Kalem ve hesap

Bizler müslümanız. Şimdi kendimize bir soru soralım. Müslüman kimdir veya nasıl olmalıdır? Allah'tan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammed'in, O'nun kulu ve resulü olduğuna şahadet eden; Allah'ın emir ve yasaklarına uymaya çalışan; konuştuğu zaman doğru söyleyen; söz verdiği zaman sözünde duran; vaat ettiği zaman vaadini yerine getiren; emanete hıyanet etmeyen, sadık bir insan modeli aklıma gelir.İslam şemsiyesi altına giren bir insan, her söz ve hareketinden sorumludur. Yazıcı melekler vardır. Her fiiliyatımızı kaydederler. Üç sınıf insandan kalem kaldırılmıştır; buluğ çağına erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uykuda olandan ve kendine gelinceye kadar delirenden veya bayılandan. Bunların dışında müslümanım diyen herkes yaptığından sorumludur.Bu bilgiler ışığında ülkemizde yaşanan olaylara bakıyorum, müslüman kimliğini öne koyarak söz söyleyen, icraatlar içine girenlere bakıyorum aklıma şu soru geliyor; yahu bu siyasete girenlerden de mi kalem kaldırıldı? Dün ne diyorlardı, bugün ne! Dün ne yapıyorlardı, bugün ne! Örnek;Tarih 08-04-1996... Aşağıdaki konuların Sayın Milli Savunma Bakanı tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.   08.04.1996 Doç. Dr. Abdullah Gül Kayseri Milletvekili"4 Nisan 1996 tarihli Turkish Dail News Gazetesinde Kemal Balcı imzası ile çıkan bir habere göre; Türkiye, İsrail savaş uçaklarının eğitimleri için kendi hava sahasını İsrail'e açıp İsrail Savaş Uçakları'nın Türk üstlerinden faydalanmasına izin vermiştir.Bu haber doğru mudur? Şayet bu haber doğru ise: Orta Doğu gibi hassas bölgede tarihi gerçekleri ve tabii dengeleri bozar nitelikteki ve neticeleri itibariyle çok önemli gelişmelere sebep olacak bu yeni savunma stratejisinin hangi sivil otorite, hangi sebeplerle almıştır?"Sayın Gül o zamanlar milletvekili ve yıllarca millete İsrail'in düşmanlığını anlattılar, ezilen Filistin halkının haklarını kendi çaplarında savundular. Tabi bu söylemler halktan da kabul gördü ve destek aldılar. Milletvekili oldular ama muhalefetteler o zamanlar. Haliyle halkın kaygılarını mecliste dile getiriyorlar. Buraya kadar her şey olağan görünür, olması gerektiği gibi görünüyor.Zaman geçiyor ve Sayın Erbakan iktidar oluyor. Sayın Gül dışişleri bakanı ve bu hükümet İsrail ile askeri ve ekonomik alanda bir sürü anlaşma imzalıyor. Takdiri ilahiye bakın, hükümete yine bir soru önergesi geliyor. Muhalefetteyken sorguladıkları konu şimdi kendilerinden sorgulanıyor. Hani bu konuda, bölgenin tarihi gerçeklerini, tabi dengelerini ve neticeleri vahim olabilecek gelişmelere dikkat çekiyorlardı ya, şimdi de bu hassasiyetler kendilerinden sorgulanıyor.TBMM Başkanlığına; "Aşağıdaki sorumun Başbakan Sayın Necmettin Erbakan tararından yazılı olarak cevaplandırılması hususunda delaletlerinizi arz ederim. Türkiye ile İsrail arasında Askeri Eğitim ve İşbirliği anlaşmasını iptal edecek misiniz?  Mustafa Taşar Gaziantep MilletvekiliMustafa Taşar'ın açıklaması; "Milletvekili Ünal Yaşar'ın sorusunu Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, benim sorumu da Başbakan Erbakan adına Devlet Bakanı Lütfü Esengün cevaplamıştı. Her iki soruya verilen cevap ortak yaklaşımlar içermekteydi. Refah Partili Hükümete göre, İsrail'le yapılan askeri anlaşmalar Türkiye'nin menfaatineydi ve iptal edilmeleri söz konusu değildi."Hafta sonu Çağlayanda yapılan mitinge canlı bağlanan Sayın Erbakan, İsrail'e bu bölgede yer olmadığını söylüyor. Haliyle benim aklıma da niye bu insanların yaptıklarıyla, söyledikleri birbirini tutmuyor yoksa bunlardan kalem kaldırıldı da bezim haberimiz mi yok!