Geçmişte olduğu gibi, bu seçim döneminde de siyasi partilerin vaatleri öne çıkmaya ve dikkat çekmeye başladı. İtirazlar, genellikle ekonomik vaatler üzerinde yoğunlaşıyor. Çünkü kaynağı olmayan hiçbir ekonomik vaat, hayata geçirilemez. Halk, çok kere kaynağı olmayan ekonomik vaatlerle kandırılmıştır. Bundan dolayı, haklı olarak her ekonomik vaade temkinli yaklaşıyor ve kaynağını soruyor.İyi de, nedir kaynak? Kaynak denilince herkes aynı şeyi mi anlıyor? Liberalistler, "kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" diyerek, imkânsızlığı ve çaresizliği baştan kabul ediyorlar. Son yıllarda ise kaynak anlayışını kökten değiştirdiler. Şimdi kaynak olarak yalnız parayı gösteriyorlar. Bu, finans kapitalizmine geçişten sonra ortaya çıkmış bir anlayıştır. Maalesef, Türkiye'de de bu anlayış egemen olmuştur. Tercüman gazetesi yazarlarından Esfender Korkmaz, 15.06.2007 tarihli yazısında, söz konusu anlayışı şöyle anlatıyor: "IMF'ciler, finansçılar ve hazineciler kaynak konusunu yanlış algılıyor. Örneğin 'bir siyasi parti şunları yapacağım' derse, bu çevreler hemen 'kaynak nerede?' diye soruyorlar. Hazineciler ve finansçılar, kaynağı kasadaki para şeklinde algılıyor. Gerçekte ise, ekonomik anlamda kaynak, mevcut imkânları ifade eder".Ne yazık ki, bu yanlış algılayış ve anlayış yüzünden batışa sürükleniyoruz. Şöyle ki, IMF'ci hükümetler, kendilerince kaynak sağlamak için, paha biçilmez ekonomik kaynaklarımızı satıyorlar. Topraklarımızın, stratejik kurumlarımızın satışında hiçbir beis görmemeleri bundandır. Ne büyük bir gaflet! Kaynak kazanacağım diye, gerçek kaynakları peşkeş çekmek. Halbuki Milli Ekonomi Modeli'nde nelerin kaynak olduğu açık bir şekilde ifade edilmiştir. Meselâ tarım, hayvancılık, denizcilik, ormancılık ve madencilik alanındaki imkânlarımız kaynak olarak sayılmıştır. Doğrusu da budur. Para, asla bir kaynak olamaz. O, ancak kaynakları harekete geçiren bir araçtır. "Para, harekete geçirdiği emeğin ürettiği mal ve hizmetlerin karşılığıdır. Üretimi devreye koyacak paranın başlangıçta karşılığı olmayabilir. Para, üretimle birlikte kendi karşılığını ve hatta daha fazlasını oluşturma kabiliyetine sahiptir" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s. 80).Aslında, dünyadaki ekonomik sıkıntıların, buhran ve bunalımların çoğu, paranın yanlış kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle, kaynakları harekete geçirmesi gereken paranın, kaynak yerine konulması, ekonomiyi çıkmaza, insanları açlığa ve sefalete sürüklemektedir. "Üretim problemi olmayan bir dünyada insanlar açlıktan ölüyor, diğer taraftan üretilen mallar depolarda stoklanıyorsa, bunun sebebi mübadeleyi gerçekleştirmek için gerekli olan paranın ve yeterli talebin piyasalarda bulunmamasıdır" (A.g.e., s. 82). IMF'ci hükümetler, kaynağı para, parayı da dövizden ibaret gördükleri için, hazine üzerinde oturup el açıyorlar. Esasen her devlet, ekonomik imkânları nispetinde kaynak meydana çıkarabilir. Hele Türkiye'de bu son derece kolaydır. Çünkü Türkiye, dünyada kaynak bakımından en zengin ülkeler arasındadır. Evet, bu seçim döneminde, IMF'ci partiler de az veya çok ekonomik bir vaatte bulunuyor. Kaynak olarak da, faiz dışı fazlayı azaltmayı gösteriyorlar. Bir kere, faiz dışı fazlayı azaltmak için IMF'nin onayı şarttır. Hadi, IMF buna müsaade etti diyelim, bu borçların daha çok artması demektir. Milletimiz, borçların artmasını istemiyor ki. Milletimiz, borçları ödeyip faizden kurtulmanın ve bağımsız ekonomiye kavuşmanın özlemini çekmektedir. Anlaşılan o ki, IMF'ci partilerin vaatleri vesayeti artırmaya yöneliktir. Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayacağını söyleyen BTP'ler ise, seçmene vaat yerine taahhütname dağıtıyorlar. Bu da kendine güvenin en bariz göstergesidir. Sütten ağzı yanmış seçmen, haliyle BTP'lilere de kaynak soruyor. Kaynakların sınırsızlığını ispatlayan Milli Ekonomi Modeli savunucularına kaynak sormak, sapla samanı karıştırmaktır. Kaynak, "kaynaklar sınırlıdır" diyenlere ve dahası, borçlanmayı kaynak gösterenlere sorulmalıdır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018