İran ve ABD kontrollü gerilim politikası güdüyor -1-
18.08.2024 00:00:00 / Güncelleme: 18.08.2024 10:08:08
İran'ın eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazasından sonra vefat etmesi ve akabinde Mesut Pezeşkiyan'nın cumhurbaşkanı seçilmesi İran'da yeni bir dönemi başlattı.
Hem de ne başlangıç.
Pezeşkiyan'ın cumhurbaşkanlığının ilan edildiği gün Tahran'da bulunan ve cumhurbaşkanlığı konutuna 150 metre mesafede konaklayan Hamas lideri İsmail Heniyye'nin akıl almaz bir şekilde suikasta kurban gitmesi İran açısından olduğu kadar özellikle de Pezeşkiyan için çok talihsiz bir başlangıç oldu.
Hâlbuki Pezeşkiyan, ifade edildiğine göre ılımlı kişiliği sayesinde Batı ile daha yapıcı ilişkiler kurmak konusunda seçim kampanyası boyunca sözler vermişti.
İsrail, Heniyye'yi öldürmekle İran'ın yeni yönetimini çok zor bir tercihe zorlamakla kalmadı aynı zamanda diyalog ve ateşkes kapısını da kapattı.
İsmail Heniyye' den sonra başa geçen Yahya Sinvar sert tutumuyla ve şahin politikaları ile biliniyor.
Hamas yönetimi Yahya Sinvar'ı seçmekle İsrail'e "El mi yaman, bey mi yaman?" mesajını verdi.
Diğer taraftan İran, zevahiri kurtarmak ve kurmuş olduğu direniş eksenine güven, İsrail'e de korku salmak için misilleme hakkını saklı tuttuğunu beyan ederek gerilimi devamlı taze tutmayı kendisine ana politika olarak benimsemiş görünüyor.
İran baştan beri stratejik hedef olarak savaşın kendi ana karasına sıçramasını istemiyor.
Bu gayeye yönelik olarak kendisi doğrudan bir çatışmaya girmek yerine vekil güçlerini veya işbirliği yaptığı kuvvetleri İsrail ve ABD'ye karşı kullanma politikasını izliyor.
Hizbullah her ne kadar kendisini vekil güç olarak tanımlamasa da İran'ın ABD, Fransa ve Suudi Arabistan'a karşı Lübnan denkleminde yer alması açısından çok önemseniyor.
Hizbullah lideri Nasrallah, 1994 yılından beri İran ayetullahlarını velayet-i fakih olarak kabul etmekle beraber Lübnan'ın kendi gerçeklerini de asla göz ardı etmiyor.
Lübnan'ın dünyanın hiçbir rejimine benzemeyen çok mezhepli, çok dinli ve çok etniseli yapısı yetmezmiş gibi yanı başında her an savaşa çok iştahlı İsrail gibi bir canavarla yaşamak zorunda kalmasına ek olarak Lübnan'ın kırılgan yapısı Hizbullah'ı doğal olarak bir koruyucu kalkan konumuna getiriyor.
1975 ve 1990 yılları arasında 15 yıl boyunca Lübnan'ı tüketen iç savaş, Taif anlaşması ile sona erince bütün gruplar silahsızlandırıldı.
Silahları ellerinden alınmayan tek grup Lübnan'ı İsrail'e karşı savunan Hizbullah oldu.
Hizbullah silah bırakmayınca ve üstüne üstlük 2000 yılında İsrail'i Lübnan'dan kovunca 2006 savaşında da büyük bir zafer elde edince, Lübnan'ın bütün kesimleri Hizbullah'ı el üstünde tutmaya başladı.
Hatta diğer gruplar o kadar ileri gittiler ki, örneğin Hizbullah'ın "El mukaveme" adlı marşını Hristiyan bir şarkıcı olan Julia Butros her konserinde ateşli bir şekilde seslendiriyor.
YouTube'ta milyonlarca kez izlenen söz konusu marşa anahtar kelimeler girildiği zaman rahatlıkla ulaşılabiliyor.
İsrail ve Amerika her ne kadar Lübnan'ı lime lime etmeye çalışsa da "Ağacı yıkamayan rüzgâr daha da güçlendirir" kuralı burada da devreye giriyor.
Ünlü Lübnanlı yazar Emin Maoluf bir kitabında çeşitli etnik kökene sahip insanların bir arada yaşadığı Belçika çok ileride olmasına rağmen yine aynı şekilde çeşitli etnik kökenler Ortadoğu'da olunca Lübnan gibi bir ucubenin oluştuğunu anlatırken bunu oradaki halkların bilinçsizliğine ve yönetim kabiliyetinin olmadığına atfediyordu.
Emin Maoluf Belçika'nın sömürgeci bir devlet olduğunu ve Afrika kıtasının zenginliklerini ülkesine taşıdığını göz ardı ederken Lübnan'ın Fransa tarafından paramparça edildiğini ve parçalanmanın anayasasının dayatıldığını herhalde unutuyor!
Bu parçalanmanın ne Ortadoğu ile ne İslam'la ne de oradaki insanların bilinç düzeyi ile ilgisi yok.
Bu parçalanma içeriden gelen bir kuvvet değil, dışarıdan gelen bir güç ve kuvvetle zoraki oluşturulmuştur.
Sözün kısası İran, Hizbullah sayesinde Lübnan denkleminde çok önemli bir aktör olmayı başarmıştır.
Aynı İran, Husiler ile beraber dünyanın en stratejik geçiş yollarından biri olan Babülmendep boğazının üzerinde de söz sahibi oldu.
Malum olduğu üzere ABD, Irak'ı işgal edip 3'e böldükten sonra durumu idare edemeyip geri çekildi.
Oluşan bu devasa boşluğu İran oradaki ideolojik ve mezhepsel yakınlık avantajlarını kullanarak doldurmaya çalıştı.
Necef Havzası - Kum Havzası rekabetine rağmen ortak düşman ABD ve İsrail olunca mezhep içerisindeki rekabet geri plana atılabiliyor.
İran bu sayede kesintisiz bir şekilde yanı başındaki Irak, hemen yanındaki Suriye ve Suriye'nin eski vilayeti Lübnan'la ve dolayısıyla kesintisiz bir şekilde İsrail'e kadar uzanan bir kola sahip oldu.
İran'ın Esad'la olan yakınlığının sadece Esad'ın Alevi olması üzerinden açıklanması yanlış ve eksik bir yorumdur.
İran öteden beri Filistin örgütlerine destek veren Esad'ın ayakta kalması ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün kendi siyaseti için önemini çok iyi biliyor.
ABD ve İsrail'in Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde paramparça etmeye çalıştığı coğrafyadan Ürdün Kralı'nın deyimi ile bir Şii Hilali ortaya çıktı.
İran bununla da yetinmedi ve Pakistan ile Afganistan'dan devşirdiği Şiilerle tümenler ve tugaylar oluşturdu.
Böylece İran kendi doğusundan batısına ve güneyine kadar bir etki alanı oluşturmayı hedefledi.
(Devam edecek…)
Cihat Tekin / diğer yazıları
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- Trikopis'in kahvesi / 03.09.2024
- Milli Mücadele'de fetva savaşları / 01.09.2024
- İran ve ABD kontrollü gerilim politikası güdüyor -2- / 19.08.2024
- İran ve ABD kontrollü gerilim politikası güdüyor -1- / 18.08.2024
- Nihai hedef Türkiye'dir -2- / 05.08.2024
- Nihai hedef Türkiye'dir -1- / 03.08.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- Trikopis'in kahvesi / 03.09.2024
- Milli Mücadele'de fetva savaşları / 01.09.2024
- İran ve ABD kontrollü gerilim politikası güdüyor -2- / 19.08.2024
- İran ve ABD kontrollü gerilim politikası güdüyor -1- / 18.08.2024
- Nihai hedef Türkiye'dir -2- / 05.08.2024
- Nihai hedef Türkiye'dir -1- / 03.08.2024