İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünya barışını korumak amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler (BM) örgütü, amacını yerine getirmekten çok uzak kalmıştır. Adaletsizlik ve eşitsizlik üzerine kurulan bu örgütün, böyle bir amacı gerçekleştiremeyeceği ta baştan belliydi. Ama yine de mazlum milletler, BM'ye çok ümit bağlamışlardı. Ancak çok kısa zamanda bu ümit, yerini ümitsizliğe ve hüsrana bıraktı.Kuruluşundan günümüze kadarki uygulamalarına bakarak söylersek, söz konusu örgüte Birleşmiş Milletler değil, Birleşmemiş milletler demek daha uygun düşer. Çünkü bu örgütte birleşenler, İkinci Dünya Savaşı'nın galipleridir. Daha doğru deyimle, Müslümanların dışındaki milletler, BM'de birleşmişlerdir. BM'nin işleyişi söylediklerimizin doğruluğunu ortaya koymaktadır. Şöyle ki, BM'de egemen güçler ne diyorsa, o oluyor. Çünkü o güçler daimi üyelerdir ve ayrıcalığa sahiptirler. ABD, Fransa, İngiltere, Rusya ve Çin'den oluşa daimi üyelerden herhangi biri genel kurulun aldığı bir kararı veto edince, karar işlevsiz kalıyor. Bu demektir ki, genel kurulun hiçbir anlam ve önemi bulunmamakta, kararı Güvenlik Konseyi almaktadır. O bakımdan BM'nin aktif ve adilâne bir rol oynayabilmesi için, ilkönce Güvenlik Konseyi'ndeki daimi üyelerin ayrıcalıklarının kaldırılması gerekmektedir. Bu ayrıcalık, örgütün adaletsizliğine ve eşitliğine en büyük delildir. BM, bir ABD projesidir. ABD'yi yönetenler de Yahudiler olduğuna göre, "BM'nin fikir babası Yahudilerdir" demek daha doğru olur. Bu gerçeği, BM'nin aldığı kararlardan da anlamak mümkündür. BM kurulduktan sonra aldığı en önemli karar, Filistinli Müslümanların toprakları üzerinde faaliyet gösteren bir terör örgütünü, İsrail devleti adıyla tanımak olmuştur. O günden beri BM, İsrail'e hizmet etmektedir. İsrail, BM'nin aleyhine olabilecek hiçbir kararına uymamıştır. Tabiri caizse BM, İsrail'e kukla, Müslümanların sopa olmuştur.Kuruluşundan günümüze kadar BM'de Müslümanların lehine hiçbir karar alınmamıştır. Buna rağmen, İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırıları nedeniyle İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT), BM Güvenlik Konseyi'ni olağanüstü toplantıya çağırdı. Bu, tam bir acizliktir. BM gibi uluslararası bir örgüt olan İİT, kendisi bir şey yapamıyor, diğer bir örgütten medet umuyor. Yazıklar olsun!Peki, Güvenlik Konseyi toplandı da ne oldu? Hiçbir şey, yine havanda su dövüldü. İsrail'i, bir kınama metni bile kaleme alınamadı. Başbakan Erdoğan, "BM'nin Gazze'ye suskunluğu kendi meşruiyetin zedeler" diyor. Sayın Başbakan, BM'nin hiçbir meşruiyeti yok ki, zedelensin? Srebranice'de Müslümanların katledilmesine onay veren BM'nin meşruiyeti mi olur? Doğu Türkistan, Hocalı, Kerkük, Arakan, Suriye ve Irak'ta, Müslümanların katliama tabi tutulmasını görmezden gelen BM'de, meşruiyet aramak abesle iştigal değil mi? Aslında İslâm devletlerinin, BM üyeliğini sürdürmesi anlamsızdır ve kendi kendini aldatmaktır. BM Güvenlik Konseyi'ne veto hakkına sahip ülkelere bakınız: ABD, Fransa, İngiltere ve Rusya, mezhepleri farklı olsa da, hepsi Hıristiyan, Çin ise Budizm dinine mensuptur. Ama 2 milyar nüfusu olan Müslümanların ise BM'de esamisi okunmaz. Hâlbuki Güvenlik Konseyi'nde, Müslümanları temsil eden bir devletin veto hakkı olması gerekir. Başbakan Erdoğan, boşuna BM'ye kükreyeceğine bunu talep etsin, değilse "Müslümanlar olarak alternatif BM'yi kuracağız" desin ve bu yönde adımlar atsın. Bakın o zaman durum nasıl değişiyor. Dış politikada eylemlerle konuşulur. Eyleme dönüşmeyen hiçbir söylemi ne kadar sert olursa olsun, kimse dikkate almaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018