Dünya yeniden şekilleniyor. Sınırlar değişmiyor belki ama etkiler, çıkar hatları, nüfuz alanları değişiyor. Her büyük güç, yeni çağın haritasını kendine göre çiziyor.
Amerika, Ukrayna'dan Pasifik'e kadar yeni bir jeopolitik hat kurmaya çalışıyor. Asya'daki güç yükselişini durdurmak, Avrupa'yı yeniden kendi güvenlik çemberine almak istiyor.
Rusya ise Ukrayna savaşıyla zedelenen nüfuzunu toparlamaya, Kafkasya ve Orta Doğu üzerinden yeni bir "güvenlik kuşağı" oluşturmaya uğraşıyor.
Her ikisi de kendi geleceğini güvenceye alacak bir alan yaratma derdinde.
Peki ya Türkiye?
Türkiye tam bu iki gücün kesiştiği noktada duruyor: Karadeniz'in kapısı, Ortadoğu'nun eşiği, Avrupa'ya açılan köprü. Bu konum bir yük değil, doğru yönetilirse büyük bir avantaj.
Kendi jeopolitiğini kurabilen ülke olmak
Uzun yıllardır dış politikada "denge" sözcüğüne sığınıyoruz. Ama artık mesele denge değil; kendi alanını tanımlayabilmek.
Yani kimsenin çizdiği haritanın parçası değil, kendi rotasının sahibi olmak.
Bu nasıl olur?
Önce içeride sağlam bir zemin kurarak. Çünkü güçlü dış politika, ancak güçlü ekonomi, hukuk ve demokrasiyle desteklenirse anlam kazanır.
Kurumların bağımsız olduğu, üreten bir ekonominin ayakta durduğu bir Türkiye; dışarıda da kendi sözünü daha gür söyler.
Gazze ve Ortadoğu: Barışa alan açmak
Gazze meselesi, Türkiye'nin bölgesel kimliğini yeniden tanımlayabileceği bir sınav. Sadece tepki veren değil, çözüm üreten ülke olmalıyız.
Barış diplomasisini önceleyen, tarafları masada buluşturan, yeniden inşa sürecinde aktif rol alan bir Türkiye hem halkların gözünde hem dünyada saygınlık kazanır.
Gerçek güç, savaş çığırtkanlığında değil, barışı mümkün kılabilmekte yatar.
Irak ve Suriye: komşuluk akıl ister
Irak'la su meselesi, Suriye'yle güvenlik tartışmaları Türkiye'nin en yakın sorun alanları. Bu bölgelerdeki istikrar, doğrudan bizim geleceğimizi etkiliyor.
Ama baskıyla değil, ortak çıkar ve dayanışma temelinde yürütülen bir politika, uzun vadede çok daha kazançlıdır.
Türkiye, komşularının zayıflığı üzerinden değil; birlikte kalkınma fikriyle hareket ederse hem güvenlik hem ekonomik güç kazanır.
Kısacası, "sert güç" değil, akıllı güç zamanı.
Büyük güçlerin arasında bağımsız hat
ABD, NATO üzerinden baskı kuruyor; Rusya, enerji bağımlılığıyla elini güçlendiriyor; Çin, ekonomik ağlarını genişletiyor; Avrupa ise demokrasi söylemiyle siyasetimizi etkilemeye çalışıyor.
Bu tablo Türkiye'ye hem risk hem fırsat sunuyor.
Doğru olan, hiçbirine tam yaslanmadan; hepsiyle eşit mesafede ama kendi çıkarına yakın bir ilişki kurmak.
Türkiye'nin jeopolitiği, artık Washington'un ya da Moskova'nın haritasında değil, Ankara'nın masasında çizilmeli.
Sonuç: Kendi alanını yaratmak
ABD kendi alanını Atlantik'te, Rusya Avrasya'da kuruyor.
Türkiye de kendi coğrafi, tarihsel ve insani bağlarından beslenen bir Anadolu merkezli siyaset inşa edebilir.
Bu ne Batı'dan kopmak ne de Doğu'ya yaslanmak anlamına gelir.
Bu, üretime, adalete ve halkın refahına dayalı bir dış politika anlayışı kurmak demektir.
Çünkü gerçek bağımsızlık, sloganla değil; içeride adaletle, dışarıda onurla kazanılır.
Ve Türkiye bunu yapabilirse, kendi hikayesinin merkezinde bir ülke olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Kendi yolunu çizebilen Türkiye / 18.10.2025
- Narkoterör: Sessiz ve sinsi bir küresel tehdit / 17.10.2025
- Türkiye'nin yeni yön arayışı: Denge mi, bağımsızlık mı? / 16.10.2025
- Gazze ateşkesi: Ankara'nın ince diplomasisi, İsrail'in tereddütü ve büyük güçlerin hesabı / 15.10.2025
- Türkiye'nin dış politikasında denge arayışı: İki kutuplu dünyada akıllı diplomasi / 14.10.2025
- Bolivarcılıktan Nobel'e: Venezuela'nın bitmeyen hesaplaşması / 12.10.2025
- Barışın önündeki en büyük engel: Güvensizlik / 11.10.2025
- Almanya, İsrail ve Filistin arasında ince bir hat üzerinde / 10.10.2025
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025
- Narkoterör: Sessiz ve sinsi bir küresel tehdit / 17.10.2025
- Türkiye'nin yeni yön arayışı: Denge mi, bağımsızlık mı? / 16.10.2025
- Gazze ateşkesi: Ankara'nın ince diplomasisi, İsrail'in tereddütü ve büyük güçlerin hesabı / 15.10.2025
- Türkiye'nin dış politikasında denge arayışı: İki kutuplu dünyada akıllı diplomasi / 14.10.2025
- Bolivarcılıktan Nobel'e: Venezuela'nın bitmeyen hesaplaşması / 12.10.2025
- Barışın önündeki en büyük engel: Güvensizlik / 11.10.2025
- Almanya, İsrail ve Filistin arasında ince bir hat üzerinde / 10.10.2025
- Macron'un çöküşü Avrupa'yı neden zayıflatıyor? / 09.10.2025
- Ursula von der Leyen'e yönelik tepkinin anatomisi / 08.10.2025