İktisadi kurallarda para, üretimin ve emeğin karşılığıdır. Toplumda istihdam emeğin ve üretimin karşılığı; hangi sınıfın emeği devreye konması isteniyorsa ve de buna bağlı olarak üretim yapılacaksa, bu emeğin ve üretimin karşılığı, hangi sınıfın emeği, nasıl ve ne şekilde bir üretim olursa olsun para demektir.
Bu kuralın Türkiye'deki işleyişine bakınca çok garip manzaralarla karşılaşıyoruz. Emek ve üretim durmuş, bu iki unsurun tahrik sebebi olan para, belli noktalarda, belli ellerde veya belli kurumlarda toplanmış unsurların karşılığı olması gerekirken, bloke edilmiştir.
Böylece para, olması gereken ellerde, kurumlarda, fert ve toplumlarda bulunmadığı için de ne üretim ne de emek devreye girmemiştir. Neticede bir kısır döngü içindeki kısır para politikalarıyla yıllardan beri varlık içinde darlık çekilmiş, çekilmeye de devam edilmektedir.
Şu anda uygulamada olan ve hâmisi Sn. Derviş'in olduğu "güçlü ekonomiye geçiş" programına baktığımız zaman, bu kuralların sadece paranın belli ellerde veya belli kurumlarda bloke edilmesini garanti altına aldığı görülmektedir. Parayı istihdamın dışında ve emeği tahrik edip üretim yapmaktan çok uzak bir konumda görüyoruz. Bu konum işsizliği artırmakta, emeği yok etmektedir. Böylece de parayla sağlanmak istenen denge kaybolmakta, para, asıl vazifesi olan tahrik gücünü yitirip, insanların kendisini aldattığı bir serap olmaktadır.
Bugün vatandaşımızın cebinde, ekmek alan insanımızın cebinde para bulunmuyor. Hamalın, çöpçünün, çiftçinin, memurun cebinde para yoktur.
Para kazanma mantığıyla hazırlanıp uygulanan bu liberal, emperyalist programlarda ise para ancak belli kurumlar, belli kuruluşlar elinde toplanmaktadır.
Belli ellerde bloke edilen bu para, üterim karşılığı vatandaşa dağıtılmış olsa, hiçbir enflasyon riski doğmadan paranın direkt olarak üretime dönüşmesi sağlanmış olur.
Böylece tüketen vatandaş, rahata kavuşmasıyla daha fazla tüketime yönelirken, üretici sınıfın bu talep karşısında üretimi de artar.
Bu projeler BTP programında ayrıntıları ile yer alıyor. BTP, programlarıyla gelirken; bir avuç insanın para oyunlarıyla güçlendikçe güçlendiği bir ortamda, vatandaşın ezildikçe ezilen yaşantısını bir anda tersine çevirecek. Üretim çarkını işletip, tüketeni koruyan bu programlarla vatandaşın yüzü gülecek.
Bu kuralın Türkiye'deki işleyişine bakınca çok garip manzaralarla karşılaşıyoruz. Emek ve üretim durmuş, bu iki unsurun tahrik sebebi olan para, belli noktalarda, belli ellerde veya belli kurumlarda toplanmış unsurların karşılığı olması gerekirken, bloke edilmiştir.
Böylece para, olması gereken ellerde, kurumlarda, fert ve toplumlarda bulunmadığı için de ne üretim ne de emek devreye girmemiştir. Neticede bir kısır döngü içindeki kısır para politikalarıyla yıllardan beri varlık içinde darlık çekilmiş, çekilmeye de devam edilmektedir.
Şu anda uygulamada olan ve hâmisi Sn. Derviş'in olduğu "güçlü ekonomiye geçiş" programına baktığımız zaman, bu kuralların sadece paranın belli ellerde veya belli kurumlarda bloke edilmesini garanti altına aldığı görülmektedir. Parayı istihdamın dışında ve emeği tahrik edip üretim yapmaktan çok uzak bir konumda görüyoruz. Bu konum işsizliği artırmakta, emeği yok etmektedir. Böylece de parayla sağlanmak istenen denge kaybolmakta, para, asıl vazifesi olan tahrik gücünü yitirip, insanların kendisini aldattığı bir serap olmaktadır.
Bugün vatandaşımızın cebinde, ekmek alan insanımızın cebinde para bulunmuyor. Hamalın, çöpçünün, çiftçinin, memurun cebinde para yoktur.
Para kazanma mantığıyla hazırlanıp uygulanan bu liberal, emperyalist programlarda ise para ancak belli kurumlar, belli kuruluşlar elinde toplanmaktadır.
Belli ellerde bloke edilen bu para, üterim karşılığı vatandaşa dağıtılmış olsa, hiçbir enflasyon riski doğmadan paranın direkt olarak üretime dönüşmesi sağlanmış olur.
Böylece tüketen vatandaş, rahata kavuşmasıyla daha fazla tüketime yönelirken, üretici sınıfın bu talep karşısında üretimi de artar.
Bu projeler BTP programında ayrıntıları ile yer alıyor. BTP, programlarıyla gelirken; bir avuç insanın para oyunlarıyla güçlendikçe güçlendiği bir ortamda, vatandaşın ezildikçe ezilen yaşantısını bir anda tersine çevirecek. Üretim çarkını işletip, tüketeni koruyan bu programlarla vatandaşın yüzü gülecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002