İnsan; âlemin içinde akıl, düşünce ve cüz'i irade sahibi olan bir varlıktır. Cüz'i irade sahibi olması hasebiyle dilerse iyilik, dilerse kötülük yapabilme kudretine sahiptir Bu özelliğinden dolayı yaptığı her işten sorumludur. Yapılan iş hayır ise mükâfat, şer ise ceza gerektirir. İnsanları inanan ve inanmayan olarak iki kısma ayırmamız mümkündür. İnanmayanlar; kâfir, münafık ve mürted denilen kimselerdir. Kâfir; küfrünü açıkça ortaya koyan kimsedir. Münafık; görünüşte Müslüman olup hakikatte kâfir olandır. Mürted ise Müslüman olduktan sonra dinden çıkan kimseye denir. Müslümanın mürted olması; Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram kılması, emir ve yasaklarından birini hafife alması, onu beğenmemesi veya onunla alay etmesi ile mümkündür. Diğer taraftan Müslümanın gayr-i müslime sevgi beslemesi ve Müslüman olan birine kâfir demesi de mürted olmasını gerektirir. Bu üç kısım insandan en zelili ve en nasipsizi kendisine hidayet verildikten sonra iman dairesinden çıkarak mürted olandır.İnananlara gelince; onları ayırmak, bölmek, ötekileştirmek, çeşitli isimler altında kategorilere ayırmaya çalışmak kimsenin ne haddine düşmüştür, ne de yetkisi dâhilindedir. Onların ismini Allah, "La ilahe illallah Muhammedün Resûlullah" dedikleri ve bunu kalpleri ile tasdik ettikleri için "Mü'min" ve "Müslüman" olarak vermiştir. Allah'ın koyduğu bu isimleri Allah'tan başka kimse değiştiremez. İnsanoğluna bu isimlerden daha güzel bir isim ve daha güzel bir sıfat verilmemiştir. Bu sıfat ona hem dünyada hem de ahirette yeterlidir.İnsanın mü'min ismini alabilmesi ve mü'min olabilmesi kendi elinde olan bir özellik değildir. O ismi Cenab-ı Hak bizzat kendisi sevdiği ve seçtiği insanlardan istediğine vermektedir. Müslüman olma özelliğini kime nasip etti ise O kendini bahtiyar, mutlu ve seçilmiş kabul etmesi lazımdır. Bunun şükrünü ifa edebilmesi için gece gündüz çalışması, gayret etmesi yeterli değildir. Bu nimetin karşılığı ödenemez. Ödenemeyeceğinin bilinmesi ve idrak edilmesi bir mertebedir. Mü'min her zaman bu sorumluluk ve düşünce üzere olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, karşılıksız verilen bu değer (hidayet), şartları yerine getirilmezse geri alınır ve bir daha da geri verilmeyebilir. Allah (c.c.) kuluna karşılıksız olarak verdiği bu yüce değeri ya bir inkâr ya da bir ihanet neticesinde geri alır. İnsan için bundan daha büyük bir zillet ve nasipsizlik yoktur.İnsanın bu değeri (hidayet, iman) koruyabilmesi, ona bu hidayeti vereni çokça anması ve çokça hatırlaması ile mümkündür. Bu anma ve hatırlama O'nun isimlerini zikrederek ve emrettiği şekilde ibadet ederek yapılmış olur. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifade ettiği gibi "Müminim demek bir iddiadır. İspatı ise ibadettir". Her ne kadar iman için "kelime-i tevhid" yeterli ise de imanı ibadetsiz korumak zor belki de imkânsızdır.Kul ibadetle Allah'a o derece yaklaşır ki; Cenab-ı Hak O'nun gören gözü, yürüyen ayağı ve tutan eli olur. Allah'ın kendisini her an gördüğünü, işittiğini ve kontrol ettiğini bilir, hisseder ve yaşar. Kendisi hakkında takdir edilene razı olur ve hiç kimsenin hakkına tecavüz etmez. Böyle bir insanda Hak'tan başka hiçbir şey zuhur etmez.
Hasan Aydın / diğer yazıları
- Gazi Mustafa Kemal farkı / 10.10.2023
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023
- Sadece namaz Cennet’e götürür mü? / 06.10.2023
- Ücreti alınanın ecri olur mu? / 30.09.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ ırkçılık mı? / 28.09.2023
- Peygamberimiz kavmini Allah'a şikâyet etti mi? / 22.09.2023
- Cami yaptırmak israf olur mu? / 18.09.2023
- Şikâyet yerine şükretmek / 15.09.2023
- Çoğunluk hak değildir / 11.09.2023
- İslâm'ın ilk emri oku! / 07.09.2023
- Cahillerden olma! / 04.09.2023