logo
26 NİSAN 2024

Mafya ekonomisi ülkeyi çökertiyor

25.06.2003 00:00:00
Türkiye'de yolsuzluk ve mafya ekonomisinin hüküm sürdüğünü söyleyen Prof. Dr. Osman Altuğ sert konuştu: "Bu gidişat Yolsuzlukları Araştırma Komisyonları ile önlenemez."

"Sohbet Masası"nın bu haftaki konuğu, kayıt dışı ekonomiye karşı çıkışlarıyla tanınan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ oldu. Prof. Dr. Altuğ ile Türkiye ekonomisinin bir tomografisini çektik. Bu tomografinin Prof. Dr. Osman Altuğ imzalı, hiç de iç açıcı olmayan raporunda, Türkiye'de "vergi alma borç al, vergi alma oy al" modelinin yürürlükte olduğu, "hamiline yazılı" ekonominin Türkiye'yi hamile bıraktığı belirtiliyor. Uygulanan ekonomik modelin paçalarından kayıt dışılık, yolsuzluk, mafya gibi gerçeklerin aktığı ifade ediliyor. Bu yolsuzluk ekonomisinin ülkemizi çökertmekte olduğuna dikkat çekilerek kurtuluşun ancak üretim, alın teri ve göz nurunda olduğuna işaret ediliyor.

p Hocam, Türkiye, son haftalarda yolsuzluk konusuna yoğunlaştı. TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, eski başbakanlardan, eski bakanlardan, eski bürokratlara varıncaya kadar herkesi çağırdı, soruşturdu. Yolsuzluk Türkiye'nin gündeminden hiç eksilmiyor. Türkiye, neden yolsuzlukların sürekli ve yoğun olarak gündeme geldiği bir ülke haline geldi?

Prof. Dr. Osman Altuğ- Türkiye, 24 Ocak 1980'de sözüm ona serbest pazar ekonomisi ile kalkınma modelini tercih etti. Sözüm ona diyorum. Çünkü serbest pazar ekonomisi iki ayaklıdır. Birinci ayak, "serbest bırak" ayağıdır. Rahatça yatırım yapsın diye müteşebbisi serbest bırakacaksın. Olmazsa olmaz ikinci ayak ise kontroldür. Türkiye, 24 Ocak 1980 sonrasında ne kadar kontrol tedbiri varsa tamamını kaldırmıştır. Bunlardan biri servet beyannamesi idi, kaldırıldı. Gider esasına göre kontrol sistemi vardı, kaldırıldı. Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu vardı, o da kaldırıldı.

p Siz, Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu'nun kaldırılmasına karşı mısınız?

Altuğ- Karşı olmak veya yanında olmak, Türk insanının çok sevdiği şeyler. Esas olayı konuşmak lazım. Servet beyanı müessesesi vardı. Mesela sene sonunda 100 liralık bir servet artışınız oldu ise "vergisini verdiniz mi, vermediniz mi?" diye kontrol edilirdi. Veya "bu servet artışı borçlanmadan dolayı kaynaklandı ise size borç veren kişinin size borç verecek tasarruf kabiliyeti var mı?" bakılırdı. Gider esasına göre kontrol sistemine göre, sene başında servetiniz 100 lira idi, 200 liraya çıktı, "Peki sen hiç yemedin mi, içmedin mi?" sorulurdu. Bu iki kontrol müessesesi kaldırıldı. Ama bunların yerine yeni bir kontrol sistemi getirilmedi.

Alkapon'u yakalayan sistem

Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu, "Artık dünya küçülüyor. Türkiye büyüyor. Türk insanı çağdaş bir insan olduğuna göre cebinde dolar bulundurmasının hiç bir mahsuru yok" şeklinde masumane bir gerekçe ile işlemez hale getirildi. Ama burada bir limit konulmadı. Oysa gelişmiş ülkelerde limitler vardır. ABD'de, IRS adlı sistem, 10 bin doların üzerinde bir işlem yaptığın zaman hemen "Nereden buldun?" der. Alkapon'u (Al Capone- Amerikalı ünlü gangster) yakalayan sistem de bu sistemdir. FBI, CIA, tüm güvenlik, kriminal birimleri Alkapon'u yakalamaktan aciz kalmışlardır. Ama IRS onu yakalamıştır. Vergi suçu isnadı ile 23 sene hapsine karar vermiştir.

Almanya'da 20 bin DM, Hollanda'da 25 bin Gulden limiti vardı. Türkiye'de, limitsiz bir dolar bulundurma sistemi getirildi. Cebinde bir dolar bulunan adamı masumane bir gerekçe ile serbest bırakırken cebinde 1 milyar dolar olanı da serbest bırakmış oldun. Siz, kontrolü kaldırdığınız zaman "Gelir vergisi almayacağım" demektir. Gelir vergisi almayacaksan kamu finansmanını ne ile yapacaksın? Borçlanma ile yapacaksın. O halde sizin modeliniz, "Vergi alma borç al, vergi alma oy al" modelidir.

"Hamiline" yazılı ekonomi

Tabii devlete borç vermek isteyenler kontrolden korkarlar. Onun için de borç vericiler, "Üç tane şey isteriz" dediler. "1- Faizler yüksek olacak. 2- Bizden hesap kitap sormayacaksınız. 3- Bizden vergi de almayacaksınız." "Peki bunu nasıl yapacağız?" "Devlet iç borçlanma senetleri hamiline yazılı olacak." Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kimden borç aldığını bilmeyecek. Kime ne kadar faiz verdiğini de bilmeyecek. Böylece "hamiline" yazılı bir ekonomik yapı oluştu. "Hamiline" yazılı ekonomi, Türkiye'yi hamile bırakmıştır. Bu hamile kalma 24 Ocak 1980 sonrasında başlamıştır.

Burada anahtar büyük kupürlü paradır. 24 Ocak 1980'de Türkiye'nin en büyük kupürlü parası bin lira idi. Bugün 20 milyon lira. 1 milyarı 20 milyonluk kupürle rahat ödersiniz. Ama sizin en büyük kupürlü paranız bin lira olsa idi 1 milyarı hadi öde bakalım. Demek ki bu model nakit ödeme, "hamiline" yazılı esasına dayalı bir model olup kontrolü de reddediyor. Bu modelin adı kayıt dışı ekonomi ile kalkınma modelidir. Bu modelin adı mafya ile, yolsuzlukla kalkınma modelidir. Bu model, Türkiye'de iki tane devletin varlığını gösterir. Bir ülkede iki tane ekonomi varsa o ülkede iki tane devlet var demektir.

Yolsuzlukla kalkınma modeli

Türkiye'de kaç kere af ilan edildi, belli değildir. Af kimin için ilan edilir? Suçlu için ilan edilir. Peki suçluyu kim affediyor? Hırsızı, hırsıza şikayet eden bir düzen. Türkiye'de en büyük suç nedir, biliyor musunuz? En büyük suç, suçsuzluktur. Çünkü hiç suç işlemediğiniz zaman hiç bir şey kazanmazsınız. Aftan da istifade etmezsiniz. Bunlar ne aflarıdır? Vergi aflarıdır. Bu vergi afları, aynı zamanda devleti gasp edenlerin, soyanların, milleti dolandıranların affıdır. Çek senet affı yaparsınız. Çekleri ödemeyenleri affedersiniz. Kimin cebinden affediyorsunuz? İmar affı yaparsınız. Hazine arazilerini talan ederler. Sanki millet talan ediyormuş gibi kıyakçılık yaparsınız. Kıyakçılığı kime yapıyorsunuz? Gecekondu ağalarına yapıyorsunuz. Türkiye'nin ekonomik modeli yolsuzluktur. Bu yolsuzluk da öyle Yolsuzluk Araştırma Komisyonları kurularak önlenmez.

p Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu çalışmalarından sonuç alınacağına inanmıyor musunuz?

Altuğ- Kesinlikle hayır!

p Neden?

Altuğ- Komisyonun bir yaptırım gücü yok ki.

p Yüce Divan'a gönderme yetkisi var.

Altuğ- Nerede gönderecek! Senin ekonomin kayıt dışı. Sonra sen bu adamları o kadar çok af çıkartıp affetmişsin ki affettiğin adama tekrar nasıl ceza vereceksin. O kadar çok affetmişsin ki neresinden tutacaksın? Adamı bir tek yargılayacağın yer vatana ihanet. Vatana ihanetin de koşulları var.

Türkiye'de iki devlet var

p Bu memleketin bir kaç milyar dolarını çalmış, çırpmış. Bu vatana ihanetten yargılanmayı gerektirmez mi?

Altuğ- Çalmış, çırpmış, ben onu söylemiyorum. Bu bir model olmuş. Senin modelin götürmeye dayalı bir model. Türkiye'de en kutsal hak götürme hakkıdır. Türkiye'de herkes götürücü. 1 lira götürmekle 1 trilyon götürmek arasında hiç bir fark yoktur. O zaman dün niye af çıkarttın da bugün yolsuzlarla mücadele ediyorsun? Sen affediyorsun. Sonra da "sana ceza vereceğim" diyorsun. Türkiye'nin modeli bu. Türkiye'de küçük, orta, bir de süper götürücüler var. Büyükten küçüğe birbirlerine "siz götürdünüz de biz sesimizi mi çıkarttık?" diyorlar. Dolayısıyla "Siz götüremiyorsunuz, beceriksizsiniz. Çocuklarınızın götürme hakkını teminat altına alınız. Bize oyunuzu verirseniz çocuklarınızın istikbaldeki götürme hakkı teminat altında olur" diyorlar. Ben dahil Türkiye'de götürmeyen hiç kimse yok.

p Bu nasıl oluyor?

Altuğ- Bir adamın bir trilyon götürmesi ile bin kişinin birer milyar götürmesi arasında fark yok ki. Sonuçta bir trilyon gidiyor. Mesela alıcı da satıcı da devlete karşı bir işbirliği içerisine giriyor. Alıcı fatura almıyor, KDV kadar götürüyor. Satıcı fatura vermiyor, gelir ya da kurumlar vergisi kadar götürüyor. Dolayısıyla sen de, ben de götürücüyüz. Ama biz ufak götürmüşüz. "Kardeşim sen bize bakma da büyük götürücülere bak" diyoruz.

Kişi başına milli gelir hikayesi

p Kişi başına milli gelir Türkiye'de nasıl hesaplanıyor?

Altuğ-Türkiye'de gelir dağılıyor mu ki kişi başına milli gelirden bahsediyorsun. Senin asgari ücretin yıllık bin dolar. Ondan sonra da "Milli gelirim 3 bin dolardı. Kriz oldu da 2500 dolara düştü" diyorsun. Bu, tam bir hikaye, yutturmaca. Türkiye'de nüfusun % 20'si gelirin % 80'ini alıyor. Nüfusun % 80'i de gelirin % 20'sini alıyor. Onlar, "Biz de götüreceğiz" diyor. Öbürü de "küçük hırsızlar büyük hırsızların kefili olsun" diye göz yumuyor. Bu model aynı zamanda bir kefalet mekanizmasıdır. Bu kefaleti de, küçük hırsızların oylarıyla büyük hırsızların kefaleti olmakla gerçekleştiriyorsun.

p Şubat 2000'de bir kara Çarşamba yaşandı. Bir günde 5,5 milyar dolarlık paranın dışarı çıkarıldığı söyleniyor. Bu, bu kadar basit mi?

Altuğ- Niye basit olmasın! Sen bir kere kontrolü kaldırmışsın. Senin kontrol düzenin yok. AB normlarına uygun bir kambiyo düzeni getirmemişsin. Her şey hamiline yazılı. Kimin eli kimin cebinde belli değil. n
'Katliamınıza dikkat çekmek antisemitizm değildir'
Sanders'tan Netanyahu'ya sert yanıt
'Hamas liderlerini öldürün, Refah'ı işgal edin'
İsrailli bakandan Mossad'a çağrı
İsrail'e de füze saldırısı düzenlendi
Husiler İsrail gemisini vurdu
Hande Fırat sergisi bakanlık desteği ile açıldı
Kabine toplantısı gibi sergi açılışı
14 bin koşucu finişi görecek
Katılımda rekor geldi, şimdi sıra derecelerde!
İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu?
Ekonomiyi soğutmaya devam
IMF'siz IMF programı uygulanacak
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
'Katliamınıza dikkat çekmek antisemitizm değildir'
Sanders'tan Netanyahu'ya sert yanıt
'Hamas liderlerini öldürün, Refah'ı işgal edin'
İsrailli bakandan Mossad'a çağrı
İsrail'e de füze saldırısı düzenlendi
Husiler İsrail gemisini vurdu
Hande Fırat sergisi bakanlık desteği ile açıldı
Kabine toplantısı gibi sergi açılışı
14 bin koşucu finişi görecek
Katılımda rekor geldi, şimdi sıra derecelerde!
İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu?
Ekonomiyi soğutmaya devam
IMF'siz IMF programı uygulanacak
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!

İstanbul'da çocuklar güven içinde spor yapacak

 
 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Spor İstanbul, düzenlediği etkinliklerle bu hafta 23 Nisan’da çocukların mutluluğuna ortak olurken, Türkiye’de bir ilk olan Çocuk Korumu Programı’nı da güncelleyerek yayınladı. Program politika, rehber ve yönergelerden oluşuyor.
26.04.2024 00:46:00
HASAN PARLAK
İstanbul'da çocuklar güven içinde spor yapacak
İstanbul'da çocuklar güven içinde spor yapacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirakı Spor İstanbul'un yayınlanan 2024 Çocuk Koruma Programı çerçevesindeki çalışmalar, uygulama rehberinin oluşturulması ve Çocuk Koruma Kurulu'nun kurulmasıyla daha güçlü bir yapıya kavuştu. "Güvenli Spor Hattı" üzerinde çocuklar hakkında bilgi toplayacak kurum içi iletişim ağının oluşturulmasında yazılımsal çalışmalar da sürüyor. Hat üzerinden elde edilecek bilgiler çocuk koruma kurulu tarafından değerlendirilecek. Bu bilgiler ortak bir havuzda toplanıp prosedürlere dönüştürülerek, yeniden sahaya aktarılacak.
10 kişinin yer alacağı Çocuk Koruma Kurulu, tesisler, akademi, hukuk, insan kaynakları ve bilgi teknolojileri departmanlarının uzman kadrolarının bilgi birikimlerini, güvenli spor çatısı altında çocukları korumak için birleştiriyor.

İstismara geçit yok

İBB Spor İstanbul Genel Müdürü İ. Renay Onur'un en önem verdiği çalışmalardan olan Çocuk Koruma Politikası, İstanbul Barosu ile işbirliği içinde yürütülüyor. Koruma programı, genel olarak her türlü fiziksel ve ruhsal istismarın önüne geçmeyi amaçlıyor. Program çerçevesinde spor yapan çocuktan eğitmen ve ebeveyne kadar, tüm tarafların hak ve sorumlulukları da ortaya konuluyor. 

Eğitmenler de eğitiliyor!

Çocuk Koruma Politikası'nın bazı önemli noktaları şöyle:
• İşe yeni başlayan her eğitmene çocuk koruma konusunda zorunlu eğitim veriliyor.
• Tüm işe alım sınavlarında, performans değerlendirmeile  oryantasyon sınavlarında çocuk koruma ve spor pedagojisi konularından sorular soruluyor.
• Oryantasyon kapsamında eğitmenler için 20 soruluk sınav hazırlanıyor.
• Yöneticiler için yapılan yükseltme sınavlarında çocuk koruma prosedürleri ve örnek vakalar hakkında sorular yöneltiliyor.
• Sahada çocuklar özelinde karşılaşılabilecek risk değerlendirme tabloları oluşturuluyor.
• Eğitim nişanları oluşturulurken, fair-play kapsamında spor kültürünü yaygınlaştırıcı çalışmalar da yürütülüyor.

Bu yıl faiz yüksekten uçacak

 
 
 
Geçen ay politika faizinin yüzde 5 yükselterek sürpriz bir çıkış yapan Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), Nisan ayı toplantısında politika faizini yüzde 50'de sabit tuttu. Politika faizi geçen yıl Nisan ayında yüzde 8.5 idi! Ekonomistler bu yıl faiz indirimi beklemiyor. Uygulanacak politika ise IMF'nin reçetesine benziyor. 
 
25.04.2024 23:42:00
AHMET TURAN YİĞİT
Bu yıl faiz yüksekten uçacak
Bu yıl faiz yüksekten uçacak

Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), 25 Nisan'daki toplantıısnda politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 50'de sabit bıraktı. Merkez Bankası geçen ay politika faizini 500 baz puan artışla yüzde 45'ten yüzde 50'ye yükselterek, dikkatleri üzerine çekmişti. Piyasadaki farklı anketlerde katılımcılar arasında faizin sabit tutulacağı beklentisi hakimdi. Anadolu Ajansı (AA) Finans'ın beklenti anketine katılan ekonomistler, TCMB'nin politika faizini yüzde 50'de sabit bırakmasını bekliyordu. Bazı ekonomistler ise Merkez Bankası'nın bu ayda yüzde 1 gibi sembolik olarak faiz artışına gidebileceğini savunuyordu. Ancak 31 Mart'taki Mahalli İdareler Seçimleri'nin ardından döviz kurlarının yatay seyre girmesi Merkez Bankası'nın böyle bir hamle yapmaya gerek duymamasına yol açtı.


Enflasyonun iniş takımları arıza yaptı!

PPK'nın kararla ilgili basın açıklamasında aylık enflasyonun ana eğiliminin Mart ayında 'devam eden zayıflamaya rağmen öngörülenden yüksek' gerçekleştiği belirtildi. Duyuruda yer alan şu ifadeler dikakt çekti: "Mart ayında atılan adımların etkisiyle finansal koşullar önemli ölçüde sıkılaşmıştır. Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.
Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır." Duyuruda dezenflasyonun 2024 yılının ikinci yarısında tesis edileceğine işaret edildi. Türkiye'de tüketici fiyatları enflasyonu TÜİK'e göre Mart ayında yıllık olarak yüzde 68.50 olarak gerçekleşmişti. Enflasyon Araştırma Grubu'na göre (ENAG) ise yıllık enflasyon Mart ayında yüzde 124.63 idi. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan geçen hafta ABD'nin başkenti Washington'da katıldığı bir panelde Türkiye'nin yüzde 36 olan yıl sonu enflasyon hedefine ulaşma yolunda olduğunu söylemiş ve piyasaların bu hedefe 3 ay gecikmeyle ulaşılacağına inandığını eklemişti.

Faiz indirimi ne zaman?

Ancak "Yenimesaj.co.tr"ye konuşan Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, yüzde 36'lık hedefin tutmasının zor olduğunu, enflasyonun yüzde 45'e çekilmesinin başarı olacağını kaydetti. Merkez Bankası'nın bu yıl faiz indirimine gitmesinin zor göründüğüne işaret eden Aslanoğlu, enflasyonun yüzde 45'e inmesi durumunda yıl sonunda faiz indirimlerinin başlayabileceğini dile getirdi. Bu arada ekononomistler hükümetin ekonomiyi soğutmak yani piyasadaki canlılığı kırmak için çaba sarfettiğini kaydetti. Ekonomiyi soğutmak bir IMF uygulaması! Eğer ekonomi soğutulursa haliyle büyüme de düşecek. OECD'ye göre Türkiye'nin bu yıl yüzde 2.9 büyümesi bekleniyor. Ancak bu büyüme oranında enflasyonun yüzde 36'ye inmesinin imkansız olduğunu savunuyor.

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 25. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
25.04.2024 14:23:00
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 25. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla sona erdi.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için yapılan seçimin ilk 24 turunda hiçbir adayın 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 25. tur oylaması yapıldı.

24. turda en fazla oyu alan 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ve 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk'ün katılabildiği oylamada, Kerkez 136, Şentürk ise 131 oy aldı. Seçime katılım 322 olarak kayıtlara geçerken, 13 boş oy kullanıldı, 42 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 26. tur oylamayla devam edilecek. Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), Kara Yolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapıldığı iddialarını yalanlayarak, uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyet alamayacağı ve ehliyetini yenileyemeyeceği iddiasının manipülasyon içerdiğini bildirdi.
25.04.2024 13:48:00
İhlas Haber Ajansı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından yapılan açıklamada, sürücü adayları ve sürücülerde aranacak sağlık şartları ile muayenelerine dair usul ve esasların Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik kapsamında belirlendiğ hatırlatılarak, 'Yürürlükte olan yönetmeliğin 7. maddesi kapsamında ağır derecede veya orta derecede uyku apnesi olanlar ile birlikte gündüz uyuklama hali tespit edilen kişilerin tedavi görmeden sürücü belgesi alamayacakları, ancak uyku apnesinin kontrol altına alındığı veya tedavi edildiği doktor heyeti tarafından tespit edilen kişilere sürücü belgesi verilebileceği açıkça belirtilmiştir. Yönetmelikte güncel bir değişiklik söz konusu değildir' denildi.


Açıklamada, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik paylaşımlara itibar edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuldu.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.