Yeni Mesaj Gazetesi tarafından tertiplenen Milli Kahramanlarımızı Anma Programlarının on dokuzuncusu 18 Mayıs 2013 Cumartesi günü Mersin’de gerçekleştirildi.
Sıcak bir yaz gününde, sıcağa aldırış etmeden, salona teşrif eden kalabalık yöre halkını gerçekten tebrik etmek gerekir. Mersin’in de içinde bulunduğu bölgemizin etnik farklılıklar açısından zengin bir kültüre sahip olduğunu biliyorsunuz. Mersin programı bölge insanının kültür zenginliğinin birliğini beraberliğini de ispat etti. Mersinliler; Arap-Türkmen, Alevi- Bektaşi, Sünni ayrımı gözetmeden vatanlarının bölünmez bütünlüğünü önemsemişler, ellerine Türk Bayrağını alan salondaki programa koşmuştur.
Salondakiler, kalabalıktan ve salonun soğutma sisteminin yetersizliğinden dolayı adeta nefes almakta zorlanmamıza rağmen, salonu terk etmedi ve pürdikkat konuşulanları sonuna kadar takip ettiler. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın konuşmasını yapmak üzere salona gelmesiyle heyecanın doruk noktaya varışını, salonun coşkusunu anlatamam.
Salondaki misafirler, Grup Nefesin seslendirdiği ilahilere, deyişlere ve marşlara öyle eşlik ettiler ki; kadın erkek, yaşlı genç heyecandan sık sık ayağa kalkıyor, sesleri ve hareketleriyle eşlik ediyorlardı.
Öyle bir an var ki “Turna gibi bir muamma” deyişinin seslendirildiği an! Salonun cem olduğu İmam Ali’de yok olduğu an; bunu anlatmak zordur, ancak yaşamak lazımdır.
Aziz Türk Milletini yıllarca bölmeye çalıştılar. Özellikle de Alevi Bektaşi vatandaşlarımıza atmadıkları iftira kalmadı. Denemedikleri yol kalmadı. Muharrem Dede’nin de konuşmasında yer verdiği gibi; Mumu yakıp, sonra da sırlayan Alevi kardeşlerimize, (mum söndürmedikleri halde), “mum söndü ayini” yaptı dediler. Kendilerini izah etmeye bile imkân vermediler. Çünkü fitne unsurlarının amaçları onların anlaşılmaları değil, gizlenerek bölünmelerini, yok olmalarını sağlamaktı. Ama Allah’a şükür ki kaybolmadılar, bölünmediler. Şimdi de kendilerini izah edebilecekleri, cem olabilecekleri bir çatı, bir gönül buldular.
Alevi Bektaşi Dedelerinden Muharrem Dede’nin Alevi Bektaşi kanat önderlerine yaptığı çağrı da çok önemlidir. Muharrem Dede özetle şunları söyledi: “Alevi Bektaşi kanaat önderlerine, Dedelere, Canlara sesleniyorum. Önümüzde Ehl-i Beyt’e ve onun yolundan gidenlere, bizlere gerçekten sahip çıkan biri olan Prof. Dr. Haydar Baş var. Yıllarca bizi sadece seçim zamanında hatırlayıp oyumuzu aldıktan sonra bizi hatırlamayanları şimdi biz de unutmalıyız. Kendimizi ifade edebilecek ve bu vatanın bölünmez bütünlüğüne, Ehl-i Beyt’e hizmet edecek çatı burasıdır. Bağımsız Türkiye Partisi ve Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın yanıdır. İşimiz zordur ve bize düşen görevler vardır. Haydar Hocamız bize sahip çıkmıştır bizde ona sahip çıkmalı, birlik olup ele ele vererek bu hizmeti ortaya koymalıyız.”
Mersindeki programdaki Bağımsız Türkiye Partisine katılımlar da çok önemliydi. Prof. Dr. Haydar Baş’ın rozetlerini taktığı şanslı katılımcılar şunlardır: Mersin Kazanlı Beldesi Alevi Bektaş-i Dedesi Ahmet Özdemir, İşkadını İmran Altuğ, Avukat Orçun Ali Aykut (Eski bakanlardan İmren Aykut’un yeğeni), Kazanlı Atalar eski AKP Belde Başkanı Selahattin Özdemir ve diğerleri…
Şunu açıkça beyan edebiliriz ki Milli Kahramanlarımızı Anma Programları her yerde olumlu yankılar buluyor. Çeşitli kesimlerden katılımlar oluyor. Siz siz olun, Nuh’un gemisi hükmünde olan Ehl-i Beyt’in ve 2. Kuva-yi Milliye hareketinin simgesi haline gelen, Prof. Dr. Haydar Baş’ın yanında ve Bağımsız Türkiye Partisinin saflarında yer almaya bakın.
Sıcak bir yaz gününde, sıcağa aldırış etmeden, salona teşrif eden kalabalık yöre halkını gerçekten tebrik etmek gerekir. Mersin’in de içinde bulunduğu bölgemizin etnik farklılıklar açısından zengin bir kültüre sahip olduğunu biliyorsunuz. Mersin programı bölge insanının kültür zenginliğinin birliğini beraberliğini de ispat etti. Mersinliler; Arap-Türkmen, Alevi- Bektaşi, Sünni ayrımı gözetmeden vatanlarının bölünmez bütünlüğünü önemsemişler, ellerine Türk Bayrağını alan salondaki programa koşmuştur.
Salondakiler, kalabalıktan ve salonun soğutma sisteminin yetersizliğinden dolayı adeta nefes almakta zorlanmamıza rağmen, salonu terk etmedi ve pürdikkat konuşulanları sonuna kadar takip ettiler. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın konuşmasını yapmak üzere salona gelmesiyle heyecanın doruk noktaya varışını, salonun coşkusunu anlatamam.
Salondaki misafirler, Grup Nefesin seslendirdiği ilahilere, deyişlere ve marşlara öyle eşlik ettiler ki; kadın erkek, yaşlı genç heyecandan sık sık ayağa kalkıyor, sesleri ve hareketleriyle eşlik ediyorlardı.
Öyle bir an var ki “Turna gibi bir muamma” deyişinin seslendirildiği an! Salonun cem olduğu İmam Ali’de yok olduğu an; bunu anlatmak zordur, ancak yaşamak lazımdır.
Aziz Türk Milletini yıllarca bölmeye çalıştılar. Özellikle de Alevi Bektaşi vatandaşlarımıza atmadıkları iftira kalmadı. Denemedikleri yol kalmadı. Muharrem Dede’nin de konuşmasında yer verdiği gibi; Mumu yakıp, sonra da sırlayan Alevi kardeşlerimize, (mum söndürmedikleri halde), “mum söndü ayini” yaptı dediler. Kendilerini izah etmeye bile imkân vermediler. Çünkü fitne unsurlarının amaçları onların anlaşılmaları değil, gizlenerek bölünmelerini, yok olmalarını sağlamaktı. Ama Allah’a şükür ki kaybolmadılar, bölünmediler. Şimdi de kendilerini izah edebilecekleri, cem olabilecekleri bir çatı, bir gönül buldular.
Alevi Bektaşi Dedelerinden Muharrem Dede’nin Alevi Bektaşi kanat önderlerine yaptığı çağrı da çok önemlidir. Muharrem Dede özetle şunları söyledi: “Alevi Bektaşi kanaat önderlerine, Dedelere, Canlara sesleniyorum. Önümüzde Ehl-i Beyt’e ve onun yolundan gidenlere, bizlere gerçekten sahip çıkan biri olan Prof. Dr. Haydar Baş var. Yıllarca bizi sadece seçim zamanında hatırlayıp oyumuzu aldıktan sonra bizi hatırlamayanları şimdi biz de unutmalıyız. Kendimizi ifade edebilecek ve bu vatanın bölünmez bütünlüğüne, Ehl-i Beyt’e hizmet edecek çatı burasıdır. Bağımsız Türkiye Partisi ve Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın yanıdır. İşimiz zordur ve bize düşen görevler vardır. Haydar Hocamız bize sahip çıkmıştır bizde ona sahip çıkmalı, birlik olup ele ele vererek bu hizmeti ortaya koymalıyız.”
Mersindeki programdaki Bağımsız Türkiye Partisine katılımlar da çok önemliydi. Prof. Dr. Haydar Baş’ın rozetlerini taktığı şanslı katılımcılar şunlardır: Mersin Kazanlı Beldesi Alevi Bektaş-i Dedesi Ahmet Özdemir, İşkadını İmran Altuğ, Avukat Orçun Ali Aykut (Eski bakanlardan İmren Aykut’un yeğeni), Kazanlı Atalar eski AKP Belde Başkanı Selahattin Özdemir ve diğerleri…
Şunu açıkça beyan edebiliriz ki Milli Kahramanlarımızı Anma Programları her yerde olumlu yankılar buluyor. Çeşitli kesimlerden katılımlar oluyor. Siz siz olun, Nuh’un gemisi hükmünde olan Ehl-i Beyt’in ve 2. Kuva-yi Milliye hareketinin simgesi haline gelen, Prof. Dr. Haydar Baş’ın yanında ve Bağımsız Türkiye Partisinin saflarında yer almaya bakın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- “Hoş Geldin Atatürk” tabuları yıkıyor / 20.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Ana muhalefete düşen görev / 15.09.2025
- Atasözleri bir milletin kültürüdür / 14.09.2025
- İbadetlere değer katan ilimdir / 13.09.2025
- İç cephe çökertilmeye çalışılıyor / 12.09.2025
- Hesap verme duygusu kaybedilirse! / 11.09.2025
- Susuz kalmaktan mı korkuyorsunuz? / 10.09.2025
- Atatürk’ün devlet aklı / 18.09.2025
- Mazlum Gazzeliler / 17.09.2025
- Sosyal medyadan kimler korkar / 16.09.2025
- Ana muhalefete düşen görev / 15.09.2025
- Atasözleri bir milletin kültürüdür / 14.09.2025
- İbadetlere değer katan ilimdir / 13.09.2025
- İç cephe çökertilmeye çalışılıyor / 12.09.2025
- Hesap verme duygusu kaybedilirse! / 11.09.2025
- Susuz kalmaktan mı korkuyorsunuz? / 10.09.2025