Şu sıralar Türkiye'nin gündeminde iki konu var ki birbirine 'paralel' bir şekilde yürüyor.
Biri AKP'nin geleceği, diğeri de MHP'nin geleceği.
Her iki partide de kazanlar kaynıyor. Her iki partide de genel başkanlarına karşı rahatsızlıklar var. Her iki parti de genel başkanlarını göndermek istiyor.
Tayyip Erdoğan taraftarları 'pelikan bildirisi'yle Davutoğlu'na duydukları rahatsızlığı sebepleriyle birlikte gayet güzel açıkladılar. Onlara göre çıkan sonuç; "Davutoğlu ile bu iş artık yürümez" dir.
Pelikan bildirisinin detaylarına girmeyeceğim ama ikili arasındaki yani 'Reis' ile 'Hoca' arasındaki ihtilaflar o kadar çoğaldı ki, bu şartlar altında başkanlık sisteminin önünü açacak olan anayasa değişikliği Davutoğlu ile yürütülemez sonucuna varıldı.
Peki, ne yapmak lazım? Mesela yeni bir seçim olabilir ama Davutoğlu'yla değil!
Gelişmeleri hep birlikte göreceğiz. Şahsi kanaatim AKP kanadından Türkiye yararına hiçbir şey çıkmaz. Çünkü odaklandıkları şey Türkiye değil liderlik yarışıdır. Türkiye'nin 7 Haziran'dan sonra birdenbire zifiri karanlığın içine girmiş olmasına da bu çerçeveden bakılabilir.
Gelelim MHP'ye?
2001 yılında MHP koalisyon ortağıyken Devlet Bahçeli aniden erken seçim kararı aldı. Sayın Bahçeli eğer koltuk meraklısı olsaydı bu kararı almazdı!
2002 seçimlerinde MHP barajı aşamadı.
7 Haziran 2015 seçimlerinde MHP, 80 milletvekili çıkarmasına rağmen eline iktidar olma fırsatı geçti. "Biz koltuk meraklısı değiliz" diyerek Sayın Bahçeli, kendisine sunulan başbakanlık teklifini elinin tersiyle itti! Bahçeli koltuk meraklısı olmadığını burada da ispat etmiş oldu!
Yine, 7 Haziran seçimlerinin akşamı çıkan sonuçları değerlendiren Sayın Bahçeli, takındığı tavırla Türkiye'nin tekrar seçime gitmesinde önemli rol oynadı.
Şimdi buraya kadar bir bakalım!
1- 2001'de Bahçeli erken seçim kararı aldı. Sonuç; AKP iktidar oldu.
2- 7 Haziran seçimlerine kadar Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP, en sıkıştığı konularda verdiği destekle defalarca AKP'yi zor durumda kalmaktan kurtardı. Sonuç; AKP yıllarca iktidar olmanın tadını çıkardı.
3- 7 Haziran seçimleri biter bitmez Sayın Bahçeli tekrar seçime gidilmesinin yolunu açtı. Bu olaydan sonra AKP, koalisyon görüşmelerini oyalama taktiğiyle uzattı ve 1 Kasım seçimleri yapıldı. Sonuç; AKP yine tek başına iktidar oldu.
4- Sayın Bahçeli kendisine sunulan başbakanlık teklifini reddetti. Sonuç; MHP barajı zorla geçti, HDP'nin gerisinde kaldı.
Koltuk meraklısı olmadığını defalarca ispatlayan Sayın Bahçeli'nin bu tavrı en çok Sayın Erdoğan'ın işine yaradı. Bu durum MHP içerisinde Bahçeli'ye karşı bir hareketlenmeye sebep oldu. Fakat bu sefer de MHP lideri karşısına çıkan muhalefetten büyük rahatsızlık duydu. Koltuğun kıymetini anladı!
AKP gibi MHP'deki gelişmeleri de hep birlikte göreceğiz.
Normal şartlar altında her iki patinin de iç soruları beni ilgilendirmezdi. Fakat öyle görünüyor ki "paralel" bir şekilde yürüyen bu sorunlar partilerin iç meselesinden çok Türkiye'nin geleceğini ilgilendiriyor. Sanki milletin karşısına çıkarılacak yeni bir tiyatro hazırlıklarını izler gibi hissediyorum kendimi.
Seçmen üzerinde o kadar çok tiyatro oynandı ki bugüne kadar, sonuç olarak ülkemizde can güvenliği bile kalmadı artık.
Valla ben bıktım usandım bu oynanan tiyatrolardan. Eğer siz hala bıkmadıysanız yeni bir oyun sergileniyor bilesiniz.
İyi seyirler!..
Biri AKP'nin geleceği, diğeri de MHP'nin geleceği.
Her iki partide de kazanlar kaynıyor. Her iki partide de genel başkanlarına karşı rahatsızlıklar var. Her iki parti de genel başkanlarını göndermek istiyor.
Tayyip Erdoğan taraftarları 'pelikan bildirisi'yle Davutoğlu'na duydukları rahatsızlığı sebepleriyle birlikte gayet güzel açıkladılar. Onlara göre çıkan sonuç; "Davutoğlu ile bu iş artık yürümez" dir.
Pelikan bildirisinin detaylarına girmeyeceğim ama ikili arasındaki yani 'Reis' ile 'Hoca' arasındaki ihtilaflar o kadar çoğaldı ki, bu şartlar altında başkanlık sisteminin önünü açacak olan anayasa değişikliği Davutoğlu ile yürütülemez sonucuna varıldı.
Peki, ne yapmak lazım? Mesela yeni bir seçim olabilir ama Davutoğlu'yla değil!
Gelişmeleri hep birlikte göreceğiz. Şahsi kanaatim AKP kanadından Türkiye yararına hiçbir şey çıkmaz. Çünkü odaklandıkları şey Türkiye değil liderlik yarışıdır. Türkiye'nin 7 Haziran'dan sonra birdenbire zifiri karanlığın içine girmiş olmasına da bu çerçeveden bakılabilir.
Gelelim MHP'ye?
2001 yılında MHP koalisyon ortağıyken Devlet Bahçeli aniden erken seçim kararı aldı. Sayın Bahçeli eğer koltuk meraklısı olsaydı bu kararı almazdı!
2002 seçimlerinde MHP barajı aşamadı.
7 Haziran 2015 seçimlerinde MHP, 80 milletvekili çıkarmasına rağmen eline iktidar olma fırsatı geçti. "Biz koltuk meraklısı değiliz" diyerek Sayın Bahçeli, kendisine sunulan başbakanlık teklifini elinin tersiyle itti! Bahçeli koltuk meraklısı olmadığını burada da ispat etmiş oldu!
Yine, 7 Haziran seçimlerinin akşamı çıkan sonuçları değerlendiren Sayın Bahçeli, takındığı tavırla Türkiye'nin tekrar seçime gitmesinde önemli rol oynadı.
Şimdi buraya kadar bir bakalım!
1- 2001'de Bahçeli erken seçim kararı aldı. Sonuç; AKP iktidar oldu.
2- 7 Haziran seçimlerine kadar Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP, en sıkıştığı konularda verdiği destekle defalarca AKP'yi zor durumda kalmaktan kurtardı. Sonuç; AKP yıllarca iktidar olmanın tadını çıkardı.
3- 7 Haziran seçimleri biter bitmez Sayın Bahçeli tekrar seçime gidilmesinin yolunu açtı. Bu olaydan sonra AKP, koalisyon görüşmelerini oyalama taktiğiyle uzattı ve 1 Kasım seçimleri yapıldı. Sonuç; AKP yine tek başına iktidar oldu.
4- Sayın Bahçeli kendisine sunulan başbakanlık teklifini reddetti. Sonuç; MHP barajı zorla geçti, HDP'nin gerisinde kaldı.
Koltuk meraklısı olmadığını defalarca ispatlayan Sayın Bahçeli'nin bu tavrı en çok Sayın Erdoğan'ın işine yaradı. Bu durum MHP içerisinde Bahçeli'ye karşı bir hareketlenmeye sebep oldu. Fakat bu sefer de MHP lideri karşısına çıkan muhalefetten büyük rahatsızlık duydu. Koltuğun kıymetini anladı!
AKP gibi MHP'deki gelişmeleri de hep birlikte göreceğiz.
Normal şartlar altında her iki patinin de iç soruları beni ilgilendirmezdi. Fakat öyle görünüyor ki "paralel" bir şekilde yürüyen bu sorunlar partilerin iç meselesinden çok Türkiye'nin geleceğini ilgilendiriyor. Sanki milletin karşısına çıkarılacak yeni bir tiyatro hazırlıklarını izler gibi hissediyorum kendimi.
Seçmen üzerinde o kadar çok tiyatro oynandı ki bugüne kadar, sonuç olarak ülkemizde can güvenliği bile kalmadı artık.
Valla ben bıktım usandım bu oynanan tiyatrolardan. Eğer siz hala bıkmadıysanız yeni bir oyun sergileniyor bilesiniz.
İyi seyirler!..
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022