İlkokulda ilk günlerimiz, ilk aylarımız... İlk merasim, herhalde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.... Biz mini mini birler, yeni yeni İstiklal Marşı'nı ve andımızı öğrenmeye çalışıyoruz ve öğrendiklerimizi, sevinçle evdeki büyüklerimize okumaya çalışıyoruz.Birden beşe kadar tüm sınıflar okul bahçesindeyiz ve bayrak direğinin tam dibinde ekim ayının sert rüzgarı ile dalgalanan Ayyıldızlı albayrağın gölgesinde bir ablanın bağıra çağıra bir şiir okuduğunu hatırlıyorum."Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü!..." derken sağ eli havada, gözleri bayrağa kilitlenmiş bir vaziyette, ikinci mısrayı okurken gözleri bizim üzerimizde:"Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsüIşık ışık, dalga dalga bayrağım,Senin destanını okudum, senin destanını yazacağımSana benim gözümle bakmayanınMezarını kazacağımSeni selamlamadan uçan kuşunYuvasını bozacağımDalgalandığın yerde ne korku, ne keder...Gölgende bana da bana da yer ver!"Çocuk aklımızla, buraya kadar okunanlardan anlamıştık ki, ablamız, başımızın üstünde dalgalanan bayrağımızla konuşuyordu. Çünkü başı hep ona dönük, sağ eli de hep onu işaret ediyordu. Erzurum'un Oltu ilçesine bağlı Özdere köyünün okul bahçesinde yedi yaşında bir çocuk iken ilk kez böyle bir manzaraya şahit oluyorum ve ilk kez duyduğum kelimeleri anlamaya çalışıyorum. Mavi gökler... Beyaz ve kızıl süs... Gelinlik... Şehid ve Şehidin son örtüsü... Destan... Selamlamak... Kuşun selamlaması ve kuşun yuvasınının neden bozulacağı... Ablamız gitgide yükselen sesi ile devam ediyor: Sabah olmasın günler doğmasın, ne çıkar Yurda ayyıldızın ışığı yeter. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün Kızıllığında ısındık Dağlardan çöllere düşürdüğü gün Gölgene sığındık. Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı: Barışın güvercini, savaşın kartalı... Yüksek yerlerde açan çiçeğim; Senin altında doğdum, Senin dibinde öleceğim. Tarihim, Şerefim, Şiirim, herşeyim; Yeryüzünde yer beğen... Nereye dikilmek istersen Söyle seni oraya dikeyim!" İlkokulda, ilk merasimden hatırladığım başka bir şey yok. Kim ne konuştu, ne dedi konuşanlar kimlerdi? Ama, daha sonra Arif Nihat Asya'ya ait olduğunu öğreneceğimiz bu Bayrak şiiri taa o günden zihnime mısra mısra kazındı ve o günden sonra nerede dalgalanan bir ayyıldızlı bayrak gördümse hep bu şiiri hatırladım. O günkü merasimden mi yoksa bir başkasından mı bilemiyorum, hatırımda kalan bir şiir daha var ki aynen bayrak şiiri gibi her dem taze, okudukça, dinledikçe haz veren, şevk veren bir şiir. Evet Orhan Şaik Gökyay'ın "Bu vatan kimin" adlı şiiri. Başında bulunduğumuz 2006 yılı itibariyle, etrafımızda uçuşan küreselleşme, globalleşme, AB, ABD, kriterler, uyum yasaları, tarama süreçleri, müzakere süreçleri, korkarım ki bu güzelim, bu canım şiirlerimizle, eğitim çağındaki çocuklarımız arasında büyük engeldir. Bu soru ve cevabı bugünlerde daha da derin anlamlar kazanmıştır. Evet;
Bu Vatan Kimin? Bu vatan toprağın kara bağrında Sıra dağlar gibi duranlarındır Bir tarih boyunca onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir
Köpürüp kan akan ırmaklarından Tutuşup kül olan ocaklarından Hudutlarda gaza bayraklarından Alnına ışıklar vuranlarındır
Ardına bakmadan yollara düşen Şimşek olup çakan, sel olup coşan Huduttan huduta yol bulup koşan Cepheden cepheyi soranlarındır
İleri atılıp sellercesine Alnından vurulup tam ercesine Bir gül bahçesine girercesineŞu kara toprağa girinlerindir
Tarihin dilinden düşmez bu destan Nehirler gazidir, dağlar kahraman Her taşı bir yakut olan bu vatan Can vermek sırrına erenlerindir
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil Bu sevgi bir kuru ifade değil Sencileyin hasmı rüyada değil Topun namlusundan görenlerindir.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024