Kitap, ilim ve bilgi fermanlarını yaprak yaprak gönül sarayına sunuştur.
Kitap, bir milletin kalkınmasının yazılı şifreleridir.
Kitap dostluktur, okuldur, pusuladır.
Kitap güneştir, aklımızı aydınlatır.
Ay'dır karanlık dinlemez. Her an başımızdaki kandiller gibi parlayıp durur.
Muhterem okurlar. Birkaç satırda irticalen (içimizden, dilimizden geldiği gibi) kitap hakkında sıralı cümleler yazdım.
Müşahhas olarak (elle tutulur, gözle görülür, somut) kitap konusunda söyleyecek çok söz vardır.
Bir milleti besleyen can damarlarından belki de en önemlisidir kitap. Bu sebeple millet kimliğini korumanın en önemli tedbiri, kitaplarla neslimize sahip çıkmamızdır.
Maalesef bütün işlerimizde sap ile samanı birbirine karıştırdığımız gibi "kitap okuma" ve okutma görevimizi de geri bıraktık.
Allah aşkına şu millet geçmişinde ilim öncüleri çıkarmış. Tıpta, kimyada, fizikte, astronomide, matematikte... bütün ilim dallarında birinci sırada yer almıştır. Bir ilim adamının tespitiyle "Türkler ilmin bütün tarifini, plânını, şeklini ortaya çıkarmışlardır." Bundan sonra teknik kısımları takır takır ortaya konmuştur. Yani yıllar önce "roket" (şekline varıncaya kadar) dedelerimiz tarafından bulunup icat edilmiş. Kısaca geçmişimiz kitap okuyan, yazan ilim sahipleriyle dolu.
Peki ya geleceğimiz!.. İlerisi... Çağdaş medeniyet...
Ben inanıyorum ki biz neslimize sahip çıkarsak okuma, araştırma kabiliyetini kazandırabilirsek bugün teknik denilen, endüstri denilen, elektronik denilen gelişmeleri, icatları yakalar hatta onları geçeriz bile.
Heyhat ki buna inancı bile kaybettik. Ayağa kalkıp yürümek varken kendimizi kötürüm zannediyoruz. AB bastonlarıyla yürüyebileceği hayaline kaptırılan kişiler, neyin kurtuluşunu nasıl gerçekleştirecek.
Şu satırları yazarken aklıma Nasrettin Hoca'nın fıkrası geldi:
Hoca pazardan aldığı kıymayı kargaya kaptırınca "tarifi bende" demiş.
Kıyma gittikten sonra tarif sende olsa ne işe yarar demek istiyor Hoca...
Yıllardan beri gerçekten vatanını, milletini seven münevver büyüklerimiz kim bilir gazete, dergi ve kitaplarda okumanın, okutmanın faydaları ile ilgili ne kadar kıymetli yazılar yazmışlardır.
Gel gör ki içimizden milletin menfaatlerini ön plana çıkarıp, yılmadan, usanmadan çalışacak fedakâr siyaset adamları bu işi başaramamışlardır.
Yani bu sütunlardan çok da "tarifi bende" diye feryad etmenin faydası yoktur.
Birilerinin okulları ön ve arka bahçe hesaplarına, diğerlerinin "papaza kızıp oruç bozma" hırsı ve çocuk oyuncakları intikamıyla ruhsatlı, izinli okullarda mahvedilen, kandırılan, israf edilen gençlerin kitaplarla dost olmasını kim sağlayacak...
Atatürk'ün Nutuk'unu, Amasya Genelgesini, son dönem hikâye yazarlarımızın eserlerini şimdi gençler okuyup anlayamıyor...
Konuşma, okuma, anlamanın dili korunmazken gençler tarihine nasıl sahip çıkacak.
Sadece İstanbul'daki kütüphanelerde ikiyüzbin el yazma eser vardır. Acaba Süleymaniye Kütüphanesine uğrayan kaç tane köşe yazarımız, aydınımız, profesörümüz vardır?
Kendini kaybeden neyine sahip çıkar ki kitabına da sahip çıksın.
Biz kendimizle kavgayı daha bırakamadık ki kitap okumayı, kalkınmayı başaralım.
Durun bakalım.
İlerici miyiz, gerici mi?
Köylü müyüz, şehirli mi?
Ahlâklı mıyız, hayasız mı?
Devletimizi, milletimizi... seviyor muyuz, sevmiyor mu?
Kültürümüz var mı, yok mu?
Avrupalı mı olalım Asyalı mı?..
Allah aşkına bu şaşkınlıkta kalkınan, ilerleyen hangi toplum vardır?
Önümüzde sofra kurulmuş.
İçimiz kararsızlığa gömülmüş.
Benim dedem günde (Kur'an-ı Kerim hariç) üç saat kitap okurdu. İsteyen araştırma yapabilir. Erzurum'un Abdalcık köyünde. Okuduğu kitaplar arasında İbrahim Hakkı Hazretlerinin astronomi bilgileri de vardı.
Kusura bakmayın sözü uzattım.
En iyisi anlamak için kütüphanede bir saat oturmak yeter de artar bile.
Bakın onlar kendi dillerinden hangi türküyü okuyorlar:
Dardayım ben dardayım
Malum dört duvardayım
Ne gelen var ne giden
Gece gündüz hardayım
Dardayım, dardayım....
Kitap, bir milletin kalkınmasının yazılı şifreleridir.
Kitap dostluktur, okuldur, pusuladır.
Kitap güneştir, aklımızı aydınlatır.
Ay'dır karanlık dinlemez. Her an başımızdaki kandiller gibi parlayıp durur.
Muhterem okurlar. Birkaç satırda irticalen (içimizden, dilimizden geldiği gibi) kitap hakkında sıralı cümleler yazdım.
Müşahhas olarak (elle tutulur, gözle görülür, somut) kitap konusunda söyleyecek çok söz vardır.
Bir milleti besleyen can damarlarından belki de en önemlisidir kitap. Bu sebeple millet kimliğini korumanın en önemli tedbiri, kitaplarla neslimize sahip çıkmamızdır.
Maalesef bütün işlerimizde sap ile samanı birbirine karıştırdığımız gibi "kitap okuma" ve okutma görevimizi de geri bıraktık.
Allah aşkına şu millet geçmişinde ilim öncüleri çıkarmış. Tıpta, kimyada, fizikte, astronomide, matematikte... bütün ilim dallarında birinci sırada yer almıştır. Bir ilim adamının tespitiyle "Türkler ilmin bütün tarifini, plânını, şeklini ortaya çıkarmışlardır." Bundan sonra teknik kısımları takır takır ortaya konmuştur. Yani yıllar önce "roket" (şekline varıncaya kadar) dedelerimiz tarafından bulunup icat edilmiş. Kısaca geçmişimiz kitap okuyan, yazan ilim sahipleriyle dolu.
Peki ya geleceğimiz!.. İlerisi... Çağdaş medeniyet...
Ben inanıyorum ki biz neslimize sahip çıkarsak okuma, araştırma kabiliyetini kazandırabilirsek bugün teknik denilen, endüstri denilen, elektronik denilen gelişmeleri, icatları yakalar hatta onları geçeriz bile.
Heyhat ki buna inancı bile kaybettik. Ayağa kalkıp yürümek varken kendimizi kötürüm zannediyoruz. AB bastonlarıyla yürüyebileceği hayaline kaptırılan kişiler, neyin kurtuluşunu nasıl gerçekleştirecek.
Şu satırları yazarken aklıma Nasrettin Hoca'nın fıkrası geldi:
Hoca pazardan aldığı kıymayı kargaya kaptırınca "tarifi bende" demiş.
Kıyma gittikten sonra tarif sende olsa ne işe yarar demek istiyor Hoca...
Yıllardan beri gerçekten vatanını, milletini seven münevver büyüklerimiz kim bilir gazete, dergi ve kitaplarda okumanın, okutmanın faydaları ile ilgili ne kadar kıymetli yazılar yazmışlardır.
Gel gör ki içimizden milletin menfaatlerini ön plana çıkarıp, yılmadan, usanmadan çalışacak fedakâr siyaset adamları bu işi başaramamışlardır.
Yani bu sütunlardan çok da "tarifi bende" diye feryad etmenin faydası yoktur.
Birilerinin okulları ön ve arka bahçe hesaplarına, diğerlerinin "papaza kızıp oruç bozma" hırsı ve çocuk oyuncakları intikamıyla ruhsatlı, izinli okullarda mahvedilen, kandırılan, israf edilen gençlerin kitaplarla dost olmasını kim sağlayacak...
Atatürk'ün Nutuk'unu, Amasya Genelgesini, son dönem hikâye yazarlarımızın eserlerini şimdi gençler okuyup anlayamıyor...
Konuşma, okuma, anlamanın dili korunmazken gençler tarihine nasıl sahip çıkacak.
Sadece İstanbul'daki kütüphanelerde ikiyüzbin el yazma eser vardır. Acaba Süleymaniye Kütüphanesine uğrayan kaç tane köşe yazarımız, aydınımız, profesörümüz vardır?
Kendini kaybeden neyine sahip çıkar ki kitabına da sahip çıksın.
Biz kendimizle kavgayı daha bırakamadık ki kitap okumayı, kalkınmayı başaralım.
Durun bakalım.
İlerici miyiz, gerici mi?
Köylü müyüz, şehirli mi?
Ahlâklı mıyız, hayasız mı?
Devletimizi, milletimizi... seviyor muyuz, sevmiyor mu?
Kültürümüz var mı, yok mu?
Avrupalı mı olalım Asyalı mı?..
Allah aşkına bu şaşkınlıkta kalkınan, ilerleyen hangi toplum vardır?
Önümüzde sofra kurulmuş.
İçimiz kararsızlığa gömülmüş.
Benim dedem günde (Kur'an-ı Kerim hariç) üç saat kitap okurdu. İsteyen araştırma yapabilir. Erzurum'un Abdalcık köyünde. Okuduğu kitaplar arasında İbrahim Hakkı Hazretlerinin astronomi bilgileri de vardı.
Kusura bakmayın sözü uzattım.
En iyisi anlamak için kütüphanede bir saat oturmak yeter de artar bile.
Bakın onlar kendi dillerinden hangi türküyü okuyorlar:
Dardayım ben dardayım
Malum dört duvardayım
Ne gelen var ne giden
Gece gündüz hardayım
Dardayım, dardayım....
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021