Amerikan Kongresi'ndeki Demokratların Lideri Gephard, Beyaz Saray'dan başkomutana istediği zaman Irak'a saldırma yetkisi veren Buhs-Gephard taslağı üzerinde anlaşarak çıktığında hem Bush rahat bir nefes almış oldu, hemde Kongre'deki savaş karşıtı direniş anında son buldu.
"Terör üstadlarına Karşı Savaş" adlı yazısında Michael Ledeen, yok etmemiz gereken "Şer Rejimlerini" tanımlıyor.
"İlk olarak Büyük Üçlü'den: İran, Irak ve Suriye ve daha sonra Kuzey Kore, Lübnan, Libya ve Amerika'nın "dostları" Suudi Kraliyet Ailesi, Hüsnü Mübarek'in Mısır'ı ile Filistin Yönetimine kadar !
Amerikan ordularının Bağdat'ın kapısına dayandıktan sonraki planlarını kimse bilmiyor. Ama birilerinin planları hazır gibi görünüyor. Savaş partisi, Irak'a saldırmayı ve işgali, Arab-İslam dünyasına açtıkları emperyalist fetih savaşının ilki-ve sonda değil olarak görülüyor.
Fetih savaşın tanımı, Bush'un misyonunun "4. Dünya Savaşı'nı militan islam'a karşı - başlatmak" olduğunu iddia eden Podhoretz'inki yanında çok hafif kalıyor.
Podhoretz; Bush'un "yenilgiye uğratılmış" İslam dünyasına aynen bir zamanlar Almanya ve Japonya'ya uyguladığı gibi "yeni bir siyasi kültür empoze etmesi gerektiğine inanıyor.
Lontos, Ledeen ve Podhorez'in seslendirdikleri tezler, ABD'nin Ariel Şaron'un Batı Şeria'da uyguladığı siyasetin aynısını, yüzmilyonlarca müslümanı işgal edip ehlileştirmeyi savunuyor. Yani tüm İslam dünyasını Filistin'in kaderi ile aynı yapmayı, kendi topraklarıda tutsak olmasını hedefliyor.
11 Eylül, pek çok kişinin üzerinde ittifak ettiği gibi bir millet oldu. Tarih o günden sonra Amerika'nın çılgınca etrafa saldırmasına tanık oluyor. Dünyanın her tarafında "Terörizme Hayır" nidalarıyla akıl almaz cinayetler işleniyor. Eli kanlı bazı ülke ve lobilerin yegane amacı terörü yok edip dünyayı barışa boğmak. Ama nasıl bir barış!?
Bush ve Blair, kendilerine ataları Winston Churchill ile Frenklin Roosevelt tarafından bırakılan transatlantik Anglosakson Klubünü devam ettiriyorlar.
BM'den çıkacak kararda etkili güçlerden biri İngiltere diğerleri ise Rusya ve Çin. İngiltere kuzen, Rusya ve Çin'ede Ponot tehdit verilir. Irak operasyonuna giren ABD, Kuzey Kore tehditi ve insani yadımıyla da diğer iki etkili ülkeyle anlaşabilir.
Peki BM kararı alınsa, ülkemiz için ne olurki ?
Zaten etkisiz sayı niteliğindeki oyumuzun beyaz saraya siyah olması kararı değiştirmezken, Niye BM kararına göre hareket edeceğiz diyoruz? Masum insanların veya / ve insanımızın ölmesine bahane mi arıyoruz?
Her nekadar Amerikalı ve İngiliz teorisyenler bizden bahsetmeselerde, kabak yine bizam başımıza patlayacak. "Görünen köy, kılavuz istemiyor"!
"Terör üstadlarına Karşı Savaş" adlı yazısında Michael Ledeen, yok etmemiz gereken "Şer Rejimlerini" tanımlıyor.
"İlk olarak Büyük Üçlü'den: İran, Irak ve Suriye ve daha sonra Kuzey Kore, Lübnan, Libya ve Amerika'nın "dostları" Suudi Kraliyet Ailesi, Hüsnü Mübarek'in Mısır'ı ile Filistin Yönetimine kadar !
Amerikan ordularının Bağdat'ın kapısına dayandıktan sonraki planlarını kimse bilmiyor. Ama birilerinin planları hazır gibi görünüyor. Savaş partisi, Irak'a saldırmayı ve işgali, Arab-İslam dünyasına açtıkları emperyalist fetih savaşının ilki-ve sonda değil olarak görülüyor.
Fetih savaşın tanımı, Bush'un misyonunun "4. Dünya Savaşı'nı militan islam'a karşı - başlatmak" olduğunu iddia eden Podhoretz'inki yanında çok hafif kalıyor.
Podhoretz; Bush'un "yenilgiye uğratılmış" İslam dünyasına aynen bir zamanlar Almanya ve Japonya'ya uyguladığı gibi "yeni bir siyasi kültür empoze etmesi gerektiğine inanıyor.
Lontos, Ledeen ve Podhorez'in seslendirdikleri tezler, ABD'nin Ariel Şaron'un Batı Şeria'da uyguladığı siyasetin aynısını, yüzmilyonlarca müslümanı işgal edip ehlileştirmeyi savunuyor. Yani tüm İslam dünyasını Filistin'in kaderi ile aynı yapmayı, kendi topraklarıda tutsak olmasını hedefliyor.
11 Eylül, pek çok kişinin üzerinde ittifak ettiği gibi bir millet oldu. Tarih o günden sonra Amerika'nın çılgınca etrafa saldırmasına tanık oluyor. Dünyanın her tarafında "Terörizme Hayır" nidalarıyla akıl almaz cinayetler işleniyor. Eli kanlı bazı ülke ve lobilerin yegane amacı terörü yok edip dünyayı barışa boğmak. Ama nasıl bir barış!?
Bush ve Blair, kendilerine ataları Winston Churchill ile Frenklin Roosevelt tarafından bırakılan transatlantik Anglosakson Klubünü devam ettiriyorlar.
BM'den çıkacak kararda etkili güçlerden biri İngiltere diğerleri ise Rusya ve Çin. İngiltere kuzen, Rusya ve Çin'ede Ponot tehdit verilir. Irak operasyonuna giren ABD, Kuzey Kore tehditi ve insani yadımıyla da diğer iki etkili ülkeyle anlaşabilir.
Peki BM kararı alınsa, ülkemiz için ne olurki ?
Zaten etkisiz sayı niteliğindeki oyumuzun beyaz saraya siyah olması kararı değiştirmezken, Niye BM kararına göre hareket edeceğiz diyoruz? Masum insanların veya / ve insanımızın ölmesine bahane mi arıyoruz?
Her nekadar Amerikalı ve İngiliz teorisyenler bizden bahsetmeselerde, kabak yine bizam başımıza patlayacak. "Görünen köy, kılavuz istemiyor"!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Fuat Şengül / diğer yazıları
- En önemli katığımız ekmek / 13.07.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023
- Zengezur Türk Cumhuriyeti hayırlı olsun / 08.07.2023
- Yeşil enerji dönüşümü derken! / 07.07.2023
- ‘Yaşlı Avrupa, genç Türkiye’ / 04.07.2023
- Köydeki geleceğimiz / 23.06.2023
- Sodyum batarya yapalım mı? / 22.06.2023
- Kafamızda et mi var beyin mi? / 21.06.2023
- Geleceğimizi tehdit eden kuraklık / 20.06.2023
- Gıda ve su güvenliği / 19.06.2023
- Yunan’a kaptırmadan işaretleyelim! / 18.06.2023