Almanya'nın Dresten kentinde ortaya çıkan ve hızla tüm Avrupa ülkelerine yayılan İslâm karşıtlığı gösterilerini, doğru okumak ve doğru değerlendirmek gerekir. Bu, İslâm düşmanlığının yeniden alevlenmesidir. Bilindiği üzere İslâm düşmanlığı, Batılıların genlerine işlemiş, hiçbir zaman da kesintiye uğramamış ve artarak devam etmiştir. Batılı bilim ve siyaset adamları, yıllardan beri medeniyetler çatışmasının hızlanacağı ve yaygınlaşacağı öngörüsünde bulunuyorlar. Bernard Lewis, 1990 yılında yayınladığı bir makalede, "İslâm ile Batı arasında medeniyetler çatışmasının şiddetleneceğini ve bu çatışmanın İslâm'ın doğuşuna kadar gittiğini" söylemektedir. Huntington da, "gelecek dönemde dünyada ana çatışma kaynaklarının ideolojik ve ekonomik olmayacağı" belirtti ve şöyle dedi: "Küresel siyasetin başlıca çatışmaları farklı medeniyetlere mensup uluslar ve topluluklar arasında gerçekleşecektir. Medeniyetler çatışması küresel siyaseti belirleyecek, medeniyetler arasındaki fay hatları, geleceğin çatışma çizgileri olacaktır." Hungtinton, medeniyet konusunda dini kimliğin esas olduğunu da şöyle bir örnekle anlatır: "Fransa'da uzun süre yaşayan bir Arap, yarı Fransız olabilir, ama yarı Katolik olamaz." Bu gerçeği görmezden gelen Türk yetkililer, Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımıza, "Batı toplumlarıyla bütünleşin, fakat asimile olmayın" telkininde bulunuyorlar. Böyle bir telkinin hiçbir karşılığı olmadığını, Huntington'un verdiği örnek, açık bir şekilde göstermektedir. Daha açık bir deyişle asimile olmadan, yani Hıristiyanlaşmadan, Batı toplumlarıyla bütünleşmek imkânsızdır. İslâm karşıtı gösterilerde, herhangi bir ırk değil, doğrudan doğruya İslâm hedef tahtasına konulmuştur. Bu, çok manidardır. Batılılar, göçmene evet, Müslüman göçmene hayır diyorlar. Bu görüşleri, "Fransa'nın İntiharı" adlı kitabın yazarı Eric Zemmour ve "Almanya Kendini Yok Ediyor" adlı kitabın yazarı Thilo Sarrazin, açık açık seslendiriyorlar. Bu yazarlar, Müslüman göçmenlere, "artık Avrupa'yı terk edin" denilmesinin zamanı geldiğini, çekinmeden dile getiriyorlar. Almanya'da İslâm karşıtlığını yeniden ateşleyen, "Avrupa'nın İslâmlaştırılmasına Karşı Vatansever Avrupalılar" (PEGİDA) örgütü, adından anlaşılacağı gibi, Avrupa'da hedef olarak İslâm'ı seçmiştir. Siyaset bilimci Hajo Punke, "Avrupa'da başlayan İslâm karşıtı gösterilerin, masum bir halk hareketi olmadığını, Batılı önderlerin medeniyetler çatışmasını başlatmak istediklerini" beyan ediyor. Bu doğru tespite, şunu da ilâve etmek gerekir: Söz konusu İslâm karşıtlığını Yahudiler de kışkırtmakta ve desteklemektedirler. MOSSAD'ın eski başkanlarından Efrahim Halevy, Müslümanlar arasındaki doğum oranlarının yüksekliğine dikkat çekiyor ve şöyle diyor: "Yakın bir zamanda Avrupa'da Müslümanların nüfusu yüzde 10'a ulaşacaktır. Avrupalılar, Müslüman nüfusun artışının büyük bir sorun teşkil ettiğini ve bu tehdidin en ciddi yönlerinin görmüyorlar." Yahudiler, İslâm karşıtlığını fikri olarak körüklemenin yanında, vakıflar kanalıyla da PEDİGA gibi örgütlere finansman sağlamaktadırlar.Bu gelişmelerden anlaşılan odur ki, Batı dünyasında İslâm düşmanlığı, yeni bir boyut kazanmakta, daha doğrusu medeniyetler çatışmasına dönüşmektedir. Avrupa'da hızla yayılan İslâm karşıtı eylemler, böyle algılamazsa tarihi bir hata işlenmiş olur. Maalesef AKP hükümeti, bu hata ve yanılgı içerisindedir. Hükümet, bunca eylemleri hiçe sayarak, hâlâ daha "Medeniyetle İttifakı" eş başkanlığını sürdürüyor. Şu gerçeğin altını bir kez daha çizelim ve yetkilileri uyaralım: "Medeniyetlerin kaynağı dinlerdir. Dinlerin ittifakı olmayacağına göre, medeniyetlerin ittifakı da olmaz." Böyle abesle iştigal, telâfisi mümkün olmayan, maddi ve manevi kayıplara yol açar. Aklımızı başımıza devşirelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018