Bir baba olarak milyonların direk yaşadığı o drama çok denedim ama empati bile yapamadım. Ben enkaz altında olsam, sorun yok. Ya ailem, ya evlatlarım… Aman Allah'ım! Düşünemiyorum bile.
Ama biraz okuyan, geçmişi araştıran, yaşananları gözlemleyen bir vatandaş olarak soruyorum: Mehmetçik sahaya neden çok ama çok geç gönderildi, diye soruyorum.
Bu soru yeni bir soru da değildir. Dünde sorduk, sorguladık. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerdeki askeri birliklerin, şehir dışlarına taşınmaya başladığı günlerden beri soruyorum ve 'askeri, şehir dışına itmeyin. Bu asker, bize barışta da lazım.
TSK'nın komuta kademesiyle oynamayın. Emir-komuta zincirini bozmayın. Sivil bürokrasiyi, komuta kademesine sokmayın. Askeri hastaneleri, okulları kapatmayın' diye yıllardır serzenişte bulunduk.
Ama AKP iktidara geldiği ikinci yılda İstanbul'daki askeri lojmanları törenle yıktı. TSK'yı, kendince her şeyi dizayn etti.
6 Şubat Pazartesi. Sabah 5 civarlarında 10 ilimiz büyük bir afete maruz kaldı. Aradan birkaç saat geçmişti ki ikinci büyük afet haberi geldi.
Uzaydaki uydularımızdan afetin büyüklüğü an ve an görebiliyordu. Cep telefonlarından bile ilgili uygulama ile bölge görüntülenebiliyordu.
Bu görüntülerde, on binlerce binanın yıkıldığını, milyonların telaşını, feryadını devleti yönetenler de gördü.
Eldeki imkanlarla bölgeye koşuldu. Ama afet öylesine büyüktü ki, eldeki imkanlar aciz kaldı. Yapılması gereken, yapılmadı.
Depremden Pazartesi sabahı gerçekleşti. Eski asker Savunma Bakanı Hulusi Akar, Çarşamba günü 9 bin askeri personelin sahada olduğunu açıkladı. Çarşamba günü akşamı bölgedeki komandoların intikal ettirildiği açıklandı.
Yine Çarşamba günü afet bölgelerine askeri helikopterlerden yiyecek-içecek indirildiği açıklandı. Yine Çarşamba günü Sayın Erdoğan sahada 20 bin asker olduğunu, ifade etti.
Ama afet Pazartesi sabah 5'te gerçekleşmişti. Yani asker sahaya çıkarılmamıştı. Oysa sahaya ilk çıkan asker olmalıydı. 2 gün sonra 9 bin değil. Aynı gün 90 bin asker olmalıydı.
Mehmetçik hiçbir şey yapmasa bile vatandaşa, psikolojik destek olacaktı. Sokaktaki feryat eden milyonlar, 'Mehmetçiğimizi' görünce 'devlet burada' diyeceklerdir. Sahipsiz olmadıklarını anlayacaklardı.
Eğer Mehmetçik sahada olsaydı, yardım koordinasyonları daha hızlı ve disiplinli sağlanabilecekti.
İnsanlarımız temel ihtiyaçları için daha iyi organize edilecekti. Gelen kurtarma ekipleri birilerinin istediği bölgelere değil ilk gördükleri enkazlara müdahale edecekti.
Şuna eminim ki! Depremin ilk beş saatinde 20 bin, 40 bin, 60 bin askerimiz bölgede olsaydı kurtarılan insan sayımız çok çok daha fazla olurdu.
Şimdi başta Sayın Fuat Oktay ve AFAT yetkilileri olmak üzere birçok kişi bölgedeki hava şartlarından, yollarda oluşan sıkıntılardan bahsediyor.
Doğrudur. Bizim, helikopterlerimiz yok mu? Var, yüzlerce askeri helikopterimiz var. Hava indirme taburlarımız var.
Böyle bir gücümüz varken bölgedeki milyonların ekmek, su sıkıntısı çekmesini kim izah edebilir?
Bu yazıyı yazdığım sıralarda medyada hala enkaz başında kurtarma ekiplerini bekleyen anneler, babalar, evlatlar, dedeler, nineler var ve 'neden kimse gelmiyor' diye feryat ediyorlar.
Bu feryatların bir muhatabı olmalıdır!
İstanbul Havalimanına bölgeye gitmek için gelip, bölgeye gidemeyen uzman kurtarma ekipleri, doktorlar, sağlık mensupları olduğu haberleri yapıldı. Bunların bir muhatabı olmalıdır!
İnanılır gibi değil
Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Türkiye Taşkömürü Kurumundaki 500 profesyonel kurtarma ekibinin hazır olduğunu, AFAD'ın ilk etapta 12 kişi talep ettiğini ve Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun 12 kişilik ilk arama kurtarma ekibi deprem bölgesine hareket ettiğini açıkladı.
Daha sonra Türkiye Taşkömürü Kurumundaki 500 arama kurtarmacıdan şu ana kadar sadece 85'i yola çıkarıldı, dedi.
Böyle bir şey olabilir mi?
Afetin üzerinden 48 saat geçtikten sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, AFAD harici koordinasyona müsaade edilmeyeceğini açıkladı.
AFAD yetişemedi. Bu yükü kaldırmadı. Asker sahada değil. On binler enkaz altında, milyonlar sokakta ve yardım araçları, malzemeleri bölgeye sokulmuyor.
Ne yapılmaya çalışılıyor? Bu tablonun bir muhatabı olacak!
- Küresel itaatsizlik başladı / 05.10.2025
- Erdoğan’ın ‘kazan kazan’ modelini hatırlar mısın? / 04.10.2025
- Gülen’e nasip olmadı, Erdoğan’a mı nasip olacak? / 03.10.2025
- ABD’ye nasıl ve neden peşkeş çekildiğimizi yazıyorum / 02.10.2025
- Aşağıdaki vasıfları taşıyan yöneticiler aranıyor / 30.09.2025
- Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir / 29.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025
- Her şey ABD’nin rızası için mi? / 27.09.2025
- Trump’a haddini bildirecek bir dünya lideri aranıyor / 26.09.2025