Çiftçilik ve hayvancılık yapan arkadaşımız Eşref Şekerli, birkaç gün misafir kaldığı köylerimizin durumunu çok güzel özetlemiş:
"Köyler boşalıyor…
Bugün Sivas Gürün'de birkaç köye misafir oldum.
Misafir olduğum köyde muhtar, kendisi dahil kışın sadece 5 kişi yaşadığını söyledi.
Yaz tatilinde sadece üç ay, sekiz yahut on hane var köyde.
Köydeki en genç kişinin kendisi olduğunu söyleyen muhtar 40 yaşında, diğerleri ise 70 yaşın üzerinde.
Köyde var olan tek koyun sürüsünün fotoğrafını çektik hatıra olarak kalsın diye. Eskiden bu köyde 10 farklı sürü olduğunu söylediler. Büyükbaş hayvan yok zaten… Evet, sayın yetkililer, hayvan sayısı artıyor diyen yetkililer… Köyde adam yok ki, hayvan nereden olacak!…
Bu insanları yeniden köylere döndürecek projeler üretmez iseniz tümüyle ithalata bağımlı olacağız.
Siz tarımda birinci olduğumuzu ne kadar söylerseniz söyleyin, ben size gerçekleri anlatıyorum; köylerde adam kalmamış…
Bazı köylerde telefon çekmiyor ve internet hiç yok. Yolları kötü, kışın iki ay yolları kapalı olan köyler var. Kim niye yaşasın köyde…
Köyde yaşamaya razı olan ve üzerine belli sayıda hayvan kayıtlı olan bayanların sigortasını devlet yatırmalı. Aksi halde köyde yaşayan kadınlarımız Suriye'den gelen mültecilerden daha az sosyal güvenlik standartlarına sahipler. Evdeki bütün işleri onlar yapıyorlar. Hayvanlara bakıyorlar, inekleri otlatıyorlar, ayrıca eve bakıyorlar. Ne sosyal güvenceleri var ne de aldıkları bir ücret. Karın tokluğuna çalışıyorlar. En azından sosyal güvenceleri olursa ilerde emekli olurum düşüncesiyle daha heyecanlı çalışırlar ve şehre göç etmek için kocalarını sıkıştırmazlar. Çocuklara daha kaliteli bir eğitim sunulur ise onlar da daha kaliteli eğitim var umuduyla şehre gitmekten vaz geçerler.
Özet; hayvan bakıcıları Afganlı, çobanlar Suriyeli, hayvanlar Brezilyalı, yemler ithal ve köyler boş… Ama tarımda Avrupa'da birinciyiz…"
Evet, sevgili okurlar köylerin durumu ülkemizde tarımın da gelmiş olduğu noktayı gözler önüne sermektedir. Köyleri daha doğrusu vatan toprağının her bir karesini ihmal ederseniz; bugün olduğu şekliyle her türlü tarım ürününü ithal etmek zorunda kalırsınız. Cumhuriyeti kuran irade "vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" diyerek; her karış toprağı ekme ve biçme seferberliği başlatmıştır. Tüm Anadolu toprağını bir vücuda benzetirsek, en ücra köşeye dahi hizmet getirmek ve kan pompalamak zorundasınız. Yoksa canlı bir organizma olan toprak ölüme ve verimsizliğe duçar olur.
Kalkınma köyden ve kırsaldan başlar ve başlamalı… İnsanları doğduğu yerde istihdam etmek zorundasınız. İnsanları büyük kentlere tıkamanın ve canından bezdirmenin hiçbir anlamı olmaz ve olamaz da…
Anadolu'yu bir gezip seyahat yaptığınızda ekilip biçilmeyen binlerce hektar verimli boş topraklara denk geleceksiniz. Daha düne kadar o toprakların bir kısmı ekiliyor ve üzerlerinde milyonlarca hayvan sürüleri vardı sevgili okurlar.
Tekrar köylere, tekrar üretime dönülmeli ve vatanın her karış toprağı kutsal sayılıp kaderine terk edilmemelidir. Bu ülke toprakları, değil ülke insanını, en azından 10 tane Türkiye nüfusunu bakacak zenginliktedir.
Ölçümüz Gazi Paşa Hazretlerinin ölçüsü ve bakış açısıdır. "Atatürk Orman Çiftliği" Gazi Paşa'nın azmini, kararlılığını ve Türkiye'nin kalkınma konusundaki felsefesini yansıtması bakımından özel bir anlam ve önem taşımaktadır. Atatürk Orman Çiftliği, hiçbir şey yetişmez denilen çorak bir arazide, Yüce Atatürk'ün "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez!" ünlü sözü ve ısrarlı mücadelesi sonucu kazanılmış bir anıt eser ve bir zafer abidesi gibidir. Çalışmalar uzun yıllar devam etmiştir. Hatta öyle bir zaman olmuştur ki, bazı uzmanlar; "öyle bir işe başlandı ki, buna ne para yeter ne de emek" demişlerdir. Ancak Atatürk, inancından ve kararlılığından bir adım bile sapmadan bugünkü güzel çiftliği vücuda getirmeyi başarmıştır. Atatürk Orman Çiftliği, Türk milletinin zorluklar karşısındaki sarsılmaz direncinin bir sembolüdür.
Şimdilerde ise verimsiz topraktan ziyade ekilip-biçilmeyen, ekilip-biçilse de zarar edilen topraklar var. Yani çürümüş, iş bilmez, verimsiz bir ithal zihniyet var. Elin köylü ve çiftçisini düşünüp destekleyen bu ithal kafa bu millete ve köylüye hizmeti maalesef çok görmekte…
Milletimiz akıllandığı gün ve bu toprakların sesine kulak verdiği gün kurtulduğumuz ve zenginler ülkesi olduğumuz gün olacaktır.
Yorumlar
Halilzafer
Türk Milletine ise; Bilim İnsanı Prof.Dr. Haydar BAŞ Bey TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE !! diyerek yıllardır anlattığı ve tek sahibi olduğu MİLLİ EKONOMİ MODELİ'ni sahiblenmeyi ve okuyup anlamayı görev olarak vermiştir. Türk Milleti için çok çok önemlidir ve hayatidir. Saygılarımla
Türk Milletine ise; Bilim İnsanı Prof.Dr. Haydar BAŞ Bey TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE !! diyerek yıllardır anlattığı ve tek sahibi olduğu MİLLİ EKONOMİ MODELİ'ni sahiblenmeyi ve okuyup anlamayı görev olarak vermiştir. Türk Milleti için çok çok önemlidir ve hayatidir. Saygılarımla
Halilzafer
Sayın BİRİNCİ Bu bir BİYOLOJİK saldırıdır ve uzun yıllardır sürdürülmektedir. Bizi Öldürürken Sahiplerini Çok çok zengin etmiştir.Deli Dana, Kuş Gribi, Kırım Kongo Kanamalı Hastalığı, Saman Nezlesi, Hibrit Tohumlar, Zirai İlaçlar ve Atıkları, Mazot, Üreticiden nihayi Tüketiciye kadar gelen ve Köylüye KAZANDIRMAYAN Astronomik Fiyatlar,Toprak'da aşırı Tuzlan'ma, Arılar'da ve Balıklar'da kitlesel ölümler, Tarım Arazilerinin İmara açılması, Orman Katliyamları, HES'ler, Yüzlerce Maden Ocakları (Doğrudan İNSAN ÖLÜMLERİ) vb. gibi; Faktörler Genç ve Orta Yaşlı Köylü'yü Köye bağlayan unsurlardan uzaklaştırılmasına; Toprağa karşı Sahabiyet Duygusunu ve ATA MİRASI üzerindeki Haklarını yitirmesine neden olmuştur. Kanatlı, Küçükbaş, Büyükbaş Hayvancılığı; Arıcılık ve Balıkçılığı bitirip ortadan kaldırmak üzere planlanmış; Şehirde KÖLE Köylü yaratma ve Efendiliği Yabancı güçlerin Esaretine Terk Etmeye zorlamıştır.
Sayın BİRİNCİ Bu bir BİYOLOJİK saldırıdır ve uzun yıllardır sürdürülmektedir. Bizi Öldürürken Sahiplerini Çok çok zengin etmiştir.Deli Dana, Kuş Gribi, Kırım Kongo Kanamalı Hastalığı, Saman Nezlesi, Hibrit Tohumlar, Zirai İlaçlar ve Atıkları, Mazot, Üreticiden nihayi Tüketiciye kadar gelen ve Köylüye KAZANDIRMAYAN Astronomik Fiyatlar,Toprak'da aşırı Tuzlan'ma, Arılar'da ve Balıklar'da kitlesel ölümler, Tarım Arazilerinin İmara açılması, Orman Katliyamları, HES'ler, Yüzlerce Maden Ocakları (Doğrudan İNSAN ÖLÜMLERİ) vb. gibi; Faktörler Genç ve Orta Yaşlı Köylü'yü Köye bağlayan unsurlardan uzaklaştırılmasına; Toprağa karşı Sahabiyet Duygusunu ve ATA MİRASI üzerindeki Haklarını yitirmesine neden olmuştur. Kanatlı, Küçükbaş, Büyükbaş Hayvancılığı; Arıcılık ve Balıkçılığı bitirip ortadan kaldırmak üzere planlanmış; Şehirde KÖLE Köylü yaratma ve Efendiliği Yabancı güçlerin Esaretine Terk Etmeye zorlamıştır.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Hz. Abdülkadir Geylânî / 24.12.2025
- Resûlullah’ın hırkası altında: Aşkın, vefanın ve rahmetin dünyası / 14.12.2025
- Ehl-i Beyt’in sır kâtibi: Cennetlik Selman-ı Fârisî / 06.12.2025
- Resûlullah’ın sırdaşı, Ali’nin sadık dostu: Hz. Huzeyfe b. Yemân / 05.12.2025
- Hür b. Yezid er-Riyâhî: Kerbelâ’da vicdanın ve iman yolunun şehidi / 02.12.2025
- Muhammed Fuzûlî - aşkın şairi / 14.11.2025
- Kerbelâ’nın aslanı: Celal Abbas / 13.11.2025
- ‘Kan ve Keder Toprağı: Kerbelâ’ / 11.11.2025
- İmam Ali’nin huzurunda / 09.11.2025
- Lain Hakem bin Ebi'l As / 25.07.2025
- Resûlullah’ın hırkası altında: Aşkın, vefanın ve rahmetin dünyası / 14.12.2025
- Ehl-i Beyt’in sır kâtibi: Cennetlik Selman-ı Fârisî / 06.12.2025
- Resûlullah’ın sırdaşı, Ali’nin sadık dostu: Hz. Huzeyfe b. Yemân / 05.12.2025
- Hür b. Yezid er-Riyâhî: Kerbelâ’da vicdanın ve iman yolunun şehidi / 02.12.2025
- Muhammed Fuzûlî - aşkın şairi / 14.11.2025
- Kerbelâ’nın aslanı: Celal Abbas / 13.11.2025
- ‘Kan ve Keder Toprağı: Kerbelâ’ / 11.11.2025
- İmam Ali’nin huzurunda / 09.11.2025
- Lain Hakem bin Ebi'l As / 25.07.2025




















































































