Bu başlığı okuyunca, sizin de tüylerinizin diken diken olduğunu hissediyorum.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rum Politis gazetesine çarpıcı açıklamalar yaptı. Açıklamalar, bizim için de ciddi dersler içeriyor.
Bu kadar olan bitenden sonra, 'daha emin yeni yollar' aramak yerine, başımıza gelenlerden hiç de ibret almamışcasına 'yol dayatıyoruz' geleceğimize; AB'ye mi, ABD'ye mi diye? Bu iş, akıl kârı değil.
Denktaş'a kulak verelim?
"Ekim 1967'de Kıbrıs'a gizlice girmek isterken yakalandım. Makaryos, bakanlar kuruluyla toplantıdayken polisler yakalandığımı bir notla ilettiler. Makaryos, 'Şimdi ne yapacağız?' diye sorunca Papadopulos ve Spiros Kipriyanu (Makaryos'dan sonraki Rum lider) bir ağızdan 'Köpek gibi vurun' dediler.
Ama Makaryos akıllıydı. Beni görenlerin olduğunu belirtip, neden geldiğimi, kimin gönderdiğini öğrenmenin daha iyi olacağını söyledi. İktidarda Papadopulos olsaydı çoktan ölmüştüm. Bunları ilk kez anlatıyorum."
'Köpek gibi vurun' talimatı; işte Batı'nın Türk Milleti'ne karşı gerçek tavrı.
Papadopulos, şimdi AB kokartlı?
Bundan böyle Türkiye, AB sevdasında Papadopulos'un onay ve insafına teslim.
"Körükörüne AB'ciler"in Türkiye'ye dayattığı rotaya bakın?
Alternatif yollar, köklü milli rotalar düşünülemiyor; çünkü zihinler AB ve ABD kodlu ve modlu.
Bu arada bir başka hassas nokta daha var.
KKTC'de, binlerce yıllık mazisi olan bir millete yaşam hakkı tanınmazken, Annan-Mannan yöntemleriyle bu haklarını nasıl tamamen ellerinden alırız hesabı yapılırken; Ankara'da, TBMM Dışişleri Komisyonu'nda masa üstünde önemli bir evrak onay bekliyor. AB Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi? 1960 yılında yayınlanmalarına karşın, Türkiye'nin, ancak 15 Ağustos 2000'de imzaladığı sözleşmelerdeki ''self-determinasyon'' (azınlıkların kendi geleceğini tayin hakkı) ile ilgili hükümlere asker, 'ulusal çıkarlara aykırı' gerekçesiyle itirazda bulunuyor.
Hariçten-dahilden homurtular yükseliyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan, KKTC ziyaretinde 'milli bir duruş' sergiliyor. Kıbrıs'ta iki devlet var, diyor; ambargoları kaldıralım.
Hemen yine hariçten-dahilden homurtular yükseliyor. Sağdan-soldan incir çekirdeğini doldurmayacak bahanelerle 'medyatik kroşe'ler başlıyor.
Siville-askeri, askerle-sivili kapıştırmaya yönelik tezgahlar kuruluyor. Halbuki bu aziz milletin, ne fazlalık bir askeri var, ne de fazlalık bir sivili? Dıştan güdümlü medyanın bu oyununa hiç kimse gelmemeli.
ABD de, AB'nin yörüngesinde?
KKTC'deki manevralardan sonra Ankara'nın, Rum Yönetiminin tanınmadan Rum vatandaşlarına Türkiye'ye gelmenin yolunu açması kimilerini resmen panikletti.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın özel temsilcisi Alvaro De Soto ile ABD'nin özel koordinatörü Thomas Weston, Annan Planı tarafların müzakeresi için masada, bu plan siyasi çözüm için izlenmesi gereken yegâne yol, diyorlar.
Yunan Dışişleri Bakanı Yorgos Papandreu ise kaynayan AB kazanına Ege'yi de atmak için çalışıyor.
Papandreu, Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen'e geçen hafta bir mektup göndererek "İlişkilerdeki olumlu gelişmelere rağmen Türk ordusu, Ege'de son iki ayda gerginliği eşi görülmemiş biçimde artırdı" diyor. Nisan ayında Ege'deki Türk uçuşlarını 'son 15 yılın rekor düzeydeki ihlaller" diye niteleyen Papandreu, Türk pilotların 'daha saldırgan' davrandığını savunuyor.
Bütün bunlar olup biterken hala, 'ya AB, ya ABD; yok başka alternatif' diye sayıklayıp durursak, beyinsel ve bedensel tüm gayret ve emeklerle 'bağımsız ve güçlü bir gelecek' inşa etmekten kaçarak kolaycılığa düşersek; 'Köpek gibi vurun' diyen Papadopulos'a ipleri teslim ettik demektir.
Türkiye'nin rotası üzerinde kafa yoran devlet erkanımız, bu tabloları bir kez daha hatırlayıversin; bu, 'milli bir rota' için yeter de artar bile.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rum Politis gazetesine çarpıcı açıklamalar yaptı. Açıklamalar, bizim için de ciddi dersler içeriyor.
Bu kadar olan bitenden sonra, 'daha emin yeni yollar' aramak yerine, başımıza gelenlerden hiç de ibret almamışcasına 'yol dayatıyoruz' geleceğimize; AB'ye mi, ABD'ye mi diye? Bu iş, akıl kârı değil.
Denktaş'a kulak verelim?
"Ekim 1967'de Kıbrıs'a gizlice girmek isterken yakalandım. Makaryos, bakanlar kuruluyla toplantıdayken polisler yakalandığımı bir notla ilettiler. Makaryos, 'Şimdi ne yapacağız?' diye sorunca Papadopulos ve Spiros Kipriyanu (Makaryos'dan sonraki Rum lider) bir ağızdan 'Köpek gibi vurun' dediler.
Ama Makaryos akıllıydı. Beni görenlerin olduğunu belirtip, neden geldiğimi, kimin gönderdiğini öğrenmenin daha iyi olacağını söyledi. İktidarda Papadopulos olsaydı çoktan ölmüştüm. Bunları ilk kez anlatıyorum."
'Köpek gibi vurun' talimatı; işte Batı'nın Türk Milleti'ne karşı gerçek tavrı.
Papadopulos, şimdi AB kokartlı?
Bundan böyle Türkiye, AB sevdasında Papadopulos'un onay ve insafına teslim.
"Körükörüne AB'ciler"in Türkiye'ye dayattığı rotaya bakın?
Alternatif yollar, köklü milli rotalar düşünülemiyor; çünkü zihinler AB ve ABD kodlu ve modlu.
Bu arada bir başka hassas nokta daha var.
KKTC'de, binlerce yıllık mazisi olan bir millete yaşam hakkı tanınmazken, Annan-Mannan yöntemleriyle bu haklarını nasıl tamamen ellerinden alırız hesabı yapılırken; Ankara'da, TBMM Dışişleri Komisyonu'nda masa üstünde önemli bir evrak onay bekliyor. AB Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi? 1960 yılında yayınlanmalarına karşın, Türkiye'nin, ancak 15 Ağustos 2000'de imzaladığı sözleşmelerdeki ''self-determinasyon'' (azınlıkların kendi geleceğini tayin hakkı) ile ilgili hükümlere asker, 'ulusal çıkarlara aykırı' gerekçesiyle itirazda bulunuyor.
Hariçten-dahilden homurtular yükseliyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan, KKTC ziyaretinde 'milli bir duruş' sergiliyor. Kıbrıs'ta iki devlet var, diyor; ambargoları kaldıralım.
Hemen yine hariçten-dahilden homurtular yükseliyor. Sağdan-soldan incir çekirdeğini doldurmayacak bahanelerle 'medyatik kroşe'ler başlıyor.
Siville-askeri, askerle-sivili kapıştırmaya yönelik tezgahlar kuruluyor. Halbuki bu aziz milletin, ne fazlalık bir askeri var, ne de fazlalık bir sivili? Dıştan güdümlü medyanın bu oyununa hiç kimse gelmemeli.
ABD de, AB'nin yörüngesinde?
KKTC'deki manevralardan sonra Ankara'nın, Rum Yönetiminin tanınmadan Rum vatandaşlarına Türkiye'ye gelmenin yolunu açması kimilerini resmen panikletti.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın özel temsilcisi Alvaro De Soto ile ABD'nin özel koordinatörü Thomas Weston, Annan Planı tarafların müzakeresi için masada, bu plan siyasi çözüm için izlenmesi gereken yegâne yol, diyorlar.
Yunan Dışişleri Bakanı Yorgos Papandreu ise kaynayan AB kazanına Ege'yi de atmak için çalışıyor.
Papandreu, Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen'e geçen hafta bir mektup göndererek "İlişkilerdeki olumlu gelişmelere rağmen Türk ordusu, Ege'de son iki ayda gerginliği eşi görülmemiş biçimde artırdı" diyor. Nisan ayında Ege'deki Türk uçuşlarını 'son 15 yılın rekor düzeydeki ihlaller" diye niteleyen Papandreu, Türk pilotların 'daha saldırgan' davrandığını savunuyor.
Bütün bunlar olup biterken hala, 'ya AB, ya ABD; yok başka alternatif' diye sayıklayıp durursak, beyinsel ve bedensel tüm gayret ve emeklerle 'bağımsız ve güçlü bir gelecek' inşa etmekten kaçarak kolaycılığa düşersek; 'Köpek gibi vurun' diyen Papadopulos'a ipleri teslim ettik demektir.
Türkiye'nin rotası üzerinde kafa yoran devlet erkanımız, bu tabloları bir kez daha hatırlayıversin; bu, 'milli bir rota' için yeter de artar bile.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019