Kurtlar ve mankurtlar

Her işin bir kurdu olduğu gibi sömürünün de kurdu vardır. Sömürüde kurt ve önder İngiltere'dir. İngiltere, Sömürgeler Bakanlığı kurma ayıbını boynunda taşımasına, rakipsiz kalmak için 40 bin Hintli kumaş ustasının elini kesmesine rağmen,  hâlâ insan haklarından dem vurmaktadır. Dünkü İngiltere'nin rolünü, bugün  ABD oynuyor. İngiltere, bu huyudan vaz mı geçti?  Kurt tüyünü değişirmiş, huyunu değil. İngiltere de öyle. Huyu değişmemiş, yalnız sömürüde öncülüğü ABD'ye kaptırdı. ABD de eski kurt sömürücünün bilgi ve birikiminden istifade ediyor, yani sömürüyü birlikte gerçekleştiriyorlar. Onlar önde, asıl gücü elinde tutan İsrail ise arka plânda. Sömürücülerin günümüzdeki durumu böyle.İngiltere, Sömürgeler Bakanlığına bağlı binlerce ajan- misyoneri Osmanlı topraklarında görevlendirmiş.  Bu ajan-misyonerler, esasında en büyük savaşçılardır.  Osmanlı topraklarına gönderilirken kendilerine şöyle deniliyordu: "İngiltere'nin başarısı, sizin başarınıza bağlıdır". Aynı ajan-misyonerler, çağımızda ziyadesiyle mevcuttur. Sömürü bitmediğine göre, bu faaliyetler de bitmeyecektir. Şunu hiçbir zaman unutmamız gerekir: "Dünyanın neresinde olursa olsun çeşitli maksat ve görüntülerle yapılan savaşlar, siyasi, iktisadi, hukuki boyutlarda da görünse netice itibariyle bu mücadeleler çarpışan imanların, inançların farklı şekilde tezahürleridir. O halde çatışan kılıçlar, kalkanlar, bombalar, tüfekler ve bunları kullanan eller haddizatında çarpışan imanların sözcülerinden başka bir şey değildir" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, s. 8). O bakımdan inanç değişince, kullanılan silâhların hizmet alanı da kendiliğinden değişiyor.Bundan dolayıdır ki, sömürünün  en etkili ve kalıcısı inançları değiştiren kültürel  sömürüdür.  Diğer bir deyişle, yerli halkın mankurtlaştırılmasıyla yapılan sömürüdür. Nedir mankurtlaştırma? Cengiz Aytmatov'un 'Gün Olur Asra Bedel' adlı eserinde anlattığı Mankurt Efsanesi'ne göre, Juan Juan adlı  barbar bir toplum, esir aldığı kişileri, köle haline getirmek için hafızalarını silermiş. Bunu yapmak için saçlarını kazır, kafalarını deve derisiyle sarar, aç-susuz bırakırmış. Dayanılmaz acılardan geçen insan, artık ölünceye kadar geçmişini hatırlamaz olurmuş. Bu uygulama, şimdi  sömürücüler tarafından, sömürülecek toplumlar için kullanılıyor. Sömürücüler, özellikle askeri güçle  başa çıkamadıkları Türklere karşı 'Mankurtlaştırma Projesi' geliştirdiler.  Çünkü İstiklâl Savaşı, Türklerin askeri güçle yenilemeyeceğini ve sömürülemeyeceğini bütün dünyaya göstermiştir. İnönü Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İkram Çınar, 'Mankurtlaştırma Süreci' adlı kitabında şöyle diyor: "Bugün Türk toplumu mankurtlaştırılıyor. Ulusal kimliği, kişiliği, onuru dejenere ediliyor, aşağılanıyor. Geçmişimiz ve kim olduğumuz bize unutturuluyor... Türkiye tarihsel misyonunu unuttuğu için kendisine vizyon oluşturamayan, başka toplumların misyonunda araç olarak kullanılmak üzere kendisine misyon ve vizyon empoze edilen sahipsiz, kimsesiz bir ülke durumuna düşürülmüştür. Kendi misyonu olmayan toplumlar, misyonu olanların projelerine araçlık ederler". Maalesef, Türkiye bu duruma düşürülmüştür. Hedefsiz, amaçsız, idealsiz bir ülke olmuş ve çıkmıştır. Halbuki idealsiz ülkeler, kahramanları koyun sürüsü haline getirir. İdeali olan ülkeler ise, koyun sürüsünden kahramanlar çıkarır.Batılı siyasetçiler,  "Türkiye, idaresi Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir" diyorlar. Eğer biz, Batılıların dışarıdan getirip bir kişiyi başımıza dikeceğini beklersek yanılırız. Böyle birşey hiçbir zaman olmamıştır, olmaz da. Bu, mankurtlaştırılmış idareciler eliyle gerçekleştirilmektedir. Onun için, idarecilerin  mankurtlaştırılmış olup olmadıkları hayati önem taşımaktadır. İyi de, bunu nasıl anlayacağız? Aslında çok kolay. Az veya çok mankurtlaşmış kişi tanınabilir. Meselâ, birisi çıkıp "bağımsızlık anlayışı değişti, Türk vatandaşlığı da neymiş, ben dünya vatandaşıyım, globalizm, yerli adıyla küreselizm kaçınılmazdır" diyorsa, anlayın ki, o, ya mankurtlaşmış, ya da onların etkisinde kalmıştır.