Irak işgal edildikten hemen sonra peşmergeler tarafından işgal edilen Kerkük'te ilk olarak nüfus dairesi ve tapu müdürlüğünün talan edilmesi ve oradaki kayıtların yakılması Kerkük'ün Türk kimliğini ortadan kaldırmaya yönelik ilk girişimlerdi. Fakat Kerkük'ün Türk kimliği mezar taşlarından kaldırımlarına, caddelerinden sokaklarına, hanlarından hamamlarına, dağlarından taşlarına kadar hemen her yere sinmiş olduğu için bu kimliği silmek pek de kolay olmayacak. Nitekim Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki belgeler ve tapu kayıtları Kerkük ve Türkmeneli bölgesinin Türk kimliğini müdellel bir şekilde ortaya koyuyor. Bu belgelerde okullar, köprüler, hastaneler, kışlalar, camiler, karakollar, hükümet konakları, sokaklar ve çarşıların 'iç odalarına' kadar detaylı planlarını yanı sıra, bölgedeki petrol kaynaklarına dair harita ve imtiyaz sözleşmeleri de yer alıyor.Daha öz bir ifadeyle "Kerkük taşından toprağına kadar Türk'tür." ***Kuzey Irak konusunu ve Türkmen meselesini değerlendirirken, bölücü terör örgütü PKK ve Güneydoğu Anadolu bölgemiz üzerindeki hesapları da gözardı etmememiz gerekiyor. Çünkü Irak'ın kuzeyindeki bölücü güçler, güneydoğu bölgemizle ilgili de hesaplar yapıyor, o bölgede kurulacak devlete, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunu da katmak istiyorlar. Bu bağlamda güneydoğudaki kardeşlerimize yönelik ciddi bir psikolojik harp taktiği uygulanıyor. İlk olarak, etle tırnak gibi birbirine bağlanmış olan ve esas itibariyle Türklerle aynı kökten, Altaylar'dan gelen Kürt kardeşlerimizin tamamını bölücü olarak lanse eden bu dış güdümlü psikolojik harekatın foyasını ortaya çıkarmak durumundayız. Çünkü bu psikolojik operasyonla, etle kemik gibi birbirine bağlanmış olan ve Lozan'da da ayırmak için epey çaba sarfedilen Türk ve Kürt birlikteliği bozulmak isteniyor. ***Son olarak, barut fıçısından farkı olmayan ve her an patlamaya hazır bulunan Kerkük'le ilgili Türkiye'nin ciddi tedbirler ve kararlar alması gerekiyor. Ama maalesef uzmanların da ifade ettiği gibi Türkiye'nin şu anda bir Irak ve Türkmen politikası bulunmuyor. ABD ve İsrail'in 22 İslam ülkesinin sınırlarını değiştirmeyi öngördükleri Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanlığı gibi, ABD güdüm ve taşeronluğu sınırlarına hapsolmuş bir vizyonsuzluğu Türkiye haketmiyor. Türkiye'nin savunması Lefkoşa'dan, Magusa'dan, Girne'den başladığı gibi; Kerkük'ten, Telafer'den ve Musul'dan da başlıyor. Çünkü oralar da Türk yurdu, oralar da vatan toprağı, oralar da Misak-ı Milli sınırları içinde.Türkiye evvela bir Irak ve Türkmen politikası tayin etmeli ve bu milli politika Bağdat'tan değil de, Kerkük'ten, Telafer'den geçmeli?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012