Biz tüketim ile ilgili analizimizde her şeyden önce tüketimin önündeki engellerin kaldırılması ve tüketimin olması gereken seviyeye nasıl çıkarılacağı üzerinde duracağız.
Ekonomi politikalarımızın hedefi üretim ile tüketimin arasındaki dengenin oluşturulmasıdır. Bu sebeple tüketim kesiminin desteklenmesi sürekli büyümenin sağlanması için olmazsa olmaz şarttır.Tüketim kesiminin içinde özellikle hedefimiz, belli bir gelir seviyesinin altında kaldığı için ihtiyacı olduğu halde bunu elde edemeyen hane halklarıdır. Bu kitle özellikle ülkemiz için düşünüldüğünde toplumun en az % 90'ını oluşturmaktadır.
Eğer ekonomiyi büyütmek istiyorsak tüketim kesimini desteklemek zorundayız, tüketim artmadan pazar problemi çözülmeden ekonomilerin büyümesi hiç mümkün değildir. Bugün çağımızın en büyük problemi hane halklarının büyük bir kısmının tüketebilme kabiliyetini yitirmiş olmasıdır. İşte asıl üzerinde konuşulması gereken nokta tüketebilme kabiliyetlerinin bu bireylere nasıl kazandırılacağıdır.Şu anda yapılan tartışmaların gerçek dünya ile örtüştüğünü söylemek mümkün değil. Bireyler hasta yatağında bir çorba kaşığı suyu içecek gücü bile kalmamış, biz ise oturmuş bu hastanın önüne 10 tabak yemek koyduğumuzda kaç tabağı yiyeceğini, kaç tanesini buzdolabına koyup saklayacağını konuşuyoruz.Tüketim konusunu detaylandırmadan önce önemli bir noktanın altını çizmemiz gerekiyor. O da üretim esnasında elde edilen gelirin elde edilen ürünü satın alabilecek tüketimi oluşturamayacağıdır. Bir örnek ile olayı açıklayalım. Toplam 5 kişinin işçi olduğu ve bir işverenin bulunduğu bir örnek üzerinde çalışalım. İşveren ay sonunda her işçisine 100 birim maaş versin, üretim faktörleri de emekten ibaret olsun. Ay sonunda ise bu işverenin elinde en az 500 birimden daha fazla bir ürün olacaktır. Diyelim ki bu 600 birim olsun, işte ay sonunda bu 500 birimlik gelirle 600 birimlik mamulün satın alınması mümkün olmayacaktır. Belli miktarda bir tüketim açığı ortaya çıkacaktır. Bu açık kapâtılmadığı sürece her geçen dönem bu eksik tüketim büyüyen ekonomileri içeriye doğru bükecektir. Büyüme hızına, miktarına ve gelir dağılımındaki düzensizliğe bağlı olarak er ya da geç bu ekonomide bir tıkanma olması, durağan bir döneme girilmesi kaçınılmazdır.Yarın: Üretim, üretim harcamalarından elde edilen gelirden büyüktür
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi / BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER...Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin Rusya Bilimler Akademisi:Evrensel bir modelRusya Ekonomi Bilimleri Akademisi Ekonomik Kuramlar ve Tahminler Bölümü Başkanıyım. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli yalnız ekonomini değil, küreselleşme ile ilgili tüm sorunların çözülmesinde önemli bir kaynak eser. Küresel krizi daha da büyütüp derinleştiren başta ABD olmak üzere oluşturulan şer imparatorluğudur. Bugün insanlığın kaderi, şer imparatorluğunu yöneten ve kendi menfaatleri için çalışan bir grup insana bağlıdır.90'lı yıllarda Sovyetler birliğinin çöküşünden sonra ABD dünya üzerinde total egemenlik kazandı ve birçok ülkelere ekonomi-finans, askeri saldırılar yaptı. Küresel şer imparatorluğunun Rusya, Türkiye, Azerbaycan ve diğer ülkelere karşı gerçekleştirdiği yıkıcı politikasına karşı çıkmak için prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kuvvetli bir temeldir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın modeli evrenseldir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi'si, ülke ekonomilerini bağımsız ve kendi kendine yeterli kılmak için net tavsiyeler sunmaktadır. Bunun için var olan doğal kaynakları, ekonomik ve sosyal mekanizmaları içeren net kaynakları göstermektedir. Başta Asya Ülkeleri olmak üzere Üçüncü Dünya Ülkelerinin hükümet ve yöneticileri Prof. Dr. Haydar Baş'ın tavsiyelerinden acilen istifade etmek için ilgilenmeleri lazım.
Ekonomi politikalarımızın hedefi üretim ile tüketimin arasındaki dengenin oluşturulmasıdır. Bu sebeple tüketim kesiminin desteklenmesi sürekli büyümenin sağlanması için olmazsa olmaz şarttır.Tüketim kesiminin içinde özellikle hedefimiz, belli bir gelir seviyesinin altında kaldığı için ihtiyacı olduğu halde bunu elde edemeyen hane halklarıdır. Bu kitle özellikle ülkemiz için düşünüldüğünde toplumun en az % 90'ını oluşturmaktadır.
Eğer ekonomiyi büyütmek istiyorsak tüketim kesimini desteklemek zorundayız, tüketim artmadan pazar problemi çözülmeden ekonomilerin büyümesi hiç mümkün değildir. Bugün çağımızın en büyük problemi hane halklarının büyük bir kısmının tüketebilme kabiliyetini yitirmiş olmasıdır. İşte asıl üzerinde konuşulması gereken nokta tüketebilme kabiliyetlerinin bu bireylere nasıl kazandırılacağıdır.Şu anda yapılan tartışmaların gerçek dünya ile örtüştüğünü söylemek mümkün değil. Bireyler hasta yatağında bir çorba kaşığı suyu içecek gücü bile kalmamış, biz ise oturmuş bu hastanın önüne 10 tabak yemek koyduğumuzda kaç tabağı yiyeceğini, kaç tanesini buzdolabına koyup saklayacağını konuşuyoruz.Tüketim konusunu detaylandırmadan önce önemli bir noktanın altını çizmemiz gerekiyor. O da üretim esnasında elde edilen gelirin elde edilen ürünü satın alabilecek tüketimi oluşturamayacağıdır. Bir örnek ile olayı açıklayalım. Toplam 5 kişinin işçi olduğu ve bir işverenin bulunduğu bir örnek üzerinde çalışalım. İşveren ay sonunda her işçisine 100 birim maaş versin, üretim faktörleri de emekten ibaret olsun. Ay sonunda ise bu işverenin elinde en az 500 birimden daha fazla bir ürün olacaktır. Diyelim ki bu 600 birim olsun, işte ay sonunda bu 500 birimlik gelirle 600 birimlik mamulün satın alınması mümkün olmayacaktır. Belli miktarda bir tüketim açığı ortaya çıkacaktır. Bu açık kapâtılmadığı sürece her geçen dönem bu eksik tüketim büyüyen ekonomileri içeriye doğru bükecektir. Büyüme hızına, miktarına ve gelir dağılımındaki düzensizliğe bağlı olarak er ya da geç bu ekonomide bir tıkanma olması, durağan bir döneme girilmesi kaçınılmazdır.Yarın: Üretim, üretim harcamalarından elde edilen gelirden büyüktür
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi / BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş
MİLLİ EKONOMİ MODELİ İÇİN NE DEDİLER...Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin Rusya Bilimler Akademisi:Evrensel bir modelRusya Ekonomi Bilimleri Akademisi Ekonomik Kuramlar ve Tahminler Bölümü Başkanıyım. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli yalnız ekonomini değil, küreselleşme ile ilgili tüm sorunların çözülmesinde önemli bir kaynak eser. Küresel krizi daha da büyütüp derinleştiren başta ABD olmak üzere oluşturulan şer imparatorluğudur. Bugün insanlığın kaderi, şer imparatorluğunu yöneten ve kendi menfaatleri için çalışan bir grup insana bağlıdır.90'lı yıllarda Sovyetler birliğinin çöküşünden sonra ABD dünya üzerinde total egemenlik kazandı ve birçok ülkelere ekonomi-finans, askeri saldırılar yaptı. Küresel şer imparatorluğunun Rusya, Türkiye, Azerbaycan ve diğer ülkelere karşı gerçekleştirdiği yıkıcı politikasına karşı çıkmak için prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli kuvvetli bir temeldir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın modeli evrenseldir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi'si, ülke ekonomilerini bağımsız ve kendi kendine yeterli kılmak için net tavsiyeler sunmaktadır. Bunun için var olan doğal kaynakları, ekonomik ve sosyal mekanizmaları içeren net kaynakları göstermektedir. Başta Asya Ülkeleri olmak üzere Üçüncü Dünya Ülkelerinin hükümet ve yöneticileri Prof. Dr. Haydar Baş'ın tavsiyelerinden acilen istifade etmek için ilgilenmeleri lazım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.