28 Şubat, Saddam ve Irak için olduğu kadar Türkiye için de çok kritik bir zaman.
28 Şubat günü... Savaş için geri sayımın bittiği an.
Irak'la ilgili BM silah denetçilerinin nihai raporu BM Genel Kurulu'na sunacakları an. Bu tarih, Irak kadar Türkiye içinde önemli dedik.
Çünkü Irak'tan sonra savaştan en çok etkilenecek ülke Türkiye.
Daha da önemlisi ABD bu kritik yaklaşmadan Türkiye'nin savaşa ne kadar müdahil olacağı konusunda nihai kararı vermesi için bastırıyor.
Washington, Türkiye'nin işi ağırdan alması üzerine Türkiyesiz seçeneklerine yönelebileceği, yardımları keseceği, Kuzey'den cephe açmaktan vazgeçeceğini blöflerine başvuruyor.
Daha da enteresan olanı, AB'nin de ve Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için aynı tarihi seçmiş olması.
Avrupa Birliği, Kıbrıs'la ilgili olarak KKTC'nin ve Türkiye'nin BM Genel Sekreteri'nin açıkladığı planda ön gördüğü 28 Şubat'a kadar cevap vermesini istiyor.
Aralık Kopenhag Zirvesi'nde alınan kararı Türkiye, tanımadığını ilan etmişti.
Daha doğrusu hükümet başından beri, hatta AKP kurulduktan bu yana Kıbrıs konusunda geleneksel devlet politikasını itiraz etmiş ve AB paralelinde bir pozisyon almıştır.
AKP lideri daha hükümet kurulur kurulmaz Rum kesimini, Yunanistan ve AB'ni sevindiren, Denktaş'ı üzen bir tutum takınmıştı.
AKP Hükümeti'nin dışişleri Bakanı Yakış, Kopenhag Zirvesi'ni öylesine içselleştirmişti ki, "Türk Ordusu'nun işgalci olduğunu" söyleyebilmişti.
Hükümetin bu "teslimiyetçi" duruşuna devlet refleksi olarak "Çankaya Zirvesi"yle ince ayar yapılmıştı.
Cumhurbaşkanı başkanlığında Genelkurmay Başkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın katıldığı zirvede, Türkiye'nin AB'nin Kopenhag Zirvesi'nde alınan Kıbrıs'la ilgili kararları tanımadığı yüksek perdeden ilan edilmişti.
Ancak son iki gün içinde farklı sinyaller gelmeye başladı. AKP lideri Erdoğan'ın "40 yıldır süren geleneksel politikaların terk edilmesi gerektiği "yolundaki ısrarlı söylemleri asker ve dışişleri bürokrasisi tarafından kabul mu ediliyor?
Dışişlerinden sızan bilgilere göre Türkiye, Rum Kesimi'nin AB'ne üyeliğini savaş sebebi saymayacak, Rum Kesimi'nin üyeliğe kabulü halinde Türkiye'nin KKTC ile bütünleşme misillemesine başvurulmayacak.
Dışişleri sözcüsü Buluş, yeni politikanın temel parametresini şöyle açıklıyor: "Gerçekçi, Kıbrıs Türk halkının istikrarına yönelik Annan Planı'na uygun düzeltmelere ve yeni ayarlamalara gidilecek.
Hani, Annan Planı Türk Kesimi'nin egemenliğini eşitliğini, tanımıyor, toprak, asker ve göç konusunda yeni problemler ihdas ediyordu?
Yoksa, Kıbrıs'ta Rum Kesimi'nin organize ettiği eylemler sonuç mu verdi?
28 Şubat yaklaştıkça bu panik niye? Hani AB, sözleşmelere aykırı olarak Rum kesimini üye kabul edemezdi?
Paniklemesi gereken, AB değil mi? Bu son dakikadaki büyük dönüşün izahı yapılmalı.
Yoksa Kıbrıs'ı kaybediyor muyuz?
28 Şubat günü... Savaş için geri sayımın bittiği an.
Irak'la ilgili BM silah denetçilerinin nihai raporu BM Genel Kurulu'na sunacakları an. Bu tarih, Irak kadar Türkiye içinde önemli dedik.
Çünkü Irak'tan sonra savaştan en çok etkilenecek ülke Türkiye.
Daha da önemlisi ABD bu kritik yaklaşmadan Türkiye'nin savaşa ne kadar müdahil olacağı konusunda nihai kararı vermesi için bastırıyor.
Washington, Türkiye'nin işi ağırdan alması üzerine Türkiyesiz seçeneklerine yönelebileceği, yardımları keseceği, Kuzey'den cephe açmaktan vazgeçeceğini blöflerine başvuruyor.
Daha da enteresan olanı, AB'nin de ve Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için aynı tarihi seçmiş olması.
Avrupa Birliği, Kıbrıs'la ilgili olarak KKTC'nin ve Türkiye'nin BM Genel Sekreteri'nin açıkladığı planda ön gördüğü 28 Şubat'a kadar cevap vermesini istiyor.
Aralık Kopenhag Zirvesi'nde alınan kararı Türkiye, tanımadığını ilan etmişti.
Daha doğrusu hükümet başından beri, hatta AKP kurulduktan bu yana Kıbrıs konusunda geleneksel devlet politikasını itiraz etmiş ve AB paralelinde bir pozisyon almıştır.
AKP lideri daha hükümet kurulur kurulmaz Rum kesimini, Yunanistan ve AB'ni sevindiren, Denktaş'ı üzen bir tutum takınmıştı.
AKP Hükümeti'nin dışişleri Bakanı Yakış, Kopenhag Zirvesi'ni öylesine içselleştirmişti ki, "Türk Ordusu'nun işgalci olduğunu" söyleyebilmişti.
Hükümetin bu "teslimiyetçi" duruşuna devlet refleksi olarak "Çankaya Zirvesi"yle ince ayar yapılmıştı.
Cumhurbaşkanı başkanlığında Genelkurmay Başkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın katıldığı zirvede, Türkiye'nin AB'nin Kopenhag Zirvesi'nde alınan Kıbrıs'la ilgili kararları tanımadığı yüksek perdeden ilan edilmişti.
Ancak son iki gün içinde farklı sinyaller gelmeye başladı. AKP lideri Erdoğan'ın "40 yıldır süren geleneksel politikaların terk edilmesi gerektiği "yolundaki ısrarlı söylemleri asker ve dışişleri bürokrasisi tarafından kabul mu ediliyor?
Dışişlerinden sızan bilgilere göre Türkiye, Rum Kesimi'nin AB'ne üyeliğini savaş sebebi saymayacak, Rum Kesimi'nin üyeliğe kabulü halinde Türkiye'nin KKTC ile bütünleşme misillemesine başvurulmayacak.
Dışişleri sözcüsü Buluş, yeni politikanın temel parametresini şöyle açıklıyor: "Gerçekçi, Kıbrıs Türk halkının istikrarına yönelik Annan Planı'na uygun düzeltmelere ve yeni ayarlamalara gidilecek.
Hani, Annan Planı Türk Kesimi'nin egemenliğini eşitliğini, tanımıyor, toprak, asker ve göç konusunda yeni problemler ihdas ediyordu?
Yoksa, Kıbrıs'ta Rum Kesimi'nin organize ettiği eylemler sonuç mu verdi?
28 Şubat yaklaştıkça bu panik niye? Hani AB, sözleşmelere aykırı olarak Rum kesimini üye kabul edemezdi?
Paniklemesi gereken, AB değil mi? Bu son dakikadaki büyük dönüşün izahı yapılmalı.
Yoksa Kıbrıs'ı kaybediyor muyuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014