Toplumumuzda yaşanan kadın, çocuk, bebek gibi savunmasız ve güçsüz insanlara işkencelere varan hatta sonucu cinayete giden haber duymadığımız gün yok gibi.
Haberlerin gündemde tutulması insanların "İslam bu mu?" diye dini sorgulamaya başlamasına neden olmuş durumda. Özellikle İslam'ın toplum içinde yanlış bir yaşantı halinde yaşanması, gençlerin izledikleri TV programlarında "Başı kapalı dindar bunu yapıyor, sakalı var yaptığına bak!" diyerek ateist olmalarına neden oluyor. Hz Peygamber'in rıhletinden hemen sonra küçük gibi görünen sapma ile açılan açı her geçen gün daha da büyümesine, bugünlerin yaşanmasına en büyük etken olmuştur. Peygamber Efendimizin ve Ehl-i Beyt'inin kadına yaklaşımını anlattığımda ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Resûlullah Efendimizin inci gibi sözlerini, yaşantısını yaşantımıza örnek aldığımızda İslam'ın kadına verdiği değer daha iyi anlaşılacak, yaşananlar ile İslam'ın örtüşmediği görülecektir. Örnek almamız gereken kişileri doğru seçtiğimiz takdirde aslımıza Allah'ın, Peygamberin, Ehl-i Beyt'inin yaşadığı hayat tarzıyla insanlık hem huzuru bulacak hem de kâmil manada iman ehli olacaktır.
"Hiçbir mü'min erkek, bir mü'min kadına kızmasın eğer onun bir huyunu beğenmiyorsa diğer huyuna razı olsun." (Müslim)
"Mü'minlerin iman yönünden en kâmil olanı, ahlakı en güzel olup çoluk çocuğuna en şefkatli ve merhametli olandır."
Resûlullah Efendimizin ev ahvalinden bahseden Hz Aişe kadının evde nasıl muamele görmesi gerektiğinin ölçüsünü ortaya koyuyor. "Resûlullah Efendimiz evde kaldığı zaman ne yapardı?" diye soran kadına şu cevabı vermiştir: "Sizden birinizin yaptığı gibi davranır, şunu düzeltir, bunu giderir ev halkının zor işlerinde onlara hizmette bulunur, onlar için et doğrar, evin temizlik ve düzeni ile uğraşır, hizmetçiye yardımcı olurdu." (İslam'da Kadın Hakları eseri s.63-64 / Prof. Dr Haydar Baş)
Bir kadın, Peygamber'e gelerek; kendisini döven kocasını şikayet etti. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v) o kadının kocasına hitaben: "Sizden biriniz kölesine dayak atar gibi karısına dayak vurur sonra da çok geçmez onu kucaklayıp öper, bu durumdan utanmaz mı?" buyurmuştur.
Şura suresi 23. ayette Allah'ın sevmemizi farz kıldığı meveddet ayetiyle, "De ki buna karşılık Ehl-i Beyt'imi sevmekten başka bir mükafat istemem" ayetiyle gönül bağı kurmamızı istediği Hz Ali ve Hz Fatıma ilişkisine bakalım.
Bir gün Resûlullah (s.a.v) Hz Ali'nin (r.a) evine gider O'nun ve Fatıma'nın el değirmeni ile buğday öğüttüklerini görür, "Hanginiz daha çok yoruldu" der. Hz Ali aleyhisselam: "Fatıma yoruldu ya Resûlallah" der. (Prof. Dr. Haydar Baş / Hz Fatıma eseri s.218)
Yine bir gün Hz Fatıma yanlarında olmadıkları bir vakitte Resûlullah (s.a.v) Hz Ali'ye sırasıyla Allah'ı, Resul'ünü, Fatıma'yı ve çocuklarını sevip sevmediğini sordu. İmam Ali (r.a) hepsine "evet" cevabını verdi. Resûlullah (s.a.v) "Yani gönül bir tane sevgi ise dört.... Bir kalbe bu kadar sevgi nasıl sığıyor?" diye sordu. Hz. Ali cevap veremedi ve Resûlullah'ın yanından ayrıldı. Hz Fatıma eşini üzgün görünce sebebini sordu o da anlattı. Basiret ,hikmet, üstün bir zekaya sahip olan Hz Fatıma gülümseyerek: "Ey Ali, babamın yanına git ve bu soruyu, "Ey Allah'ın resulü sağ-sol, ön-arka diye insanların yönleri vardır kalbin de böyle cihetleri vardır işte ben yüce Allah'ı aklım ve imanımla, sizi ruhum ve imanımla, Fatma'yı insani nefsimle, çocuklarımı da babalık şefkatimle severim" diye cevaplandır."
Hz Ali sevinçle kalkarak Resûlullah'ın yanına gitti ve aynı şekilde sorusunu cevaplandırdı. Resûlullah bu sözlerin Hz Fatıma'dan olduğunu anladı, tebessüm ederek: "Ey Ali bu sözler senin değil, ancak bir Peygamber ağacının dalından bir meyvedir" buyurarak Hz Fatıma'nın aslında ne kadar derin bir bilgiye sahip olduğunu da ortaya koydu. (Prof. Dr. Haydar Baş /Hz Fatıma eseri s.54)
Hz Ali Efendimizin eşinin sözüne, fikrine değer vermesi, dinlemesi günümüzde toplum içinde kalıplaşmış olan "Saçı uzun aklı kısa" kadın anlayışına aslında çok güzel bir cevap.
Resûlullah Efendimiz hastalanan bazı sahabe hanımları ziyaret ederdi, aile yakınları olan hanımları ziyaret ederek; evinde istirahat eder onlara hayır duada bulunurdu, muhatap kitlesinin sadece erkekler olmadığını her fırsatta hissettirirdi.
Hz Peygamber kadını susturmazdı, verdiği kararı yeniden düşünmesini isteyerek ısrar eden ya da söylediklerini şaşırarak ikna olmayı bekleyen kadınları bile sükunet ile dinlerdi, kadının fikrini almaktan ve tercihine saygı duymaktan rahatsız olmazdı.
Bu yazımızda Allah ve Resul'ünün ve Ehl-i Beyt'inin kadına bakışını en kısa şekilde yazmaya çalıştık, onların hayatında sayısız güzel örnekler var. Bir sonraki yazımızda günümüze kadar Peygamber'in ve Ehl-i Beyt'inin yani gerçek İslam'ın kadına bakışının bugünkü hale nasıl dönüştüğünü, nerede, ne zaman değişime başladığını yazmaya çalışacağım inşallah.
- Hac Arafat’tır -2- / 08.07.2022
- Hac Arafat’tır / 30.06.2022
- Hac Arafat’tır / 30.05.2022
- Baş hocamın anısına / 11.04.2022
- Gülistanda yetişen gençlik ‘İCMAL’ -4- / 06.02.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -3- / 28.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ -2- / 25.01.2022
- Gülistanda yetişen gençlik, ‘İcmal’ / 24.01.2022
- İslam’da kadın hakları -5- / 09.12.2021