Ülkemizde yaratılmaya çalışılan en büyük kargaşa nedir; diye sorulsa, hiç şüphesiz "kavram kargaşasıdır" derim. Çünkü gerek şahsi meselelerde ve gerekse toplum hayatını ilgilendiren en ciddi mevzularda, kavramlara yüklenen yanlış manalar, meseleyi asıl maksadının dışına çıkarmaktadır. Kavramlar gerçek anlam ve mecrasının dışında kullanılmaya başladığı zaman da, meseleler içinden çıkılmaz bir kargaşa ortamına dönüşmektedir. İşte, milletin birliği ve devletin bütünlüğü için tehdit sayılabilecek unsurlar bu kavram kargaşasıyla toplum hayatına empoze edilmektedir. Meseleler doğru tespit ve teşhis edilmediği için, alınacak tedbir ve uygulanacak tedavi de maalesef cevap vermeyecektir...Özellikle son günlerde insanımızın en mukaddes değerleri etrafında estirilen fırtınalar, suni tartışmalar, kavram kargaşasının yol açtığı tehlikeli boyutları en bariz biçimde ortaya koymaktadır. Dinî ve millî konuların uluorta konuşulması ve "ağzı olan konuşuyor" kabilinden meselenin özüne vâkıf olmayanların en ciddi mevzuları bile tartışma zeminine sürüklemesi, işi farklı mecralara doğru saptırmaktadır. Ne yazık ki, bu konuda çok ciddi hataların sergilendiğini müşahede etmekteyiz.Bu noktada, "dinlerarası diyalog" ve "aşırı dindarlık" kavramları etrafındaki tartışmaları, kavram kargaşası bağlamında ele almak istiyorum. Zira bu tartışmalar, meseleleri kendi ekseninde çözüme kavuşturmaktan çok, kamuoyunu kaos ortamına itmektedir.Dinlerarası diyalog faaliyetleri, milletimizin milli ve dini bütünlüğüne yönelik tehditler arasında yer almasına rağmen, bu faaliyetlere taşeronluk yapan yerli işbirlikçiler, sözüm ona "aşırı dincilik", "tarikatçılık" gibi ifadeler kullanılarak, dindarlık kapsamında değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Böylece halk gündeminde temize çıkarılmakta, adeta onların ekmeklerine yağ sürülmektedir. Halbuki Dinlerarası diyalog İslam dininde asla yeri olmayan ve sonradan araya sokuşturulmaya çalışılan bir kavramdır. Bir kavramı, şunun ya da bunun nasıl anladığı önemli değildir; asıl önemli olan o kavramdan halkın ne anladığıdır. Eğer bir kavramın toplum nezdinde hangi manada benimsendiğine, nasıl algılandığına bakmazsanız tespitlerinizde yanılırsınız.Türk halkının tamamına yakını, dinî ve millî temalarla yetiştiği için dindardır. Dini konularda, ileri seviyede yaşamasa da, belli bir hassasiyet sahibidir. Bugüne gelinceye kadar dinini yaşayan mütedeyyin ve muhafazakâr insanlara "aşırı dinci" yaftasını yakıştırdılar. Dinini yaşamayanlara "dinsiz" dediler. Yapılan yanlış ithamlar ve bu kavram hataları bir zaman sonra kavram kargaşasına dönüştürüldü. Aslında yapılan bu ithamlarda maksat; milletimizin arasına fitne tohumları ekmekti. Yapılan tahribat ile devlet-millet düşmanlığı oluşturulmaya çalışıldı. Maalesef bu yüzden insanımız ciddi buhranlara sürüklenmiştir.Bazıları "din dışı" hareket sergiledikleri halde "aşırı dinci" kavramı içinde değerlendiriliyor. Dinin esas ölçüsü dışına çıkanın, din kavramı ile birlikte anılması asla ve asla mümkün olamaz. Zira "Dışına çıkan, içerde değerlendirilemez". Bu şahısları ve olayları din kavramından çok "din dışılıkla" adlandırmak daha doğru olacaktır. Mesele, dinî sahada olunca, dinin kaynağı Kur'an-ı Kerim ve Sünnet içerisinde değerlendirilmek zorundadır. Uluorta değerlendirilmeler, meselenin çözümüne asla katkı sağlayamayacaktır.Bir insan düşünün ki, yaşantısı ile ne kadar dindar görünürse görünsün, dinin emrine muhalif bir hareket icra ediyorsa din dairesinin dışına çıkar. O kişiye ya da gruba "aşırı dindar" ismini kullanmak, çok yanlış olur.İşte, sözde dindar gibi görünenlere yapılan bir hareket; etki ajanları ve fitne unsurlar tarafından saptırılarak, "Bakın dindarlara şu yapılmakta, bu yapılmakta" ifadeleriyle farklı mecralara çekilmekte, devlet ile millet arasında düşmanlık oluşturulmaya çalışılmaktadır. Dâhili ve harici düşmanlar ise bundan istifade etmektedirler.O nedenle, milli ve manevi hassasiyet mevzuunda herkes kendini sorgulamalıdır. Özellikle "dini ve milli konularda" kavramlara yüklenilen manalar yerli yerinde ve asıl hüviyetinde kullanılmalı; kavramlar ve düşünceler üzerinden oluşturulacak tuzaklara dikkat edilmelidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Zilhicce ayının fazileti hakkında bilgiler / 02.06.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -7- / 01.06.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -6- / 31.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -5- / 30.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -4- / 29.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -3- / 28.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -2- / 27.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 26.05.2025
- ‘Ev Hanımlarına Maaş’ fikri Haydar Baş’a aittir / 25.05.2025
- Kur’an Furkan’dır anlayana! / 24.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -7- / 01.06.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -6- / 31.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -5- / 30.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -4- / 29.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -3- / 28.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -2- / 27.05.2025
- Kurban ibadeti hakkında bilinmesi gerekenler -1- / 26.05.2025
- ‘Ev Hanımlarına Maaş’ fikri Haydar Baş’a aittir / 25.05.2025
- Kur’an Furkan’dır anlayana! / 24.05.2025