İran Cumhurbaşkanı Reisi, Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ve beraberindeki yetkililerle helikopterlerinin düşmesi sonucu öldüler. İran halkına ve İslam âlemine taziyelerimi iletiyorum. Dünyanın tartıştığı konu bu bir kaza mıydı yoksa bir sabotaj mıydı?
İçinde bulunduğumuz coğrafyada tesadüflere yer yok. Olayları sadece kendisiyle değil, çevresiyle de değerlendirmek lazım. Devletler arasında adeta bir jeopolitik satranç oynanıyor. Fiziki olarak baktığımızda 3 helikopter konvoy halinde giderken, ortadaki Cumhurbaşkanını ve Dışişleri Bakanını taşıyan helikopter düşüyor. Bir kere buradan başlamak lazım... Bu kaza basit bir kaza mantığıyla açıklanamaz. İkincisi İran halkı bunun bir sabotaj olduğunu ifade ediyor ki, Gazze merkezli İran ile İsrail arasında bir çekişme var. İran'ın geçtiğimiz günlerde İsrail'e yapmış olduğu hava saldırısının ardından zaten bir karşı saldırı bekleniyordu. Yine İran'ın suikasta kurban giden üst düzey liderinin sadece bu olmadığını da biliyoruz. İran Devrim Muhafızları'nın Kudüs Gücü'nün Komutanı Süleymani 2020 yılında Bağdat Havalimanı yakınlarında ABD tarafından düzenlenen bir hava saldırısı sonucu hayatını kaybetmişti. Kısacası bu olaylar can sıkıcı. Öyle zannediyorum ki bu tarz ölümler İran devletinin daha fazla iç muhasebe yapmasına sebep olacaktır. Malumunuz Kıbrıs savaşı döneminde ülkemize çok ciddi ambargolar uygulanmıştı. Ülkemiz dünya sathında ne kadar yalnız olduğu anlamıştı. O dönem başlayan milli sanayi yatırımları ile tamamen dışa bağımlı bir ülkeden kendi kendine yetecek teknolojisi, askeri savunma sistemi olan bir ülkeye doğru adım atılmaya başlanmıştı.
İran'a uzun zamandan beri ambargo uygulanıyor. Bu ülke sathında ciddi mağduriyetlere yol açıyor. Dün Türkiye'ye, bugün İran'a uygulanan ambargo potansiyel olarak bütün İslam ülkelerine yönelik uygulanabilir. O halde sadece İran değil, bütün İslam ülkeleri bu olaydan sonra kendi kendine yetebilmenin kendi uçağını, kendi teknolojisini üretmenin gayretini ortaya koyacaklardır. Hatta bu manada ortaklaşa girişimlerde bulunacaklardır.
Cumhurbaşkanı Reisi ölmeden önceki son seyahatinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile sınırlarında ortak yapılan baraj açılışını yapmışlardı. Bu siyasi ve ekonomik olarak önemli bir hadisedir. Türk ve Fars milletlerinin birlikte hareket etmesi bölge güvenliği ve dünya dengesi adına önemlidir. Barajın açılışında her iki lider konuşmalarında bu girişimden rahatsız olan devletlerin olduğunu ifade ettiler. Bu da çok önemli… Uydu teknolojisinin etkin olduğu günümüzde suikastlar kolaylıkla yapılabilmektedir. Bunlara karşı alınacak tedbirler konusunda da ciddi teknolojik, bilimsel, akademik girişimlerde bulunmak lazım.
Uzun sözün kısası, milli siyaset sadece günü kurtarmayı değil, geleceği inşa etmeyi misyon edinendir.
- Hasan Nasrallah’ın şehadeti ve Ortadoğu'nun geleceği / 02.10.2024
- 23 yıllık kararlılık: Bağımsız Türkiye Partisi'nin vizyonu ve hedefleri / 28.09.2024
- Ortadoğu’daki savaş topraklarımıza da gelecek / 26.09.2024
- Atatürk ve anayasa tartışmaları / 20.09.2024
- Göçmen politikası kontrolden çıkmış durumda / 19.09.2024
- Ekonomik sorunlar papatya falıyla çözülmez / 12.09.2024
- Narin'in mesajı alındı mı? / 11.09.2024
- Gençlik kampında Atatürk’ün izinde birlik ve beraberlik / 04.09.2024
- Büyük Taarruz ve Cumhuriyetin kuruluşu: Zorlu bir mücadelenin hikayesi / 29.08.2024