İmam Seccad (a.s.) Yezid ile tartışıyor
Yezid’den esirler hakkında bir emir gelene kadar, İbn Ziyad esirleri Kûfe’de tuttu. Onun, “Şam’a getirin” emri ile esirleri ve kesik başları Şam’a ulaştırdı
06.10.2023 08:39:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Yezid'den esirler hakkında bir emir gelene kadar, İbn Ziyad esirleri Kûfe'de tuttu. Onun, "Şam'a getirin" emri ile esirleri ve kesik başları Şam'a ulaştırdı.
Ubeydullah'ın, Şam'a gönderirken onlara çok kötü davrandığı yazılmaktadır. Üzerlerinde sadece bir gömlekle gönderdiği ifade edilmiştir.
İbn Ziyad, Ali b. Hüseyin (a.s)'ın da, ellerinin zincirle boynuna bağlanmasını emretti. Kûfe'den gönderilen kafile Şam'a ulaşınca Yezid'in önüne çıkarıldılar.
Yezid, önüne gelen esirlerin yanında ve özellikle de Ali b. Hüseyin'in yanında, Ubeydullah için, "Hz. Hüseyin (a.s.) ile olan akrabalık ve yakınlığı olsaydı sizi böyle göndermezdi" demiştir.
Bundan maksat, halkı sakinleştirmek ve üzerine tepki çekmemek olsa gerekir ki, Yezid, Ubeydullah'a Basra ve Kûfe valiliklerinin tamamını vermiş ve 1 milyon dirhem ödül göndermiştir.
İmam Seccad (a.s.) Yezid ile tartışıyor
İmam Hüseyin (a.s.)'ın ailesinden geriye kalanlar, kadınlar ve on iki çocuk Yezid'in önüne getirildiler.
Yezid bir ara Ali bin Hüseyin (a.s.)'a, "Ey Ali, baban benimle akrabalık ilişkisini kesmişti. Hakkımı bilmek, tanımak istememişti. Hâkimiyet ve saltanatımı elimden çekip almaya kalkışmıştı. Bak Allah da ona ne yaptı!" dedi.
Ali b. Hüseyin (a.s.), "Gerek yerde, gerek nefislerinizde herhangi bir musibet vukua gelmemiştir ki, bu bizim, onu yaratmamızdan önce mutlaka Kitab'da yazılmış olmasın. Şüphesiz ki bu, Allah'a göre kolaydır. Allah, bunu elinizden çıkana tasalanmayasınız, O'nun size verdiği ile de sevinip şımarmayasınız diye yazmıştır. Allah çok böbürlenen kibirliyi sevmez" mealli ayetleri okudu."
Yezid ise, ona, "De ki: Sizi çarpan her musibet, kendi ellerinizin işleyip kazandığı günahlar yüzündendir. Bununla beraber, Allah, birçoğunu da affeder de musibete uğratmaz" mealli ayeti okudu."
Şam'a getirilen İmam Zeynelâbidin (a.s.) ve Ehl-i Beyt'in, içlerinde, kendilerine sırtını dönen ve feryatlarına yetişmeyen halka karşı büyük bir öfke vardı.
Yezid ve Kerbela olayına karışan diğer komutanlara karşı halkı ayıktırma vazifesinde olduklarını da biliyorlardı.
Yezid'in yanına geldikleri andan itibaren, son derece açık bir şekilde bu misyonu yerine getirdiler. Ve onu sarayında tebaanın önünde sözleri, tavırları ile ezdiler.
Ubeydullah'ın sonu hakkında Zeynelabidin (a.s.)'ın duası
İmam Hüseyin (a.s.)'ın mübarek başı Ubeydullah'ın önüne getirildiğinde, Ubeydullah yemek yemekle meşguldü.
Ubeydullah'ın sonunu getiren Muhtar'ın ordusu vücudunun bir kısmı sağa, bir kısmı da sola fırlayan İbn Ziyad'ı buldu ve o kelleyi Muhtar'ın huzuruna getirdiler. O esnada, tesadüf komutan Muhtar da yemek yiyordu.
"İbrahim (Mâlik Eşter'in oğlu) İbn Ziyad ve diğer düşmanların başlarını Muhtar'ın yanına götürdüğünde o yemek yiyordu.
Muhtar bu durumu görünce şöyle dedi:
"İmam Hüseyin (a.s.)'ın kutsal başını İbn Ziyad'ın yanına getirdiklerinde de o yemek yiyordu. Şimdi, Allah'a hamd ediyorum ki, İbn Ziyad'ın uğursuz başı, ben yemek yerken benim yanıma getirilmiş oldu!"
Bu esnada, beyaz bir yılan kesik başların arasında bulunup İbn Ziyad'ın burnunun deliğine girip, onun kulağından dışarı çıktı. Bu amel birkaç kez tekrarlandı.
Muhtar yemek yedikten sonra kalkıp ayağındaki ayakkabısıyla İbn Ziyad'ın uğursuz başına vurdu. Sonra ayakkabısını kölesinin yanına atıp, "Bu ayakkabıyı yıka; zira onu necis bir kafirin yüzüne vurdum!" dedi.
Muhtar, düşmanların uğursuz kesik başlarını, Hicaz'da olan Muhammed Hanefiyye'ye gönderdi. Muhammed Hanefiyye de, İbn Ziyad'ın başını İmam Seccad (a.s.)'ın yanına gönderdi. İmam Seccad, o esnada yemek yemekle meşguldüler. Bu durumu görünce şöyle buyurdular:
"Babamın kutsal başını İbn Ziyad'ın yanına götürdüklerinde o yemek yiyordu. O sırada Allah'tan istedim ki, İbn Ziyad'ın kesik başını yemek sofrasının yanında görene dek beni yaşatsın. Allah'a and olsun ki, şimdi duam kabul oldu."
İmam Zeynelabidin'in, Muhtar'ın bu işi ile ilgili çok önceden haber vermesi
Hz. Zeynelâbidin (a.s.)'ın ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü'nün (s.a.v.) oğlu! Emirü'l-mü'minin Ali (a.s.), Muhtar'ın kıyamından haber verdi ama kimi öldüreceğini ve ne zaman öldürüleceğini haber vermedi."
İmam (a.s.) buyurdu ki: "Emirü'l-mü'minin doğru buyurmuştur. Acaba bu işin ne zaman gerçekleşeceğini size haber vereyim mi?"
Ashab, "Evet, haber ver" dediler.
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "Bu tarihten itibaren üç yıl sonra falan yerde falan gün gerçekleşecek ve yakında falan gün İbn Ziyad ve Şimr'in başlarını getirecekler ve biz onları önümüze koyup yemek yiyeceğiz ve onlara bakacağız."
İmam Zeynelâbidin (a.s.), Muhtar, Ümeyyeoğullarını öldürdüğü gün ashabı ile birlikte sofranın başında oturmuşlardı. İmam (a.s.) onlara şöyle buyurdu:
"Kardeşler! Gönlünüz şâd olsun, yiyiniz, içiniz, zira siz yemek yiyorsunuz, Ümeyyeoğullarının zâlimleri ise biçiliyorlar."
Ashab, "Nerede?" diye sordular.
İmam (a.s.) buyurdu: "Filan yerde Muhtar onları öldürüyor ve yakında filan gün o iki başı bize getirecekler."
O gün Hz. Zeynelâbidin (a.s.), namazını kılıp sofraya oturmak istediğinde başları getirdiler.
İmam (a.s.)'ın gözü onlara ilişince secdeye kapanarak şöyle dedi: "Allah'a hamd olsun ki, bu başları bana gösterene dek beni yaşattı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Ubeydullah'ın, Şam'a gönderirken onlara çok kötü davrandığı yazılmaktadır. Üzerlerinde sadece bir gömlekle gönderdiği ifade edilmiştir.
İbn Ziyad, Ali b. Hüseyin (a.s)'ın da, ellerinin zincirle boynuna bağlanmasını emretti. Kûfe'den gönderilen kafile Şam'a ulaşınca Yezid'in önüne çıkarıldılar.
Yezid, önüne gelen esirlerin yanında ve özellikle de Ali b. Hüseyin'in yanında, Ubeydullah için, "Hz. Hüseyin (a.s.) ile olan akrabalık ve yakınlığı olsaydı sizi böyle göndermezdi" demiştir.
Bundan maksat, halkı sakinleştirmek ve üzerine tepki çekmemek olsa gerekir ki, Yezid, Ubeydullah'a Basra ve Kûfe valiliklerinin tamamını vermiş ve 1 milyon dirhem ödül göndermiştir.
İmam Seccad (a.s.) Yezid ile tartışıyor
İmam Hüseyin (a.s.)'ın ailesinden geriye kalanlar, kadınlar ve on iki çocuk Yezid'in önüne getirildiler.
Yezid bir ara Ali bin Hüseyin (a.s.)'a, "Ey Ali, baban benimle akrabalık ilişkisini kesmişti. Hakkımı bilmek, tanımak istememişti. Hâkimiyet ve saltanatımı elimden çekip almaya kalkışmıştı. Bak Allah da ona ne yaptı!" dedi.
Ali b. Hüseyin (a.s.), "Gerek yerde, gerek nefislerinizde herhangi bir musibet vukua gelmemiştir ki, bu bizim, onu yaratmamızdan önce mutlaka Kitab'da yazılmış olmasın. Şüphesiz ki bu, Allah'a göre kolaydır. Allah, bunu elinizden çıkana tasalanmayasınız, O'nun size verdiği ile de sevinip şımarmayasınız diye yazmıştır. Allah çok böbürlenen kibirliyi sevmez" mealli ayetleri okudu."
Yezid ise, ona, "De ki: Sizi çarpan her musibet, kendi ellerinizin işleyip kazandığı günahlar yüzündendir. Bununla beraber, Allah, birçoğunu da affeder de musibete uğratmaz" mealli ayeti okudu."
Şam'a getirilen İmam Zeynelâbidin (a.s.) ve Ehl-i Beyt'in, içlerinde, kendilerine sırtını dönen ve feryatlarına yetişmeyen halka karşı büyük bir öfke vardı.
Yezid ve Kerbela olayına karışan diğer komutanlara karşı halkı ayıktırma vazifesinde olduklarını da biliyorlardı.
Yezid'in yanına geldikleri andan itibaren, son derece açık bir şekilde bu misyonu yerine getirdiler. Ve onu sarayında tebaanın önünde sözleri, tavırları ile ezdiler.
Ubeydullah'ın sonu hakkında Zeynelabidin (a.s.)'ın duası
İmam Hüseyin (a.s.)'ın mübarek başı Ubeydullah'ın önüne getirildiğinde, Ubeydullah yemek yemekle meşguldü.
Ubeydullah'ın sonunu getiren Muhtar'ın ordusu vücudunun bir kısmı sağa, bir kısmı da sola fırlayan İbn Ziyad'ı buldu ve o kelleyi Muhtar'ın huzuruna getirdiler. O esnada, tesadüf komutan Muhtar da yemek yiyordu.
"İbrahim (Mâlik Eşter'in oğlu) İbn Ziyad ve diğer düşmanların başlarını Muhtar'ın yanına götürdüğünde o yemek yiyordu.
Muhtar bu durumu görünce şöyle dedi:
"İmam Hüseyin (a.s.)'ın kutsal başını İbn Ziyad'ın yanına getirdiklerinde de o yemek yiyordu. Şimdi, Allah'a hamd ediyorum ki, İbn Ziyad'ın uğursuz başı, ben yemek yerken benim yanıma getirilmiş oldu!"
Bu esnada, beyaz bir yılan kesik başların arasında bulunup İbn Ziyad'ın burnunun deliğine girip, onun kulağından dışarı çıktı. Bu amel birkaç kez tekrarlandı.
Muhtar yemek yedikten sonra kalkıp ayağındaki ayakkabısıyla İbn Ziyad'ın uğursuz başına vurdu. Sonra ayakkabısını kölesinin yanına atıp, "Bu ayakkabıyı yıka; zira onu necis bir kafirin yüzüne vurdum!" dedi.
Muhtar, düşmanların uğursuz kesik başlarını, Hicaz'da olan Muhammed Hanefiyye'ye gönderdi. Muhammed Hanefiyye de, İbn Ziyad'ın başını İmam Seccad (a.s.)'ın yanına gönderdi. İmam Seccad, o esnada yemek yemekle meşguldüler. Bu durumu görünce şöyle buyurdular:
"Babamın kutsal başını İbn Ziyad'ın yanına götürdüklerinde o yemek yiyordu. O sırada Allah'tan istedim ki, İbn Ziyad'ın kesik başını yemek sofrasının yanında görene dek beni yaşatsın. Allah'a and olsun ki, şimdi duam kabul oldu."
İmam Zeynelabidin'in, Muhtar'ın bu işi ile ilgili çok önceden haber vermesi
Hz. Zeynelâbidin (a.s.)'ın ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü'nün (s.a.v.) oğlu! Emirü'l-mü'minin Ali (a.s.), Muhtar'ın kıyamından haber verdi ama kimi öldüreceğini ve ne zaman öldürüleceğini haber vermedi."
İmam (a.s.) buyurdu ki: "Emirü'l-mü'minin doğru buyurmuştur. Acaba bu işin ne zaman gerçekleşeceğini size haber vereyim mi?"
Ashab, "Evet, haber ver" dediler.
İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "Bu tarihten itibaren üç yıl sonra falan yerde falan gün gerçekleşecek ve yakında falan gün İbn Ziyad ve Şimr'in başlarını getirecekler ve biz onları önümüze koyup yemek yiyeceğiz ve onlara bakacağız."
İmam Zeynelâbidin (a.s.), Muhtar, Ümeyyeoğullarını öldürdüğü gün ashabı ile birlikte sofranın başında oturmuşlardı. İmam (a.s.) onlara şöyle buyurdu:
"Kardeşler! Gönlünüz şâd olsun, yiyiniz, içiniz, zira siz yemek yiyorsunuz, Ümeyyeoğullarının zâlimleri ise biçiliyorlar."
Ashab, "Nerede?" diye sordular.
İmam (a.s.) buyurdu: "Filan yerde Muhtar onları öldürüyor ve yakında filan gün o iki başı bize getirecekler."
O gün Hz. Zeynelâbidin (a.s.), namazını kılıp sofraya oturmak istediğinde başları getirdiler.
İmam (a.s.)'ın gözü onlara ilişince secdeye kapanarak şöyle dedi: "Allah'a hamd olsun ki, bu başları bana gösterene dek beni yaşattı." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.