Kur sepeti
Kuru sabitlemek için tek bir döviz yerine değişik dövizlerden oluşan bir sepet oluşturulursa buna kur sepeti denir. Değişik ülkelerle ticaret yapan ülkeler için tek kura bağımlılığı ortadan kaldırır. Ancak işlemler daha maliyetli olur, fiyat mukayeseleri daha zor yapılır, para politikalarında şeffaflık azalır.
Esnek kur
1992-19936 yıllarındaki ERM (Avrupa Para Birliği Bölgesi), 1994-1995 Meksika krizi, 1997-1998 Asya krizleri sonucu esnek kur rağbet görmeye başladı. Bu sistemin 4 avantajı şu şekildedir:
1-Merkez Bankası son para verme merci olarak (lender of last resort) bankaları daha fazla destekleyebilir.
2-Kur piyasa gerçeklerine göre şekil alır, kimse garantisiz (hedge'siz) risk almaz..
3-Kur degişken olduğu için spekülasyon yapılmaz.
4-Merkez Bankası müdahale etmeyeceği için fazla atıl rezerv gerekmez.
Bu sisteme ilişkin 5 tane dezavantaj sayılabilir:
1-Globalizasyon sonucu yabancı dövizleri (USD, Euro gibi) borç almak kolay, ancak gelişen ülkelerin kendi para birimini borç vermesi zordur. Bu nedenle tek yönlü risk alınır, garanti (hedge) olmaz.
2-Bu sistemde yüksek volatilite (oynaklik) görüldüğü için Merkez Bankası yine de müdahale etmek ihtiyacını hisseder, bu nedenle belirli bir miktar atıl rezerv tutması gerekir.
3-Furman&Stiglitz'e (1998) göre esnek kur olunca muhakkak rasyonel davraniş beklenilemez. Yatırımcılar aşırı değerlenen parayı satarak değerini düşürmek yerine, daha da yükselir düşüncesiyle daha fazla yatırım da yapabilirler. Bu para biriminin daha da değerlenerek kredi ve ithalat patlamasına ve ihracatın ve döviz rezervlerinin (cari&ticaret dengesinin) azalmasına yol açar, sonunda kriz oluşabilir.
4-Cooper (1999), kurların aşırı oynak olduğu ülkelerde halkın yabancı para birimlerine yatırım yaparak, yerli bir finans piyasasının gelişmesine imkan kalmadığını belirtir.
5-Gelişen ülkelerde bankalar yurtdışı fonlara çok bağlı oldukları için, yurt dışında faizler artınca bu bankalar da yurt içinde maliyetlerini çıkarabilmek için daha riskli yatırımlara kredi vermeye başlarlar.
Orta yol rejımleri
Sürünen bağ (crawling peg) ya da sabit kur bandı denilen rejimler son yıllarda gözden düştüler. Sürünen bağ, geçmis enflasyon oranlarına göre kurun ayarlandığı katı bir rejimdir. 1960'larda ve 70'lerde Latin Amerika'da enflasyonu önlemek için kullanıldı, ancak orta ve uzun vadede enflasyonu düşürmediği anlaşıldı. Bu politika enflasyon eylemsizliğine (geçmis enflasyonu günümüze taşıyarak) yol açar, parasal politikanın nominal çıpa vasfını engeller. Ayrıca reel kur her zaman makro dengeye göre şekil alır. Bu politikanın biraz değişik bir versiyonu olan kuru belirli aralıklarda önceden ilan edilen (enflasyonun altında) bir değerde değiştirmek faydalı olabilir.
Kur bandı, sabit kurun (tek bağlı ya da sepet- peg ya da basket-) belirli yüzdelik sınırlarda oynamasına müsade ederek belirli bir esneklik sağlar (ERM'de %2.25 idi). Ancak sınırlara yaklaşıldığında spekülasyona açıktır.(ERM 1992-1993, Meksika 1994, Endonezya 1997, Rusya 1998).
Kayan kur bandı denen versiyonda ise Merkez Bankası belirli sınırlar dahilinde istediği zaman müdahale eder. Müdahalenin derecesi belirsiz olduğu için kısa vadeli faizlerin oynaklığı (volatilitesi) fazladır. (Israil 1989-1991) Sürünen kur bandı ise merkezi paritenin zamanla enflasyona göre ayarlanmasıdır. Geçmiş enflasyona göre ayarlama yapılırsa enflasyon eylemsizliği, beklenen/hedeflenen enflasyona göre ayarlama yapılırsa aşırı yüksek ya da alçak değerleme yapılabilir. (Sili 1986-1998)
Kuru sabitlemek için tek bir döviz yerine değişik dövizlerden oluşan bir sepet oluşturulursa buna kur sepeti denir. Değişik ülkelerle ticaret yapan ülkeler için tek kura bağımlılığı ortadan kaldırır. Ancak işlemler daha maliyetli olur, fiyat mukayeseleri daha zor yapılır, para politikalarında şeffaflık azalır.
Esnek kur
1992-19936 yıllarındaki ERM (Avrupa Para Birliği Bölgesi), 1994-1995 Meksika krizi, 1997-1998 Asya krizleri sonucu esnek kur rağbet görmeye başladı. Bu sistemin 4 avantajı şu şekildedir:
1-Merkez Bankası son para verme merci olarak (lender of last resort) bankaları daha fazla destekleyebilir.
2-Kur piyasa gerçeklerine göre şekil alır, kimse garantisiz (hedge'siz) risk almaz..
3-Kur degişken olduğu için spekülasyon yapılmaz.
4-Merkez Bankası müdahale etmeyeceği için fazla atıl rezerv gerekmez.
Bu sisteme ilişkin 5 tane dezavantaj sayılabilir:
1-Globalizasyon sonucu yabancı dövizleri (USD, Euro gibi) borç almak kolay, ancak gelişen ülkelerin kendi para birimini borç vermesi zordur. Bu nedenle tek yönlü risk alınır, garanti (hedge) olmaz.
2-Bu sistemde yüksek volatilite (oynaklik) görüldüğü için Merkez Bankası yine de müdahale etmek ihtiyacını hisseder, bu nedenle belirli bir miktar atıl rezerv tutması gerekir.
3-Furman&Stiglitz'e (1998) göre esnek kur olunca muhakkak rasyonel davraniş beklenilemez. Yatırımcılar aşırı değerlenen parayı satarak değerini düşürmek yerine, daha da yükselir düşüncesiyle daha fazla yatırım da yapabilirler. Bu para biriminin daha da değerlenerek kredi ve ithalat patlamasına ve ihracatın ve döviz rezervlerinin (cari&ticaret dengesinin) azalmasına yol açar, sonunda kriz oluşabilir.
4-Cooper (1999), kurların aşırı oynak olduğu ülkelerde halkın yabancı para birimlerine yatırım yaparak, yerli bir finans piyasasının gelişmesine imkan kalmadığını belirtir.
5-Gelişen ülkelerde bankalar yurtdışı fonlara çok bağlı oldukları için, yurt dışında faizler artınca bu bankalar da yurt içinde maliyetlerini çıkarabilmek için daha riskli yatırımlara kredi vermeye başlarlar.
Orta yol rejımleri
Sürünen bağ (crawling peg) ya da sabit kur bandı denilen rejimler son yıllarda gözden düştüler. Sürünen bağ, geçmis enflasyon oranlarına göre kurun ayarlandığı katı bir rejimdir. 1960'larda ve 70'lerde Latin Amerika'da enflasyonu önlemek için kullanıldı, ancak orta ve uzun vadede enflasyonu düşürmediği anlaşıldı. Bu politika enflasyon eylemsizliğine (geçmis enflasyonu günümüze taşıyarak) yol açar, parasal politikanın nominal çıpa vasfını engeller. Ayrıca reel kur her zaman makro dengeye göre şekil alır. Bu politikanın biraz değişik bir versiyonu olan kuru belirli aralıklarda önceden ilan edilen (enflasyonun altında) bir değerde değiştirmek faydalı olabilir.
Kur bandı, sabit kurun (tek bağlı ya da sepet- peg ya da basket-) belirli yüzdelik sınırlarda oynamasına müsade ederek belirli bir esneklik sağlar (ERM'de %2.25 idi). Ancak sınırlara yaklaşıldığında spekülasyona açıktır.(ERM 1992-1993, Meksika 1994, Endonezya 1997, Rusya 1998).
Kayan kur bandı denen versiyonda ise Merkez Bankası belirli sınırlar dahilinde istediği zaman müdahale eder. Müdahalenin derecesi belirsiz olduğu için kısa vadeli faizlerin oynaklığı (volatilitesi) fazladır. (Israil 1989-1991) Sürünen kur bandı ise merkezi paritenin zamanla enflasyona göre ayarlanmasıdır. Geçmiş enflasyona göre ayarlama yapılırsa enflasyon eylemsizliği, beklenen/hedeflenen enflasyona göre ayarlama yapılırsa aşırı yüksek ya da alçak değerleme yapılabilir. (Sili 1986-1998)
Mustafa Talhaoğlu / diğer yazıları
- KOBİ'lerle kalkınma / 21.06.2002
- Kâr/zarar / 24.05.2002
- Amerika AŞ.'nin Sonu mu Geliyor ? / 21.05.2002
- Enron ve Türkiye / 11.05.2002
- Merkez ve Büyüme / 07.05.2002
- Vergiler / 29.04.2002
- Devlet desteklemiş, Japon yapmış... / 25.04.2002
- Krizden harcamayla mı çıkılır yoksa tasarrufla mı? / 23.04.2002
- Dolar düşüyor. Sevinelim mi ? / 09.04.2002
- Yeni ekonomik program / 28.03.2002
- Kâr/zarar / 24.05.2002
- Amerika AŞ.'nin Sonu mu Geliyor ? / 21.05.2002
- Enron ve Türkiye / 11.05.2002
- Merkez ve Büyüme / 07.05.2002
- Vergiler / 29.04.2002
- Devlet desteklemiş, Japon yapmış... / 25.04.2002
- Krizden harcamayla mı çıkılır yoksa tasarrufla mı? / 23.04.2002
- Dolar düşüyor. Sevinelim mi ? / 09.04.2002
- Yeni ekonomik program / 28.03.2002