Karşısında hesap etmediği bir sayıda düşmanı gören İngilizler, içeriden savaşmak istemeyen, kara propaganda ile bu coğrafyaya getirdiği Hintli Şii Müslüman askerleriyle büyük sıkıntı yaşamaya başladı.
İngilizler Selman-ı Pak muharebesinde (Ctesiphon) büyük bir bozguna uğramışlardı. Bu bozgunu iyi tahlil eden Albay Nurettin Bey, 23 Kasım 1915 tarihinde, büyük saldırı başlatıp İngilizleri Kut'a kadar sürmeyi başarıp, 27 Aralık 1915 yılında kuşattı.
Bu kuşatma 4 ay 23 gün sürmüştür.
5 general 272 İngiliz subayı, 204 Hintli subay, 2 bin 592 İngiliz eri, 6 bin 988 Hintli er, Sivil 3 bin 248 toplam 13 bin 309 kişiden oluşan esir.
Ya ölüleri ne kadardı?
Yalnızca İngilizler kuşatma esnasında 6 Ocak 1916 tarihinde Şeyh Saad muharebesinde 4 bin askerini, 13 Ocak 1916 tarihli Vadi muharebesinde bin 600 askerini, 21 Ocak Hannah muharebesinde 2 bin 700 askerini, 8 Mart 1916 yılında Sabis muharebesinde 3 bin 500 askerini kayıp verdi. Basra hareketinin başından beri İngilizler toplamda 40 bin asker kayıp verdi.
Albay Nurettin Bey'in Süleyman Bey'den devir aldığı aşiretler ile sıcak dostluk ve kardeşlik dolu bağı devam ettirmesi, bölgenin Şii Müslüman halkında büyük memnuniyet uyandırmıştı.
Bunun yanında İngiliz ordusunda bulunan Hintli Şii Müslümanlara, geceleri bildiri dağıtmaları neticesinde 150 Hintli Şii Müslüman birliklerinden firar ederek Osmanlı safına geçmiş, bir o kadarı da firarlarında şahadet şerbeti içmişlerdi.
İngiliz ordusunda kalan Hintli Şii Müslümanlar memnuniyetsizliklerini mübarek kabirlere yapılan saldırılarda ve sonrasında ortaya koymuşlardı.
Tarih 29 Nisan 1916 İngilizler büyük bir mağlubiyet aldı. Osmanlı parlak bir zafer kazandı.
Bağdat'ı 1916 yılının yılbaşında (Noel) işgal etmeyi düşünen İngilizler geçici bir hüsrana uğradılar. Geçici, çünkü Bağdat İngilizler tarafından 11 Mart 1917 yılında İşgal edilmiştir. 11 ay sonra hüsran?
Peki, bu hüsranın nedenini hiç düşündünüz mü?
Bir zaferle bir hezimet bu kadar kısa bir zamanda olabilir mi?
İngilizlerin mağlup generali Kut'tan ayrılırken Galip Halil Paşamızdan şu ufak ricada bulundu:
"Ne olur halka bir zarar vermeyin!"
Muzafferiyet sahibi paşamız, İngiliz generalin bu isteğine söz veremeyeceğini söyledi. Coğrafyaya sonradan gelen aşiretlerle, Osmanlı ordusunun bağını ve alakasını anlayamayan büyük paşamız, İngiliz işgalinde düşmana yardım ve yataklık yapma suçuyla halkı ve liderlerini hapsetmeye başladı. (Necef'in dışında bulunan bu hapishane halen köhne bir vaziyettedir.)
Bunun neticesinde İngilizler Basra'ya ikinci defa girdiklerinde, adaletsizliğe uğramış bir halk ve kendilerine karşı savaşmayan bir toplulukla karşılaştılar. Arada yaklaşık 90 sene olsa da ne kadar da çok Irak'ın işgaline ve Saddam'ın yaptıklarına benziyor?
Sünni ve Şii kardeşliğini her fırsatta ve her zeminde söyleyen Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i bu tarihi zafer desteklemektedir. Bu kardeşlik tesis edilemediğinde başımıza neler geleceği ve nerelerin işgale uğrayacağı tarihin tozlanmış sayfalarında ibretlik olarak yazılıdır.
Şiilerin ayrılığından bahsedenlerinden kime yarar sağladığını, kimin uşağı olduğu ve kimin değirmenine su taşıdıklarını görmeleri açısından Kutü'l Amâre kardeşlik zaferidir.
İngilizler Selman-ı Pak muharebesinde (Ctesiphon) büyük bir bozguna uğramışlardı. Bu bozgunu iyi tahlil eden Albay Nurettin Bey, 23 Kasım 1915 tarihinde, büyük saldırı başlatıp İngilizleri Kut'a kadar sürmeyi başarıp, 27 Aralık 1915 yılında kuşattı.
Bu kuşatma 4 ay 23 gün sürmüştür.
5 general 272 İngiliz subayı, 204 Hintli subay, 2 bin 592 İngiliz eri, 6 bin 988 Hintli er, Sivil 3 bin 248 toplam 13 bin 309 kişiden oluşan esir.
Ya ölüleri ne kadardı?
Yalnızca İngilizler kuşatma esnasında 6 Ocak 1916 tarihinde Şeyh Saad muharebesinde 4 bin askerini, 13 Ocak 1916 tarihli Vadi muharebesinde bin 600 askerini, 21 Ocak Hannah muharebesinde 2 bin 700 askerini, 8 Mart 1916 yılında Sabis muharebesinde 3 bin 500 askerini kayıp verdi. Basra hareketinin başından beri İngilizler toplamda 40 bin asker kayıp verdi.
Albay Nurettin Bey'in Süleyman Bey'den devir aldığı aşiretler ile sıcak dostluk ve kardeşlik dolu bağı devam ettirmesi, bölgenin Şii Müslüman halkında büyük memnuniyet uyandırmıştı.
Bunun yanında İngiliz ordusunda bulunan Hintli Şii Müslümanlara, geceleri bildiri dağıtmaları neticesinde 150 Hintli Şii Müslüman birliklerinden firar ederek Osmanlı safına geçmiş, bir o kadarı da firarlarında şahadet şerbeti içmişlerdi.
İngiliz ordusunda kalan Hintli Şii Müslümanlar memnuniyetsizliklerini mübarek kabirlere yapılan saldırılarda ve sonrasında ortaya koymuşlardı.
Tarih 29 Nisan 1916 İngilizler büyük bir mağlubiyet aldı. Osmanlı parlak bir zafer kazandı.
Bağdat'ı 1916 yılının yılbaşında (Noel) işgal etmeyi düşünen İngilizler geçici bir hüsrana uğradılar. Geçici, çünkü Bağdat İngilizler tarafından 11 Mart 1917 yılında İşgal edilmiştir. 11 ay sonra hüsran?
Peki, bu hüsranın nedenini hiç düşündünüz mü?
Bir zaferle bir hezimet bu kadar kısa bir zamanda olabilir mi?
İngilizlerin mağlup generali Kut'tan ayrılırken Galip Halil Paşamızdan şu ufak ricada bulundu:
"Ne olur halka bir zarar vermeyin!"
Muzafferiyet sahibi paşamız, İngiliz generalin bu isteğine söz veremeyeceğini söyledi. Coğrafyaya sonradan gelen aşiretlerle, Osmanlı ordusunun bağını ve alakasını anlayamayan büyük paşamız, İngiliz işgalinde düşmana yardım ve yataklık yapma suçuyla halkı ve liderlerini hapsetmeye başladı. (Necef'in dışında bulunan bu hapishane halen köhne bir vaziyettedir.)
Bunun neticesinde İngilizler Basra'ya ikinci defa girdiklerinde, adaletsizliğe uğramış bir halk ve kendilerine karşı savaşmayan bir toplulukla karşılaştılar. Arada yaklaşık 90 sene olsa da ne kadar da çok Irak'ın işgaline ve Saddam'ın yaptıklarına benziyor?
Sünni ve Şii kardeşliğini her fırsatta ve her zeminde söyleyen Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i bu tarihi zafer desteklemektedir. Bu kardeşlik tesis edilemediğinde başımıza neler geleceği ve nerelerin işgale uğrayacağı tarihin tozlanmış sayfalarında ibretlik olarak yazılıdır.
Şiilerin ayrılığından bahsedenlerinden kime yarar sağladığını, kimin uşağı olduğu ve kimin değirmenine su taşıdıklarını görmeleri açısından Kutü'l Amâre kardeşlik zaferidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024