Türkiye'de 4 milyon, dünyada 300 milyon astım hastası bulunuyor. Küresel ısınmanın beraberinde getirdiği riskler nedeniyle astım hastası sayısı önümüzdeki 15 yılda dünya genelinde 100 milyon kişi daha artacak.
Türkiye Solunum Araştırmaları derneği (TÜSAD) Prof. Dr. Can Öztürk, her yıl mayıs ayının ilk salı günü tüm dünyada 'Dünya Astım Günü' etkinlikleri yapıldığına işaret ederek, astımın nöbetler şeklinde bazen kriz boyutunda (öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum ve göğüste sıkışma hissi) seyreden kronik bir akciğer hastalığı olduğunu bildirdi. İstanbul'da Dünya Astım Günü dolayısıyla düzenlenen toplantıda Yeni Mesaj'a konuşan Prof. Dr. Can Öztürk, toplumun yüzde 5-10'unu etkileyen astımın ülkemizde yaklaşık 4 milyon kişide mevcut olduğuna işaret etti. Öztürk, şunları söyledi: "Dünyada ise yaklaşık 300 milyon astım hastası vardır. Hastalık her yaşta ortaya çıkabilir ancak çocukluk döneminde daha sık görülmektedir. Ancak çocuklarda görülen astım, yetişkinlik dönemine geçişle birlikte yüzde 30 - 80 arası bir oranda düzelmektedir."Son yıllarda tüm dünyada astım ve alerjik sorunların sıklığının arttığına dikkatleri çeken Prof. Dr. Can Öztürk, "Şehirleşme, modern yaşam, kontrolsuz gıdaların tüketimi ve küresel iklim değişikliği nedenleriyle 2025 yılına kadar 100 milyon kişinin daha astım hastası olması beklenmektedir. Çevre ve hava kirliliğini oluşturan; sülfür dioksit, nitrojen oksit ve egzoz gazları ile her türlü organik yakıt, ev içi hava kirleticiler, yapı ve mobilya malzemeleri astım ve alerjik sorunları artırmaktadır" dedi.
Tedavisi mümkünAstımın bugün için tedavi edilebilir ve kontrol altında tutulabilir bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Can Öztürk, şöyle konuştu: "Buna rağmen, her yıl dünyada 250 bin kişi astım nedeniyle ölmektedir. Ölümler tıbbi tedavilerin yetersizliği veya tedavideki gecikmelerden kaynaklanmaktadır. Ülkemizde de her yıl 100 bin civarında hasta astım hastalığı nedeniyle hastaneye yatırılmaktadır. Bu rakam ABD'de 500 bin civarındadır. Birçok gelişmiş ülkede, astımın topluma getirdiği maddi yük, koroner kalp hastalıklarından daha fazladır. Dünyada astımlı bir hastanın yıllık tedavi masrafı 1000-1500 ABD Doları civarında iken, ülkemizde bu rakam 1000 - 1500 TL civarındadır."
En büyük neden sigaraAstım, KOAH ve Akciğer Kanseri gibi hastalıkların hepsini etkileyen önemli faktörün sigara olduğunu bildiren Prof. Dr. Can Öztürk, şunları söyledi: "Sigara kullanımı, her yıl 1.3 milyonu akciğer kanserinden olmak üzere, 5 milyondan fazla insanın ölümüne yol açmaktadır. Ülkemizde Akciğer Kanseri dahil tüm solunum sistemi hastalıklarında, hastalara ileri ve gecikmiş dönemlerde tanı konulmaktadır. Örneğin; akciğer kanserli hastaların yaklaşık yüzde 50'si en son dönemlerinde teşhis edilmektedir. İşgücü kaybı ve sağlık harcamalarındaki artışa paralel olarak, akciğer hastalıklarının getirdiği mali külfet, her yıl milyarlarca TL'yi bulmaktadır.Ülkemizde; SGK kapsamında Solunum Sistemi Hastalıklarının tanı ve tedavisi için yapılan ödemeler, sağlık hizmetlerine yönelik ödemelerin yüzde 10'undan fazlasını oluşturmaktadır."
Astımlıların İstanbul'da yaşaması zorTÜSAD Astım ve Alerji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu da, küresel iklim değişikliğinin yol açacağı diğer sağlık problemlerin yanı sıra astım hastalığının hem rastlanma sıklığını hem de ciddiyetini olumsuz olarak etkilemesi beklendiğini vurguladı. Tutluoğlu, küresel iklim değişikliği sonucu polen mevsiminin erken başladığına, uzun sürdüğüne, polenlerin alerjenik potansiyellerinin artarak daha çok ve ciddi alerjiye yol açtığına işaret etti. Türkiye'de astımlılar açısından yaşanabilecek en kötü yerin İstanbul olduğunu hatırlatan Tutluoğlu, "İstanbul'un astım hastalarına olumsuz etki göstermesinde hava ve çevre kirliliğinin yanı sıra havasının rutubetli olmasının da çok önemli rolü vardır. Birçok astımlı hasta memleketlerine gittiklerinde şikayetlerinin tamamen geçtiğini, dönüşte İstanbul il sınırlarına girdikten kısa bir süre sonra şikayetlerinin yeniden başladığını ifade etmektedirler" dedi. Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, aşırı kilolu hastalarda potansiyel diğer sağlık problemlerinin yanı sıra astım gelişme riskinin de çok daha fazla olduğuna işaret etti.
Astımlı çocukların olduğu evde sigara içmeyinTürk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, astımın çocukluk yaş grubunun en sık rastlanan kronik gidişli solunum yolu hastalığı olduğuna işaret ederek, "Ülkemizde yöresel farklılıklar olmakla birlikte, genel olarak çocukların yüzde 8-10 kadarında astım görülmektedir. Astımın sıklığında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, özellikle çocukluk yaş grubunda ciddi bir artış gözlenmektedir" dedi. Çocuklarda pasif sigara içiciliğinin astım atağını başlatan önemli bir neden olduğunu bildiren Çokuğraş, şunları söyledi: "Astımlı çocukların anne ve babalarının (balkonda, pencere kenarında, başka bir odada? bile) sigara içmeye hakları yoktur.Astım tanısı çocuklarda sıklıkla iyi bir hikaye almakla ve muayene ile konur. Yapılacak tüm diğer testler sadece tanıyı desteklemek içindir. Bu arada astım yerine sıklıkla 'bronşit, spastik bronşit, zatürre başlangıcı?' gibi doğru olmayan tanılar konulduğunu da üzülerek görüyoruz.Astım tanısı alan çocukların tedavisinde temel olarak, solunum yoluyla alınabilen bazı ilaçların, gerektiği kadar uzun bir süre kullanılması gerekmektedir. Bu ilaçlar doğru kullanıldığında son derecede güvenilir ve etkili ilaçlardır. Astım tanısı almış olan çocukların sadece çok küçük bir kısmı "aşı" tedavisinden yarar görebilir. Başka bir deyişle, astım tanısı alan her çocuğun aşılar ile tedavi edilmesi son derecede yanlıştır."
Türkiye Solunum Araştırmaları derneği (TÜSAD) Prof. Dr. Can Öztürk, her yıl mayıs ayının ilk salı günü tüm dünyada 'Dünya Astım Günü' etkinlikleri yapıldığına işaret ederek, astımın nöbetler şeklinde bazen kriz boyutunda (öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum ve göğüste sıkışma hissi) seyreden kronik bir akciğer hastalığı olduğunu bildirdi. İstanbul'da Dünya Astım Günü dolayısıyla düzenlenen toplantıda Yeni Mesaj'a konuşan Prof. Dr. Can Öztürk, toplumun yüzde 5-10'unu etkileyen astımın ülkemizde yaklaşık 4 milyon kişide mevcut olduğuna işaret etti. Öztürk, şunları söyledi: "Dünyada ise yaklaşık 300 milyon astım hastası vardır. Hastalık her yaşta ortaya çıkabilir ancak çocukluk döneminde daha sık görülmektedir. Ancak çocuklarda görülen astım, yetişkinlik dönemine geçişle birlikte yüzde 30 - 80 arası bir oranda düzelmektedir."Son yıllarda tüm dünyada astım ve alerjik sorunların sıklığının arttığına dikkatleri çeken Prof. Dr. Can Öztürk, "Şehirleşme, modern yaşam, kontrolsuz gıdaların tüketimi ve küresel iklim değişikliği nedenleriyle 2025 yılına kadar 100 milyon kişinin daha astım hastası olması beklenmektedir. Çevre ve hava kirliliğini oluşturan; sülfür dioksit, nitrojen oksit ve egzoz gazları ile her türlü organik yakıt, ev içi hava kirleticiler, yapı ve mobilya malzemeleri astım ve alerjik sorunları artırmaktadır" dedi.
Tedavisi mümkünAstımın bugün için tedavi edilebilir ve kontrol altında tutulabilir bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Can Öztürk, şöyle konuştu: "Buna rağmen, her yıl dünyada 250 bin kişi astım nedeniyle ölmektedir. Ölümler tıbbi tedavilerin yetersizliği veya tedavideki gecikmelerden kaynaklanmaktadır. Ülkemizde de her yıl 100 bin civarında hasta astım hastalığı nedeniyle hastaneye yatırılmaktadır. Bu rakam ABD'de 500 bin civarındadır. Birçok gelişmiş ülkede, astımın topluma getirdiği maddi yük, koroner kalp hastalıklarından daha fazladır. Dünyada astımlı bir hastanın yıllık tedavi masrafı 1000-1500 ABD Doları civarında iken, ülkemizde bu rakam 1000 - 1500 TL civarındadır."
En büyük neden sigaraAstım, KOAH ve Akciğer Kanseri gibi hastalıkların hepsini etkileyen önemli faktörün sigara olduğunu bildiren Prof. Dr. Can Öztürk, şunları söyledi: "Sigara kullanımı, her yıl 1.3 milyonu akciğer kanserinden olmak üzere, 5 milyondan fazla insanın ölümüne yol açmaktadır. Ülkemizde Akciğer Kanseri dahil tüm solunum sistemi hastalıklarında, hastalara ileri ve gecikmiş dönemlerde tanı konulmaktadır. Örneğin; akciğer kanserli hastaların yaklaşık yüzde 50'si en son dönemlerinde teşhis edilmektedir. İşgücü kaybı ve sağlık harcamalarındaki artışa paralel olarak, akciğer hastalıklarının getirdiği mali külfet, her yıl milyarlarca TL'yi bulmaktadır.Ülkemizde; SGK kapsamında Solunum Sistemi Hastalıklarının tanı ve tedavisi için yapılan ödemeler, sağlık hizmetlerine yönelik ödemelerin yüzde 10'undan fazlasını oluşturmaktadır."
Astımlıların İstanbul'da yaşaması zorTÜSAD Astım ve Alerji Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu da, küresel iklim değişikliğinin yol açacağı diğer sağlık problemlerin yanı sıra astım hastalığının hem rastlanma sıklığını hem de ciddiyetini olumsuz olarak etkilemesi beklendiğini vurguladı. Tutluoğlu, küresel iklim değişikliği sonucu polen mevsiminin erken başladığına, uzun sürdüğüne, polenlerin alerjenik potansiyellerinin artarak daha çok ve ciddi alerjiye yol açtığına işaret etti. Türkiye'de astımlılar açısından yaşanabilecek en kötü yerin İstanbul olduğunu hatırlatan Tutluoğlu, "İstanbul'un astım hastalarına olumsuz etki göstermesinde hava ve çevre kirliliğinin yanı sıra havasının rutubetli olmasının da çok önemli rolü vardır. Birçok astımlı hasta memleketlerine gittiklerinde şikayetlerinin tamamen geçtiğini, dönüşte İstanbul il sınırlarına girdikten kısa bir süre sonra şikayetlerinin yeniden başladığını ifade etmektedirler" dedi. Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, aşırı kilolu hastalarda potansiyel diğer sağlık problemlerinin yanı sıra astım gelişme riskinin de çok daha fazla olduğuna işaret etti.
Astımlı çocukların olduğu evde sigara içmeyinTürk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş, astımın çocukluk yaş grubunun en sık rastlanan kronik gidişli solunum yolu hastalığı olduğuna işaret ederek, "Ülkemizde yöresel farklılıklar olmakla birlikte, genel olarak çocukların yüzde 8-10 kadarında astım görülmektedir. Astımın sıklığında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, özellikle çocukluk yaş grubunda ciddi bir artış gözlenmektedir" dedi. Çocuklarda pasif sigara içiciliğinin astım atağını başlatan önemli bir neden olduğunu bildiren Çokuğraş, şunları söyledi: "Astımlı çocukların anne ve babalarının (balkonda, pencere kenarında, başka bir odada? bile) sigara içmeye hakları yoktur.Astım tanısı çocuklarda sıklıkla iyi bir hikaye almakla ve muayene ile konur. Yapılacak tüm diğer testler sadece tanıyı desteklemek içindir. Bu arada astım yerine sıklıkla 'bronşit, spastik bronşit, zatürre başlangıcı?' gibi doğru olmayan tanılar konulduğunu da üzülerek görüyoruz.Astım tanısı alan çocukların tedavisinde temel olarak, solunum yoluyla alınabilen bazı ilaçların, gerektiği kadar uzun bir süre kullanılması gerekmektedir. Bu ilaçlar doğru kullanıldığında son derecede güvenilir ve etkili ilaçlardır. Astım tanısı almış olan çocukların sadece çok küçük bir kısmı "aşı" tedavisinden yarar görebilir. Başka bir deyişle, astım tanısı alan her çocuğun aşılar ile tedavi edilmesi son derecede yanlıştır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.