Çocukluk yıllarımızda ilkokula başladığımızda hemen hemen ilk öğrendiğimiz çocuk şarkılarının ilklerinden Postacı Şarkısı idi. Postacının gelişi şarkıda neşeli bir şekilde dile getiriliyor. Halkın postacı ile selamlaşması ve getirdiği mektuplardaki mutluluk haberleri ve tabiî ki sonunda postacıya teşekkür edilmesi. Bütün bunlar hayatımızda önemli bir yer tutuyordu. Bu yazıyı yazma sebebini merak ediyorsunuz tabi. Fazla uzatmadan anlatayım.
8 Mart Salı günü şehirlerarası bir yolculuk esnasında yolda bir postacı yol kenarında, eli dağıtımını yapacağı mektup ve paketlerle dolu halde araçlara el kaldırarak otostop yapmaya çalışıyordu. Hafiften yağmurun da başladığını hissettiğimden biraz da küçüklüğümüzde öğrendiğimiz postacı şarkısının tesirinden olsa gerek postacıyı gideceği yere ulaşmasına sebep olursak bize de teşekkür edilmiş sayılacağını düşünerek, şoföre postacıyı almasını istedim. Postacıyı arabaya aldık kısa bir selamlaşma ve tanışmadan sonra adeta şok oldum. Postacının dağıtacağı evrakların % 99'undan teşekkür alamayacağımı anladım. Çünkü postacının yükünde neşeli haberler, hasret giderici mektuplar yok tu. Tam tersi insanımızın ne kadar ekonomik olarak perişan hale geldiğini öğrendim. Dağıtacağı evrakların resmi kurumlar arasındaki yazışmalar haricindeki evrakların hemen hemen tümü icra, mahkeme ve kredi kartı zarfları olduğunu gördük. Tabi hemen postacımıza sordum bu kötü haberlere bugün biz kötü bir tesadüf olarak mı rastladık değil mi? Çünkü inanmak istemiyordum. Aldığımız cevap maalesef hayır oldu. Hergün dağıtımını yaptığı evrakların %90'dan fazlasının bu kötü haberlerden oluştuğunu ve gün geçtikçe artığını ifade ettikten sonra hemen bize bu soruyu sordu?
Abi dedi ben anlamıyorum. Hükümet ile medya hergün ekonomi iyiye gidiyor diye bağırıyor çağırıyor. İyiye gitmiyor diyenlere de iftira atarak hayır görmek istemiyorsunuz kıskanıyorsunuz diyorlar. Sadece benim dağıttığım evrakları görsünler vatandaşın perişan olduğunu anlayacaklar. Postacı olarak bir mahalleye, köye ya da sokağa girdiğimizde insanlar artık bizden kaçıyor. Kendimizi çok kötü hissediyoruz. Kimse artık "Bak postacı geliyor" şarkısını söylemiyor. "Kaç postacı geliyor." Millet tarafından istenmeyen kişiler olarak ilan edildik.
Biz de sayın hükümete Ulaştırma Bakanlığı, Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğü personeli olan Posta Dağıtıcılarının çantalarında taşıdıklarını görmeye çağırıyoruz. Vaktin yatsı vakti olduğunu ve mumun söndüğünü görecekler.
Abdülkadir KARAKOÇ
8 Mart Salı günü şehirlerarası bir yolculuk esnasında yolda bir postacı yol kenarında, eli dağıtımını yapacağı mektup ve paketlerle dolu halde araçlara el kaldırarak otostop yapmaya çalışıyordu. Hafiften yağmurun da başladığını hissettiğimden biraz da küçüklüğümüzde öğrendiğimiz postacı şarkısının tesirinden olsa gerek postacıyı gideceği yere ulaşmasına sebep olursak bize de teşekkür edilmiş sayılacağını düşünerek, şoföre postacıyı almasını istedim. Postacıyı arabaya aldık kısa bir selamlaşma ve tanışmadan sonra adeta şok oldum. Postacının dağıtacağı evrakların % 99'undan teşekkür alamayacağımı anladım. Çünkü postacının yükünde neşeli haberler, hasret giderici mektuplar yok tu. Tam tersi insanımızın ne kadar ekonomik olarak perişan hale geldiğini öğrendim. Dağıtacağı evrakların resmi kurumlar arasındaki yazışmalar haricindeki evrakların hemen hemen tümü icra, mahkeme ve kredi kartı zarfları olduğunu gördük. Tabi hemen postacımıza sordum bu kötü haberlere bugün biz kötü bir tesadüf olarak mı rastladık değil mi? Çünkü inanmak istemiyordum. Aldığımız cevap maalesef hayır oldu. Hergün dağıtımını yaptığı evrakların %90'dan fazlasının bu kötü haberlerden oluştuğunu ve gün geçtikçe artığını ifade ettikten sonra hemen bize bu soruyu sordu?
Abi dedi ben anlamıyorum. Hükümet ile medya hergün ekonomi iyiye gidiyor diye bağırıyor çağırıyor. İyiye gitmiyor diyenlere de iftira atarak hayır görmek istemiyorsunuz kıskanıyorsunuz diyorlar. Sadece benim dağıttığım evrakları görsünler vatandaşın perişan olduğunu anlayacaklar. Postacı olarak bir mahalleye, köye ya da sokağa girdiğimizde insanlar artık bizden kaçıyor. Kendimizi çok kötü hissediyoruz. Kimse artık "Bak postacı geliyor" şarkısını söylemiyor. "Kaç postacı geliyor." Millet tarafından istenmeyen kişiler olarak ilan edildik.
Biz de sayın hükümete Ulaştırma Bakanlığı, Posta İşletmeleri Genel Müdürlüğü personeli olan Posta Dağıtıcılarının çantalarında taşıdıklarını görmeye çağırıyoruz. Vaktin yatsı vakti olduğunu ve mumun söndüğünü görecekler.
Abdülkadir KARAKOÇ
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012