Kavram ve çözüm

Yeni fikir, icat ve sorunlar, yeni kavramları da beraberinde getirir. Bazen yeni sorunlara çözüm üretmekten çok, kavram bulma konusunda tartışılır. Çözüm üretemeyenler, yeni kavram bulunca, büyük bir iş başarmış gibi sevinirler. Halbuki asıl olan çözümdür. Sorunlarımıza ne kadar iyi kavramlar bulursak bulalım, bunun çözüme hiçbir katkısı olmaz. Sorunun çözümü apayrı bir iştir.  Batılılar,  kavram bulmaya büyük önem verir ve sıkça bu yola başvururlar.  Amaçları, kolonileştirilecek ülkeleri, kavramlarla aldatmak ve sömürmektir. Yerli işbirlikçilere de, buldukları kavramlarla konuşmayı tenbih ve telkin ederler.Özellikle ekonomik alanda, bu durumla çok karşılaşırız. Bir bakarsınız ekonomist ünvanlı yerli işbirlikçi yazıyor, konuşuyor. Hiç duymadığınız, anlamadığınız bir dizi kavram ve kelimeleri sıralamış, sonunda da hükmünü vermiş: "Ekonomi şaha kalktı". Dönüp halka, "haliniz nasıldır?" diye sorarsanız, bir dokunur bin ah işitirsiniz. Bu oyun ve aldatmaca böyle sürüp gidiyor. Gidiyor ama, bir gün sona erecektir. Yalanın dolanın da bir sınırı vardır. Mızrağın çuvala sığmayacağı günler gelecektir. Nitekim geldi de. Yoksulluk ve açlık kapımıza dayanmış durumda. Gıda fiyatları almış başını gidiyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde gıda fiyatlarının yükselişi nedeniyle halk sokaklara döküldü. Peki, gıda fiyatları yükseliyor da çiftçiler kazanıyor mu? Hayır, çiftçiler de sokaklarda. Bu nasıl iştir? Hani, kapitalizmde bir kesim zarar edince, diğer bir kesim kazanıyordu? Bu olayda ise, hem çiftçiler, hem de tüketiciler şikayetçi. Demek ki, kazananlar başkaları.  Oyun çok açık. Onu görmemek için kör olmak lâzımdır. İstenilen, gıda konusunda kendi kendine yeterliliği ortadan kaldırmaktır. Toplumları aç, biilâç bırakıp, teslim almaktır. Tarih şu acı gerçeği göstermektedir:  Açlıkla teslim alınan toplumların sayısı, ordularla alınandan daha çoktur". Bu oyunun dünyada ve ülkemizdeki tezahürlerini, Prof. Dr. Haydar Baş, 'Sosyal Devlet-Milli Devlet' adlı eserinde şöyle dile getiriyor: "Tarımla uğraşmayı bırakan pek çok çiftçi topraklarını da 'işe yaramıyor' gerekçesiyle paraya çevirmekte, bu topraklara talip olan yabancılara 'ederinin altında meblağlar'a satmaktadır. Bu durum, toprağın stratejik önemi düşünüldüğünde, ülke topraklarının vatandaşlarının rızası ile yabancılara satılmasıdır" (s. 414).  "Toprağa dayalı her sektörü ele geçirmeye kararlı global güçler, yaptıkları çalışmalarla bunu başarırken, aslında devletlere ait olan toprakları ele geçirmektedirler. Bu durum vatan topraklarının silâhsız ele geçirilmesinden başka bir şey değildir" (s.415). "Bugün gelişmiş ülkeler, kendi çiftçisini, üreticisini, kendi tarım sektörünü yabancı ülkelere karşı sıkı bir şekilde korumakta, ancak azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere ise 'Serbest Piyasa Ekonomisi' adı altında tam tersi uygulamalar tavsiye edilmektedir" (s.415).     Gerçekten  de, azgelişmiş ülkelerde, tarım sektöründe büyük bir çarpıklık yaşanmaktadır. O ülkelerin hepsinde durum şudur: Bir tarafta işlenecek topraklar boş, işleyecek çiftçiler aç, öte tarafta gıda fiyatları el yakıyor. Ekonomistler ise, çözüm değil, kavram bulma peşinde.  Gözümüz aydın, kavramı buldular. Ekonomide 'agflasyon' varmış. İngilizce tarım ve enflasyon kelimelerini kısaltarak bu kavramı uydurdular. Bununla genelde tarım, özelde de tarıma dayalı gıda fiyatlarındaki artışı ifade ediyorlar. "Enflasyon arttı" dememek için, böyle bir kurnazlık düşündüler. Tarımdaki sorunlar, gıda fiyatlarındaki artışlar devam ederse, -ki edecektir- bu kavramı, yani 'agflasyon'u yaygınlaştıracaklar. Yeni bir kavramın ortaya atılması, bu felâketin sürmesi için hesaplar yapıldığını göstermektedir. Sömürücülerin hesapları, bu sefer de tutar mı? Tutmayacaktır, çünkü hesapları bozan bilim adamı aramızda. Sömürücüler kavram, Prof. Dr. Haydar Baş da çözüm üretiyor. Onun çözüm ürettiğini, haysiyetli Batılı bilim adamları, yapılan 'Uluslararası Milli Ekonomi Kongreleri'nde kabul ve ilân ettiler. Bu, Türk milleti için büyük bir gurur vesilesidir. Ama, ne yazık ki, bundan de nasiplenmeyecek kadar bahtsız insanlar, hâlâ aramızda yaşamaktadır.