logo
20 NİSAN 2024

İnsanı kazanmak!

21.03.2021 00:00:00
'İnsanı kazanmak!' seslendirme dosyası:
Her insanın henüz bilinen-bilinmeyen, anlaşılan-anlaşılamayan yönleri ve yetenekleri vardır.

Bu manada merhum Prof. Dr. Haydar Baş beyin insan için ortaya koyduğu muazzam tespit şudur: "İnsanı kendi adına, toplum yararına kazanmak!"
Bu tespit her insan tarafından değişik manada yorumlanabilecek, her insanı kuşatan bir bakış açısıdır. İnsanı kendi adına kazanmak! İnsan kendi içinde bir sırdır. Bu sırra vakıf olamayan insanlar ise kaybolup gitmektedir!

İnsan yaşadıkça bilmeye, bilinçlenmeye ve kendini tanımaya, sırlarını keşfetmeye başlar.

Bu tanıma sürecinde ise insan, duyguları ile yol alır. Çünkü ihtiyaçlar duyguların sebebi ve sonucudur. İnsanın duyguları ise güdülen veya güdülenen birer histen ibarettir. Bu duygular, eğer nefsi yani gelişi güzel olursa insanın seyri bir yöne, ahlaki yani planlı ve programlı olursa daha başka yönlere olur! O halde insan, yaratılışı ile gerek insani olarak gerekse vicdani olarak doğru bir şekilde alakalandırılmalı, ahlaklandırılmalıdır! Allah'ın, onun yaradılışında ruh, gönül ve beden dünyasında gizlediği yönlerini keşfetmesi sağlanmalıdır.

Neticede insan kendi başına yaşayan, nabit bir varlık değildir. İnsan, insanlar içinde bir insandır. Kısaca insan, insanlar içinde kendine bir rol belirleyebilmeli bir kimlik tanımlayabilmelidir. "Ben kimim?" sorusuna cevap verebilmelidir. Peki insanın kendini keşfi nasıl olacak? İnsan için en önemli öğrenme yöntemi tanıma, anlama ve taklit etmekten ibarettir. Kendini tanımak isteyen ya da tanıması gereken insan, kendine en yakın belirlediği örneği tanıma, anlama ve taklit etme yani tecrübe etmekle işe başlamalıdır.

Ancak insan tek tip değil ki? Diyebilirsiniz!

Her inanç ve kültürün insana bakışı ve tarifi farklı olduğu gibi göstereceği adres yani örnek insan tipi de farklı olacaktır! Bu adreslerin her biri, muhatabına, kendini tanıma garantisi vermek gibi bir iddiada bulunduğu için bugün dünya bir sistem ve kimlik karmaşası yaşayan insan kalabalıklarına ev sahipliği yapmaktadır. Bize göre ise, genelde bütün insanlık, özünde ise Türk insanı için en ideal insan tipi ve numuneleri Ehl-i Beyt'tir. İnsanın kendi adına kazanılması, Ehl-i Beyt'in hayatının tecrübe edebilir bir ahlak ile önüne konulabilmesi yani tanıması, anlaşılması ve yaşanabilmesi ile mümkündür. Peki Ehl-i Beyt'in hangi yönleri bugün bizler için bir örnek olabilir veya tecrübe edilebilir? Dedik ya insanın kendini tanıma süreci bir duygu denizinde yüzmekten ibarettir.

İnsanın duyguları vardır; kızar-hoş görür, sever-nefret eder, küser-barışır, mutlu olur-üzülür, korkar-cesaretlenir, cimri olur-cömert olur, dost olur-düşman olur vs birçok hal yaşar. Yeryüzünde bu halleri yaşamayan bir insan dahi yoktur ! O halde bu halleri Müslüman, gayri müslîm, Türk, Kürt, amir, memur, kadın erkek her sınıftan ve cinsten insan mutlaka yaşar! Ancak bu yaşayışta ölçü ne olmalıdır? Burada şunu da söylemek isterim ki dinimiz İslam özünde bir inanış değil yaşayıştır!  Ancak bu ayrı bir yazı konusu bu konuya daha sonra gireceğim. Evet! Mesela bir insan ne kadar verirse cömert olur ne kadar vermez ise cimri olur?

Cömertlik veya cimriliğin maddi bir limiti var mıdır? Varsa nedir? gibi…

Deriz ki, insanın kendi adına kazanılması, tüm bu halleri bir niyet ve amaç uğrunda yaşayabilmesi, sınıflandırabilmesi şuurunun ona kazandırılmasıdır.
Bu haller temelinde Ehl-i Beyt'e cahil olan insanın, ölçü sahibi olamayacağı için kendine alim olması asla mümkün değildir!
Peki insanın toplum yararına kazanılması ne demek? Kendini tanıyan, anlayan insan bir adım ötesinde kendi kabiliyetlerinin farkına varacaktır.
İnsanın bu kabiliyetlerinden, onun kadar, onun içinde yaşadığı toplum ve sistem de haberdar olmalıdır. Hz. Mevlâna der ki, "İnsandan her şey olur! (Çöpçü, çiftçi, amir, memur, asker, sivil, anne, baba, çocuk…) Ancak Allah onu kul olması için yarattı!"

İnsan kim olduğunu öğrenince ne olacağına kendisi en doğal şekilde karar verebilecektir. İnsan'dan ne olur? Buna göre insan kendisinden neler olacağını bilmelidir! Kendine en uygun işi seçmelidir! Ancak bu tercihini de kişisel ve ahlaki gelişimini tamamlar nitelikte bir süreç içinde yapmalıdır.
Dini manada kulluk bilincinden, ahlaki manada kültüründen, siyasi manada tam bağımsızlık duygusundan, toplumsal manada ise güvenilirlik ilkesinde mahrum bir halde iken kartvizit sahibi olmamalıdır! İnsan kendini tanıdıktan sonra, onu topluma kazandırmak yani toplum yararını gözetme adına insanı tanıma sorumluluğu ise onu kuşatan sisteme düşmektedir. Sistem onu tanımalı ve olması gerektiği noktaya, sistem ondan razı o da sistemden razı bir şekilde taşımalıdır.

Böylece insan aynı zamanda mutlu olur!

Bu süreçte sistem, muhatap aldığı insana kabiliyetleri istikametinde imkân, söz ve yetki vermelidir. İnsanın aynı zamanda kendini ifade edebilmesi yani toplum menfaatinin güdüldüğü bir istişare ağına dahil edilerek kendini ifade etmesi çok önemlidir! Kabiliyet, imkân, söz ve yetki! Bu dört konu çok önemlidir. Bunlardan biri eksik olursa diğer üçü de ciddiyetini, liyakatini ve asaletini kaybedecektir. Yani kabiliyetsiz insana imkân, söz ve yetki verseniz ne olur? Peki kabiliyetli insana imkân vermeden söz ve yetki verseniz ne olur..? Mesela bugün yaşadığımız sistem gerek ekonomik gerek kültürel gerekse siyasal manada bizlere kabiliyetimiz istikametinde yetki, söz ve imkân veriyor mu?

Mesela üniversitelerde okuyan gençler gerçekten kabiliyet ve keyfiyetleri ile yani istedikleri bölümlerde okuyor mu? Mesela insanlar istedikleri işleri yapıyor mu? Mesela işçi veya patron olmak bir zorunluluk mu? Yoksa bir tercih meselesi mi? Patron olma kabiliyeti taşıyan biri maddi imkansızlıklar yüzünden işçi mi yoksa işçi dahi olamayacak birisi sırf maddi yeterliliği yüzünden bir, on veya yüzlerce kişiye zulmedercesine patron mu? Siyasetçi mi?
Demek ki, insanın kendini tanıması kadar sistemi, sistemin insanı tanıması kadar da insana uyumlu olması gerekiyor.
İnsanın kendini tanıması için adres Ehl-i Beyt'tir demiştik.

Genelde bütün bir insanlığın, özünde ise Müslüman Türk insanının mutlaka tanıması gereken sistem, Milli Ekonomi Modelidir! Neden? Çünkü modeli incelediğimizde kültürümüzde ve dinimizde asırlardır yaşanan gelenek ve göreneklerin bu modelde evrensel bir tarzda, merkezine insanı alan bir tez mantığında bir modele dönüştüğünü görüyoruz.

İşçi veya patron olmanın bir tercih meselesine kadar indirgendiğini, okumak isteyen her gencin kabiliyet ve keyfiyeti istikametinde eğitim ve öğretime tabi tutulduğunu, ekmek isteyenin gönlünce ektiğini, biçmek isteyenin gönlünce biçtiğini ama tüm bunların toplum yararı gözetilerek kolektif ve kurumsal bir uyum ve ahlak bütünlüğü içinde, akla ve bilime uygun bir usul ve tarz ile yapıldığına şahit oluyoruz.
Şahit olmakla kalmak istemiyoruz! Bu manada tarihimize, kültürümüze, inancımıza, birlik ve beraberliğimizin ebedi teminine ve teminatına da şahitler arıyoruz!

Lütfen kendinizi tanıyın, kendinize dönün…

 
Mustafa Doğan / diğer yazıları
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.