İsrail Devleti, Kudüs'ü hep başkenti gördü. 3000 yıllık idealleri buydu. Büyük İsrail Devleti kuracaklardı ve Kudüs başkentleriydi.
1967 savaşının ardından İsrail tarafından işgal edilen Doğu Kudüs'ü Filistin tarafı da Filistin Devleti'nin başkenti görüyor.
ABD ise 1948'ten beri Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak biliyor ve tanıyor. Bugün Trump'ın yaptığı malumun ilanı şeklinde, açıkça terör devleti İsrail'e destektir, arkasında olmaktır.
Biliyoruz ki, Ürdün hakimiyetindeki Doğu Kudüs'ü İsrail 1967'de işgal etti, 1980'de ise ilhak etti. Ancak bu durum, uluslararası toplum tarafından tanınmadı. 1980 tarihli 478 nolu BM kararı ile İsrail'in işgali kabul görmedi. Çünkü Doğu Kudüs'te 330.000 Filistinli yaşarken, zorlama yerleşimle 200.000 Yahudi yerleştirildi. Uluslararası hukuka aykırı yerleşim oluştu.
Filistin sorunu ve Kudüs, Ortadoğu'nun temel meselesidir. Zalim İsrail'in isteklerine ABD'nin pervasızca desteği, Müslümanlar için acımasız zulümlerin yaşanmasına sebep olmuştur ve olmaktadır.
Bugün protestolar, intifada yeniden başladı. Barış umutları suya düştü. İslam ülkesi liderlerinin, Arap liderlerinin kınamaları, bağırıp çağırmaları sonucu değiştirmiyor, değiştirmeyecek?
Haklı olarak, Mescid-i Aksa'nın İmamı Şeyh Yusuf Ebu Suneyne Cuma hutbesinde, "İslam ülkeleri liderlerinden yükselen kınama ve benzeri açıklamaların Kudüs'e bir faydası yok" diye sesleniyor. Ne kadar da doğru? Filistinli gençler ise "Komutanı Muhammed olan bir ümmet baş eğmez" sloganı atıyor. Bu da doğru?
Ama "Muhammedsiz bir İslam" anlayışı ve inancı çeyrek asırdır "Dinlerarası Diyalogla" ümmete sunuldu. Hem de cemaatler, tarikatlar ve hükümetler eliyle?
Şimdi ne olacak?
Filistinli gençler "Kudüs Araplarındır" diyorlar? Bu da yanlış? Etnik ve kavmiyetçi bir yaklaşımla Kudüs'e varamazlar? Doğrusu "Kudüs Müslümanlarındır" olmalıdır.
Hatta daha da doğrusu BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediğidir: "Kudüs Müslümanların başkentidir." Hedef olarak bunu önümüze koymalıyız. Reel politik budur. Siyaset budur.
Bunun içini doldurmak farzdır. Müslümanım diyen herkes bu imanı seslendirmeli ve yaşamalıdır. Bu büyük bir cihad ruhu olmalıdır.
İslam ülkeleri liderleri, kuru kınamaları asıp kesmeleri bir tarafa bırakarak, güç-kuvvet ve strateji birliği ile Kudüs'ü kurtarmalıdır.
İsrail'in anlayacağı dil, Hayber'in kapısındaki Hz. Ali (k.v.) duruşudur, ruhudur, inancıdır ve kararlılığıdır.
1967 savaşının ardından İsrail tarafından işgal edilen Doğu Kudüs'ü Filistin tarafı da Filistin Devleti'nin başkenti görüyor.
ABD ise 1948'ten beri Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak biliyor ve tanıyor. Bugün Trump'ın yaptığı malumun ilanı şeklinde, açıkça terör devleti İsrail'e destektir, arkasında olmaktır.
Biliyoruz ki, Ürdün hakimiyetindeki Doğu Kudüs'ü İsrail 1967'de işgal etti, 1980'de ise ilhak etti. Ancak bu durum, uluslararası toplum tarafından tanınmadı. 1980 tarihli 478 nolu BM kararı ile İsrail'in işgali kabul görmedi. Çünkü Doğu Kudüs'te 330.000 Filistinli yaşarken, zorlama yerleşimle 200.000 Yahudi yerleştirildi. Uluslararası hukuka aykırı yerleşim oluştu.
Filistin sorunu ve Kudüs, Ortadoğu'nun temel meselesidir. Zalim İsrail'in isteklerine ABD'nin pervasızca desteği, Müslümanlar için acımasız zulümlerin yaşanmasına sebep olmuştur ve olmaktadır.
Bugün protestolar, intifada yeniden başladı. Barış umutları suya düştü. İslam ülkesi liderlerinin, Arap liderlerinin kınamaları, bağırıp çağırmaları sonucu değiştirmiyor, değiştirmeyecek?
Haklı olarak, Mescid-i Aksa'nın İmamı Şeyh Yusuf Ebu Suneyne Cuma hutbesinde, "İslam ülkeleri liderlerinden yükselen kınama ve benzeri açıklamaların Kudüs'e bir faydası yok" diye sesleniyor. Ne kadar da doğru? Filistinli gençler ise "Komutanı Muhammed olan bir ümmet baş eğmez" sloganı atıyor. Bu da doğru?
Ama "Muhammedsiz bir İslam" anlayışı ve inancı çeyrek asırdır "Dinlerarası Diyalogla" ümmete sunuldu. Hem de cemaatler, tarikatlar ve hükümetler eliyle?
Şimdi ne olacak?
Filistinli gençler "Kudüs Araplarındır" diyorlar? Bu da yanlış? Etnik ve kavmiyetçi bir yaklaşımla Kudüs'e varamazlar? Doğrusu "Kudüs Müslümanlarındır" olmalıdır.
Hatta daha da doğrusu BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediğidir: "Kudüs Müslümanların başkentidir." Hedef olarak bunu önümüze koymalıyız. Reel politik budur. Siyaset budur.
Bunun içini doldurmak farzdır. Müslümanım diyen herkes bu imanı seslendirmeli ve yaşamalıdır. Bu büyük bir cihad ruhu olmalıdır.
İslam ülkeleri liderleri, kuru kınamaları asıp kesmeleri bir tarafa bırakarak, güç-kuvvet ve strateji birliği ile Kudüs'ü kurtarmalıdır.
İsrail'in anlayacağı dil, Hayber'in kapısındaki Hz. Ali (k.v.) duruşudur, ruhudur, inancıdır ve kararlılığıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019