Geçen hafta sonu Şanlıurfa'da Bağımsız Türkiye Partisi il kongresi yapıldı. İzleyince çok duygulandım.
Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş hocamız en son Şanlıurfa'yı ziyaret etmişti. Hocamızı havaalanından Urfalı kardeşlerimizle birlikte uğurlamıştık.
Haydar Baş hocamız: "Bu ülkede Türk-Kürt sorunu yok hepimiz kardeşiz. Ne Kürdün Türk'le ne Türk'ün Kürt'le sorunu yoktur" demişti.
Bunu bir Karadenizli, bir Egeli belki anlayamaz. Siyasi bir söylem olarak görebilir. Fakat Karadenizli ve beş sene Şanlıurfa'da yaşayan biri olarak bunun ispatını gördüm ve yaşadım. Şanlıurfa'da hem Kürt, hem Türk, hem Arap var. Kardeş gibi yaşıyorlar. Kız alıp kız veriyorlar. Birbirlerine bir üstünlükleri yok.
Urfa çok zengin bir il, yer altı kaynaklarına bakıyorsunuz petrolü var. Yer üstü kaynaklarına bakıyorsunuz suyunuz olduğu müddetçe her şey yetişir. Hani derler ya insan eksen insan biter o cinsten. Ben ülkemizin birçok yerini dolaşmış biri olarak böyle güzel bir toprağı çok az yerde gördüm.
İtiraf etmem gerekir ki; Şanlıurfa'nın bu kadar ülkesini seven, bayrağını seven insanlarla dolu olduğunu bilmiyordum. Nasıl ki Atatürk'ü din düşmanı olarak gösterdiler ise Güneydoğu'yu ve insanlarını da vatan düşmanı olarak göstermişler.
Şanlıurfa'da yapılan kazılardaki kalıntılarda Türk tarihinin ne kadar eskilere dayandığını görüyoruz. Ne kadar kadim bir millet olduğumuzu görüyoruz. Bu kalıntıların Şanlıurfa'da çıkması Mezopotamya'dan Anadolu'ya geçişin Urfa'dan başlamış olduğu çıkarımını yapabiliriz. Sırf bu kalıntılar düzgün tanıtıldığında Şanlıurfa zengin olur deniyor. Yani asırlarca öncesi kalıntısı bile zengin ediyor. Neden şuan sahip oldukları ile zengin olmasın.
Bütün bu değerlere sahip çıkabiliyor muyuz sorusuna verdiğimiz cevap ise maalesef hayır.
Ülkemizin olduğu gibi Şanlıurfa'nın da belki yüzde yirmilik kısmı zengin, gerisi fakirlik içinde yaşıyor. İnsanca yaşam olanakları yok. Birçoğu karın tokluğuna çalışıyor. Adeta varlık içinde yokluk yaşıyoruz.
Peki, bu kaynakları kullanacak bilgi gücümüz var mı? İnsan gücümüz var mı?
Tabi ki var. Olmayan ne peki!
Özgürce karar alacağımız irademiz yok. Günübirlik kararlar alıyoruz, günübirlik yaşıyoruz. Tıpkı ülkeyi yönetenler gibi… Gelinen nokta ise hüsran… Üç kuruşa, beş kuruşa kaynaklarımızı satıyoruz.
Çözüm ise insanına sahip çıkacak bir irade ile mümkündür. Bu iradeyi ben Hüseyin Baş'ta görüyorum. Tutturmuşlar çok genç, bunun algı operasyonu olduğunu düşünüyorum niye mi?
Çünkü Fatih Sultan Mehmet 21 yaşında İstanbul'u fethetti. Bundan gurur duyuyoruz. Helal olsun be ne dâhiymiş diyoruz. Oktay Sinanoğlu 26 yaşında Profesör oldu. Helal adama ne dâhiymiş diyoruz ki, gerçekten de öyle.
30 yaşında bir Genel Başkan, Hüseyin Baş siyaset yapıyor. Ufku çok zengin, basireti açık, dünyada ve ülkemizde olanlara hâkim. Kurtuluş reçeteleri veriyor.
Helal olsun ben de arkasındayım deyip sahip çıkmamız gerekmez mi?
Artık bir değişime ihtiyacımız var. Şanlıurfa'dan başlayarak bu değişime evet diyelim.
Daha güzel yarınlar için şanlı tarihinle haydi ŞANLIURFA var mısın?
- FATIMA MELEK ÖZYER: Haydar Baş: Bir davanın adı / 15.04.2025
- ÇİĞDEM PALA: Açık mektup / 14.04.2025
- SEÇİL DAMLA KAYAALP - Öğrenme / 08.03.2025
- BURHAN BORAN: Deprem / 27.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Maarif yüzyılı mı, masallar yüzyılı mı? / 20.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Parayı kim basarsa düzeni o kurar / 19.02.2025
- FATİH HAYDAR GÜNER - Petro-Dolar Tuzağından Kurtuluş: Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Vizyonu / 18.02.2025
- AYŞE ZIVALI: Hoca Atatürk / 08.02.2025
- OZANCAN DERNEK /Efendi kim, köle kim? / 17.01.2025