11 Temmuz'dan bu yana İspanya ile Fas arasındaki, Fas'a göre Leyla, İspanya'ya göre Perejil adacığı sorununu hayret ve ibretle izliyorum.
İbretle izliyorum çünkü, iki ülke arasında başlayıp, gittikçe uluslararasılaşan bu adacık sorunu, Kıbrıs ve Ege meselesinin geleceği noktasında projeksiyon görevi görüyor. Bugün Leyla(Perejil) adacığıyla ilgili olarak, Avrupa Birliği ve NATO'nun takındıkları tutum, yarın Kıbrıs ve Ege meselelerinde pek farklı olmayacağı için, bu gelişmeleri sonuçlarıyla beraber çok dikkatli takip etmemizde fayda var.
Leyla (Perejil) adacığı Fas'a 150 metre yakınlıkta, 130 bin metrekare büyüklüğünde (bir futbol sahasından biraz büyük) bir kaya parçası. İspanya Kuzey Afrika'yı sömürmeye başladığı yıllarda burayı işgal etmiş ve 1668'den beri de bu kaya parçasının sahibi olduğunu iddia ediyor. Fas kıyılarından yüzerek 5 dakikada varılacak olan bu adacıkta insan yaşamadığı gibi İspanya da burayı 40 yıldır kullanmıyor.
İspanya ile Fas arasındaki Leyla(Perejil) anlaşmazlığı, Kuzey Afrika'da Fransa ve İspanya sömürgeciliğinin bittiği 1956 yılına kadar uzanıyor. 1956 tarihli bir anlaşmaya göre, İspanya yüzyıllardır yönetimi altında bulundurduğu Ceuta ve Melilla'yı elinde tutmaya devam ediyor, ancak Fas Akdeniz sahillerindeki birkaç kayalık ada üzerindeki İspanya egemenliğine şiddetle karşı çıkıyor.
İspanya ve Fas ilişkileri, ada işgalinden önce, son aylarda da yasadışı göç uyuşturucu kaçakçılığı ve balıkçılık haklarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle gerginleşmişti.
Bu gerginlik 11 Temmuz günü, 12 Fas polisinin bu adacığa çıkıp çadır kurmasıyla tekrar gündeme geldi. Adacığa 12 Fas polisinin çıkması, İspanya'da kıyametlerin kopmasına yetti bile. İspanya bu durumu savaş nedeni sayarak büyük yaygara koparttı ve gerekli savaş hazırlıklarına başladı. AB ve NATO da devreye girerek İspanya'nın yanında olduklarını hemen deklare ettiler. Oysa, uyuşturucu ve insan kaçakçılığıyla daha iyi mücadele edebilmek amacıyla Leyla adacığına çıkan Fas polisleri, buraya hem Fas hem de İspanya bayrağını asmışlardı. Sadece bu bile Fas'ın niyetininin kötü olmadığını göstermesi bakımından yeterliydi. Fas haklı olarak kendisine 150 metre yakınlığındaki bu adacığı kullanmak istiyordu. Yanlış anlaşılmasın, Fas adayı tamamen kendisine katmayı değil kullanmayı talep ediyor. Özellikle uyuşturucu ve insan kaçakçılığını daha iyi takip edebilmek için.
Avrupa Birliği, haksız da olsa üyesi İspanya'nın yanında yer alırken, Fas'a peşpeşe tehditlerde bulunarak, adacıktaki polislerini çekmesini istedi. NATO da İspanya'nın yanında yeralmayı uygun buldu. 150 metre ötesindeki bir kayalığa adım atmasının bedeli olarak, karşısına bütün Batı'yı alan Fas, bir anda kendisini savaşın eşiğinde buldu. Durumu iyice abartan İspanya, onlarca savaş gemisi, helikopterler ve savaş uçaklarını bölgeye yolladı. İspanya yaptığı askeri operasyonla kaya parçasına zor sığan 6 Faslı'yı tutuklayarak amacına ulaşmış oldu.
Üzerinde insan yaşamayan, bir futbol sahasından biraz büyük bir kaya parçası için Avrupa Birliği'nin kopardığı yaygara ve aldığı kesin tavrın, Akdeniz'in en stratejik noktasında bulunan 9.251 km2'lik Kıbrıs sözkonusu olunca nasıl sertleşeceğini tahmin etmek zor değil. Nihayetinde İspanya Avrupa Birliği'nin üyesi ve AB de kendi üyesinin bir meselesini haksız da olsa hallediyor. Önümüzdeki aylarda Güney Kıbrıs Rum Kesimi de Avrupa Birliği'ne tam üye olacak ve Güney Kıbrıs'ın meselesi de doğal olarak, Avrupa Birliği'nin bir sorunu haline gelecek. Zaten Yunanistan cephesindeki AGSP ısrarı ve Türkiye'nin AGSP'den dışlanması girişimlerinin temelinde de gelecekte vuku bulacak Kıbrıs meselesinde pek fazla pürüz bırakmama isteği yatıyor. 2003'e kadar Türkiye ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi (Yunanistan) arasındaki bir anlaşmazlık olan Kıbrıs, 2003'le beraber Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki bir sorun haline gelecek.
O bakımdan Avrupa Birliği ve Fas arasındaki Leyla krizini dikkatle takip edip, önümüzdeki yıl AB ile yaşayacağımız Kıbrıs anlaşmazlığına dair tahmini notlar almakta fayda var. 2003'e kalmadan Türkiye'de Bağımsız Türkiye Partisi iktidar olacağından Kıbrıs'la Leyla adacığının sonları aynı olmayacak. Ama olur ki, mevcut partiler, seçim tarihini ileri bir tarihe atar. İşte o zaman işimiz çok zor. Allah Yardımcımız olsun.
İbretle izliyorum çünkü, iki ülke arasında başlayıp, gittikçe uluslararasılaşan bu adacık sorunu, Kıbrıs ve Ege meselesinin geleceği noktasında projeksiyon görevi görüyor. Bugün Leyla(Perejil) adacığıyla ilgili olarak, Avrupa Birliği ve NATO'nun takındıkları tutum, yarın Kıbrıs ve Ege meselelerinde pek farklı olmayacağı için, bu gelişmeleri sonuçlarıyla beraber çok dikkatli takip etmemizde fayda var.
Leyla (Perejil) adacığı Fas'a 150 metre yakınlıkta, 130 bin metrekare büyüklüğünde (bir futbol sahasından biraz büyük) bir kaya parçası. İspanya Kuzey Afrika'yı sömürmeye başladığı yıllarda burayı işgal etmiş ve 1668'den beri de bu kaya parçasının sahibi olduğunu iddia ediyor. Fas kıyılarından yüzerek 5 dakikada varılacak olan bu adacıkta insan yaşamadığı gibi İspanya da burayı 40 yıldır kullanmıyor.
İspanya ile Fas arasındaki Leyla(Perejil) anlaşmazlığı, Kuzey Afrika'da Fransa ve İspanya sömürgeciliğinin bittiği 1956 yılına kadar uzanıyor. 1956 tarihli bir anlaşmaya göre, İspanya yüzyıllardır yönetimi altında bulundurduğu Ceuta ve Melilla'yı elinde tutmaya devam ediyor, ancak Fas Akdeniz sahillerindeki birkaç kayalık ada üzerindeki İspanya egemenliğine şiddetle karşı çıkıyor.
İspanya ve Fas ilişkileri, ada işgalinden önce, son aylarda da yasadışı göç uyuşturucu kaçakçılığı ve balıkçılık haklarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle gerginleşmişti.
Bu gerginlik 11 Temmuz günü, 12 Fas polisinin bu adacığa çıkıp çadır kurmasıyla tekrar gündeme geldi. Adacığa 12 Fas polisinin çıkması, İspanya'da kıyametlerin kopmasına yetti bile. İspanya bu durumu savaş nedeni sayarak büyük yaygara koparttı ve gerekli savaş hazırlıklarına başladı. AB ve NATO da devreye girerek İspanya'nın yanında olduklarını hemen deklare ettiler. Oysa, uyuşturucu ve insan kaçakçılığıyla daha iyi mücadele edebilmek amacıyla Leyla adacığına çıkan Fas polisleri, buraya hem Fas hem de İspanya bayrağını asmışlardı. Sadece bu bile Fas'ın niyetininin kötü olmadığını göstermesi bakımından yeterliydi. Fas haklı olarak kendisine 150 metre yakınlığındaki bu adacığı kullanmak istiyordu. Yanlış anlaşılmasın, Fas adayı tamamen kendisine katmayı değil kullanmayı talep ediyor. Özellikle uyuşturucu ve insan kaçakçılığını daha iyi takip edebilmek için.
Avrupa Birliği, haksız da olsa üyesi İspanya'nın yanında yer alırken, Fas'a peşpeşe tehditlerde bulunarak, adacıktaki polislerini çekmesini istedi. NATO da İspanya'nın yanında yeralmayı uygun buldu. 150 metre ötesindeki bir kayalığa adım atmasının bedeli olarak, karşısına bütün Batı'yı alan Fas, bir anda kendisini savaşın eşiğinde buldu. Durumu iyice abartan İspanya, onlarca savaş gemisi, helikopterler ve savaş uçaklarını bölgeye yolladı. İspanya yaptığı askeri operasyonla kaya parçasına zor sığan 6 Faslı'yı tutuklayarak amacına ulaşmış oldu.
Üzerinde insan yaşamayan, bir futbol sahasından biraz büyük bir kaya parçası için Avrupa Birliği'nin kopardığı yaygara ve aldığı kesin tavrın, Akdeniz'in en stratejik noktasında bulunan 9.251 km2'lik Kıbrıs sözkonusu olunca nasıl sertleşeceğini tahmin etmek zor değil. Nihayetinde İspanya Avrupa Birliği'nin üyesi ve AB de kendi üyesinin bir meselesini haksız da olsa hallediyor. Önümüzdeki aylarda Güney Kıbrıs Rum Kesimi de Avrupa Birliği'ne tam üye olacak ve Güney Kıbrıs'ın meselesi de doğal olarak, Avrupa Birliği'nin bir sorunu haline gelecek. Zaten Yunanistan cephesindeki AGSP ısrarı ve Türkiye'nin AGSP'den dışlanması girişimlerinin temelinde de gelecekte vuku bulacak Kıbrıs meselesinde pek fazla pürüz bırakmama isteği yatıyor. 2003'e kadar Türkiye ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi (Yunanistan) arasındaki bir anlaşmazlık olan Kıbrıs, 2003'le beraber Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki bir sorun haline gelecek.
O bakımdan Avrupa Birliği ve Fas arasındaki Leyla krizini dikkatle takip edip, önümüzdeki yıl AB ile yaşayacağımız Kıbrıs anlaşmazlığına dair tahmini notlar almakta fayda var. 2003'e kalmadan Türkiye'de Bağımsız Türkiye Partisi iktidar olacağından Kıbrıs'la Leyla adacığının sonları aynı olmayacak. Ama olur ki, mevcut partiler, seçim tarihini ileri bir tarihe atar. İşte o zaman işimiz çok zor. Allah Yardımcımız olsun.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012