fetvalar uyduruldu.
Ama bu onları yıldırmadı.
Millete rağmen millet için mücadele eden bu vatanseverler, durmadı.
Emperyalizmin eldiveni olmuş İstanbul Hükümeti'ne rağmen, yurtta kongreler yapıldı.
Emperyalizme karşı, kahramanca bir mücadeleden başka bir şey değildi yaptıkları.
Uyuyan millet, bu gönlü vatan aşkıyla yanan kadronun vesilesiyle; uyandı.
Bir bilek, bir yürek olundu.
Ecnebi güçler, ülkeden atıldı.
Vatan geri alındı.
En ufak bir taviz dahi verilmeden...
***
Aradan yıllar geçti?
Aynı Emperyalist güçler, tüm dünyayı sömürme hayallerinden vazgeçmediler.
Bunun için yine adamlarını yetiştirdiler.
Para-makam-koltuk isevdalısı bu insanları aldılar, ülkenin başına koydular...
Bu sırada, toplum mühendisliğini de iyi bilen bu güçler, toplumu da yavaş yavaş sindirdiler.
Yine ülke toprakları santim santim paylaşıldı...
Fiili olarak işgale çeyrek kaldı!
Mehmet Âkif'in yüz yıl önce, zamanını betimlediği o şiirdeki tablonun benzerini böylece yüz yıl sonra yeniden yaşandı.
Toplum yine, ne yazık ki, gidişatın ne denli kötü olduğunu dahi fark etmeden, hareketsiz, itirazsız kaldı...
Bugün de umut ışığı olarak,
Bağımsız Türkiye Partisi'yle,
Milli Ekonomi Modeli'yle,
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu var!
Şunca yıldır,
Bu kadronun ve liderin aleyhinde,
Her türlü karartma operasyonu yapıldı.
Her yerde hile hurdayla engel olundu.
Sakallı cübbeli Amerikancı vatan hainleri fetva verdi.
Bu kadro ve bu lider yılmadı!
Zaten Güneş, balçıkla sıvanmaz!
Bugün Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli tüm dünyada konuşuluyor, çoğu ülke kısmen uyguluyor.
Dünya Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip çıkarken, bizim kardeşimiz uyumakla meşgul...
Fakat emin olalım ki yarın, Prof. Dr. Haydar Baş'ın iktidarını göreceğiz.
Bu olacak!
Gönlünde haç barındıran ajanlar çatlasa da patlasa da olacak!
Çünkü dünya Prof. Dr. Haydar Baş'ın; modeline muhtaç!
O'nun yanında, mücadele eden kazanır!
O'na sırtını dönen ise kaybetmeye mahkûm!
Çok geriye gitmeye gerek yok, yaklaşık yüz yıl öncesine bakacak olursak bunu gayet açık bir şekilde görürüz.
O vakit, Osmanlı 'hasta adam.'
Üzerindeki hesaplar gizlenmiyor.
Emperyalist devletler, santimine kadar tüm ülkeyi en titiz şekilde bölüşmüş.
İşin daha da acı kısmıysa, halkın ciddi kısmının buna ne bir itirazı ne de bir tepkisi var...
Halkın bu halini M. Akif'in şu mısralarında okuyabiliriz:
"His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin."
Bu içler acısı tabloda Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde canını vermeye hazır olan Mehmet Akif'ler, Seyit Onbaşı'lar, Sütçü İmam'lar, Şahin Bey'ler de vardı.
Azınlıktaydılar.
Ceplerinde para yoktu.
Karşılarında dünyayı sömüren güçlü ülkeler vardı.
Aleyhlerinde fetvalar uyduruldu.
Ama bu onları yıldırmadı.
Millete rağmen millet için mücadele eden bu vatanseverler, durmadı.
Emperyalizmin eldiveni olmuş İstanbul Hükümeti'ne rağmen, yurtta kongreler yapıldı.
Emperyalizme karşı, kahramanca bir mücadeleden başka bir şey değildi yaptıkları.
Uyuyan millet, bu gönlü vatan aşkıyla yanan kadronun vesilesiyle; uyandı.
Bir bilek, bir yürek olundu.
Ecnebi güçler, ülkeden atıldı.
Vatan geri alındı.
En ufak bir taviz dahi verilmeden...
***
Aradan yıllar geçti?
Aynı Emperyalist güçler, tüm dünyayı sömürme hayallerinden vazgeçmediler.
Bunun için yine adamlarını yetiştirdiler.
Para-makam-koltuk isevdalısı bu insanları aldılar, ülkenin başına koydular...
Bu sırada, toplum mühendisliğini de iyi bilen bu güçler, toplumu da yavaş yavaş sindirdiler.
Yine ülke toprakları santim santim paylaşıldı...
Fiili olarak işgale çeyrek kaldı!
Mehmet Âkif'in yüz yıl önce, zamanını betimlediği o şiirdeki tablonun benzerini böylece yüz yıl sonra yeniden yaşandı.
Toplum yine, ne yazık ki, gidişatın ne denli kötü olduğunu dahi fark etmeden, hareketsiz, itirazsız kaldı...
Bugün de umut ışığı olarak,
Bağımsız Türkiye Partisi'yle,
Milli Ekonomi Modeli'yle,
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu var!
Şunca yıldır,
Bu kadronun ve liderin aleyhinde,
Her türlü karartma operasyonu yapıldı.
Her yerde hile hurdayla engel olundu.
Sakallı cübbeli Amerikancı vatan hainleri fetva verdi.
Bu kadro ve bu lider yılmadı!
Zaten Güneş, balçıkla sıvanmaz!
Bugün Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli tüm dünyada konuşuluyor, çoğu ülke kısmen uyguluyor.
Dünya Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip çıkarken, bizim kardeşimiz uyumakla meşgul...
Fakat emin olalım ki yarın, Prof. Dr. Haydar Baş'ın iktidarını göreceğiz.
Bu olacak!
Gönlünde haç barındıran ajanlar çatlasa da patlasa da olacak!
Çünkü dünya Prof. Dr. Haydar Baş'ın; modeline muhtaç!
O'nun yanında, mücadele eden kazanır!
O'na sırtını dönen ise kaybetmeye mahkûm!
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018