AKP iktidarının Kıbrıs'ta oynadığı tiyatro, trajedi sınırlarını aşıp komedi unsurları öne çıkan bir kampanyaya dönüştü.
"Tekmili birden skandallar burada...
Gel vatandaş gel!..." türünden skandallar dizisi yaşanıyor Kıbrıs müzakerelerinde...
Önce, dünyada örneği görülmemiş bir biçimde iki egemen devlet ve iki garantör ülke Kıbrıs konusunda egemenlik yetkisini Annan'a devrediyor.
Ardından Denktaş'ı adeta karga tulumba müzakere masasına oturtuyor.
Denktaş'ı ikna için verilen güvenceler Washington yolunda Başbakan tarafından unutuluveriyor.
Çaresiz Denktaş ise, geriye bir tek şart ileri sürerek masaya oturuyor:
"Görüşmelerin her safhasından milletimi anında haberdar ederek Rum kesiminin oyun oynadığını milletime ve dünyaya göstermek kaydıyla..."
Ancak Denktaş'ın bu açık sözlülüğü sayesinde Papadapulos'tan çok, Ankara hükümetinin oynadığı tiyatronun sahneleri zumlanınca AKP iktidarı yeni tedbirlere baş vuruyor.
Tiyatronun yeni safhası burada başlıyor. Başbakan Erdoğan bir skandala imza atarak basını sansüre davet ediyor.
Denktaş'ın içerde olup bitenleri milletle paylaşmasından rahatsız olan Başbakan Erdoğan, tedirgin oluyor.
Bu davranışın kamuoyunda tartışmaları körükleyeceğinden ve Rum kesimini kızdıracağından endişe ediyor.
Başbakan Erdoğan, Denktaş'ı susturamayacağından 85 kişilik basın ordusuna kahvaltı vererek, ağzına bir parmak bal çaldıktan sonra otosansüre davet ediyor.
Başbakan Erdoğan, Denktaş'la hasım değiliz, olsa olsa hısım oluruz dese de bu davranışı ile asıl medya ile nasıl hısım olduklarını gösteriyor.
Gerçekten de bu iktidar, bir darbe yönetiminde görülecek kadar medya desteğini almış görünüyor.
Erdoğan, medyanın hısımlığından cesaret alarak Denktaş'a uzatılacak mikrofonları elinden almaya çalışıyor.
Ancak iktidarın muhabir ve yayın yönetmenlerini alfabetik sıraya dizerek açıkça otosansüre davet etmesi onları da şok etmiş durumda.
Medya dahi olayın skandal olduğunu itiraf ediyor. Hepsi kendi aralarında şöyle söyleniyorlar: "Yahu bu kadarda açıktan olmaz ki... Bizi böyle ulu orta toplayıp rezil edeceklerine, bir telefon açıp rica etmeleri daha şık olmaz mıydı?"
İktidarın sansür oyunu ters tepti.
Milletimiz, artık daha da işkillendi. Ortada bir "ver-kurtul" oyunu yoksa, iktidardaki bu telaş niye? diye soruyor.