"Kendim ettim, kendim buldum"

Geçen senenin spor sayfalarının ana başlığı "Ne olacak bu Fener'in hali", bu sezon G.Saray için atılacağa benziyor. Ülkemizde yaygın olan çok acıklı yas kültürü nedeniyle birileri sürekli olarak ne olacak bu perişan Cim-Bom'un hali diye anlatıp duracaklar. Bunların nedenleri ve niçinleriyle ilgili programların ardı arkası kesilmeyecek ve bu devran böyle sürüp gidecek.

Elbette ki G.Saray'ın içinde bulunduğu bu buhranlı günlerde Terim'in çok büyük sorumluluğu var. Çok büyük maddi ve manevi kayıplara yol açan transfer fiyaskoları, Hakan Şükür'ün geçen sezon geri alınmayışı, çok daha iyileri kulübede oturturken hiç olmayacak adamlara şans verilmesi, Emre Aşık, Arif gibi kaliteli oyuncuların adeta yok edilmesi, başarısızlıkların ardından yapılan paniğin herşeyi büsbütün içinden çıkılmaz hale getirmesi ve futbolcularla ilişkilerinin bozulması bugünkü durumun ortaya çıkmasına neden oldu.

İşlerin bozulmaya başladığı dönemde Fatih Terim'i kollamak isteyenler ortaya koskoca yalanlar attılar. Bunlardan bir tanesi; yönetimin Terim'in istediği adamları almadığı yolundaydı. Ancak bu noktada somut tek bir örnek veren hiç olmadı. Tersine, yönetim Avrupa'da isim yapmış, kendini her yönüyle kanıtlamış futbolcuları alabilmek için her türlü özveriyi göstermeye hazırken, bu futbolcuların Türkiye'ye gelme konusundaki isteksizliklerini aşılmaz bir engel olarak ortaya koyuyorlardı.

Özellikle Frank De Boer konusunda yapılan hata adeta takımı çökertti. Bir operasyon yapılacaksa onunla başlamalı. Yoksa bu operasyona hiç kimseyi inandıramazsınız. Söylenecek çok sözler var ama, biz bugünlük bunlarla yetinelim. Devre arasında bu konuyu uzun uzun irdeleyeceğiz.

Fatih Terim'in her geçen hafta biraz daha dramatikleşen durumunun önümüzdeki günlerde daha üzücü sonuçlar yaratacağı endişesi içerisindeyiz. Ancak bu dramı da onun yarattığını görmezlikten gelemeyiz. Tipik bir kendim ettim kendim buldum öyküsünü izliyoruz. Ama bu öyküyü içimiz acıyarak da izlediğimiz bir gerçek.F