Gurbette doğup büyüyen ve burada endüstri/makine mühendisliği okumuş biri olarak 2009'dan bu yana ekonomik ve teknolojik adımları dünya çapında, bilhassa Türkiye'de ve Almanya'da yakinen takip ediyorum.
11 yıllık gözlemimin akabinde diyebileceğim; zifiri karanlığın zirvesindeyiz.
Bunu merhum Prof. Dr. Haydar Baş haykırarak defaatle dile getirdi ve çıkış yolu olarak Milli Ekonomi Modeli'ni bize sundu.
Geçtiğimiz Perşembe günü Berlin'de hükümet, korona krizinden çıkış olarak, 21 saatlik müzakerenin sonunda, Almanya tarihinde ilk kez en pahalı (130 Milyar Euroluk) konjonktür paketini açıkladı.
Başbakan Merkel'in deyimiyle, "Yeni bir ekonomik teşvik paketi." Peki, neye teşvik? Tüketime teşvik! Evet, Kapitalist sistemine önderlik eden ülkelerden biri olan Almanya üretime değil, tüketime teşvik dedi. Çünkü bu krizin getirmiş olduğu resesyondan tüketim endeksli bir paketle hâlâ şaşkınlıkla izliyorum (alınan kararları ve ekonomik gelişmeleri) olup bitenleri. Ama 2005'te merhum Haydar Baş demişti, "ABD ve AB batacak hepsi kapımıza gelecek" diye.
Gelinen nokta Hocamızın kapısı, ama kapıya vurmadan hırsız gibi çalıp gittiler. (Akademi dünyasında intihalin cezasını bilir misiniz? Bir eserden aşırma suçunun yaptırımı altı aydan iki yıla kadar veya adli para cezası olarak düzenlenmiştir. Burada alınan bir iki paragraf değil bir tezin tamamını çalmaktır.)
Hadi Almanya'daki halk Milli Ekonomi Modeli'nden bihaber ve Almanya hükümetinin Milli Ekonomi Modeli'nden (ç)alıntı yaptıklarını bilmiyorlar. Ya biz? 2005'ten bu yana Milli Ekonomi Modeli'ni merhum Haydar Baş'tan sadece duymakla kalmadık, ince detaylarına kadar defalarca okuduk ve hayranlık duyduk. Peki ona rağmen susacak mıyız? Yoksa bir akademisyene yakışan şekilde bir tezin, bir fikrin, bir projenin asıl sahibini ya da kaynağını en azından analım.
Kapitalist sistemine inat MEM tüketime önem verir, çünkü tüketen her birey diğer bireylerin daha fazla kazanmasını, dolayısıyla daha fazla tüketebilmesini sağlayacaktır.
Peki, bu paketin içeriği ile Milli Ekonomi Modeli'nden alıntı yapılan konulara kısaca değinelim:
1.i) MEM: Dar gelirli ailelere destek; aynı zamanda yeni bir tüketim artışına sebep olur, bu da yine daha fazla üretim demektir ve daha fazla istihdam imkanı sağlayacaktır.
1. ii) Konjonktür paketi: Dar gelirli ailelere çocuk başına 300€'luk "cocukbonusu". Yıllık 90.000€'dan daha fazla kazanan ailelere bu bonustan faydalanamayacak.
2.i) MEM: Talep ekonomilerin seyrini belirleyen ana unsurdur. Piyasadaki talebi kontrol ederek ekonominin genel seyrine yön vermek mümkündür.
Talebin 3 temel unsuru vardır: a)ihtiyaç, b)gelir düzeyi, c)ürünün fiyatı. Talep arttırıldığı takdirde ekonomiye de yine can gelecektir.
2.ii) Konjonktür paketi: talebi arttırmak için önlemler:
A) Solidaritätszuschlag = dayanışma ek ücreti.
B) Artan İşsizlikle mücadele eden yerel belediyelere ek kaynak aktarmak, işsizlere destek yükseltilmesi.
C) Buna göre yüzde 19 olan katma değer vergisi 6 ay boyunca yüzde 16'ya ve tüketim vergisi ise yüzde 7'den yüzde 5'e düşürüldü. (Temel gıda gibi ürünlerde)
3.i) MEM: Sosyal devlet politikası çerçevesiyle otobüs, taksi taşıma araçlarına araçların yenilenmesi için faizsiz kredi verilecektir.
3.ii) Konjonktür paketi: Alman demiryollarına 5 Milyar € ve toplu taşımaya da 2,5 Milyar Euro'luk destek.
4.i) MEM: Sosyal devlet politikası çerçevesiyle KOBİ'lere ve esnaf kesimine faizsiz kredi verilecektir.
4.ii) Konjonktür paketi: KOBİ'lere ve esnaflara krizde iflası engellemek için 25 Milyar Euro'luk yardım.
5.i) MEM: Teknolojinin her geçen gün ilerlemesiyle enerjiye ihtiyaç artmakta. Petrol ve doğalgaza alternatif enerji kaynaklarına önem verilmeli: Tükenmez güneş enerjisi, nükleer enerji, rüzgar, dalga ve akıntı enerjisi, jeotermal, biomas enerji ve yakıt hücreleri. Geleceğin en önemli yakıtı hidrojendir. Hidrojen enerjinin önemi artmalıdır ve alt yapı hazırlanmalıdır. Ve bu konuda ARGE çalışmaları için maddi olarak desteklenmeli. Çünkü enerji ekonomik kalkınmanın motor gücüdür. Milli bir enerji politikası olması lazım, aksi takdirde bu gücü elinde bulunduranlara bağımlı olunur.
5.ii) Konjonktür paketi: Almanya hidrojen teknolojisinde öncülük etmeli. Bununla beraber geleceğin teknolojisine yatırımlar yapılmalı.
Elektrikli otomobil satışına teşvik için primler iki katına çıkacak. Yenilenebilir enerjide genişleme sağlanacak.
Gelecek Paketi: İklim koruma, dijitalleşme, 5G, yapay zeka, inovasyon teşvik edilecek 50 Milyar Euro ile.
6.i) MEM: Enerjiyi ucuza kullandıran ülkede, üretilen ürünlerdeki enerji maliyeti düşük olduğundan firmaların rekabet gücü daha fazladır. Halkın enerji kullanımına harcadığı para azaldıkça tüketim kabiliyeti de artacaktır.
6.ii) Konjonktür Paketi: Elektrik giderlere destek yapılacak.
Yani görüyoruz ki, Almanya gibi bir kapitalist ülke bile korona krizinden çıkış yolu olarak Milli Ekonomi Modeli'ne sarılmış durumda.
11 yıllık gözlemimin akabinde diyebileceğim; zifiri karanlığın zirvesindeyiz.
Bunu merhum Prof. Dr. Haydar Baş haykırarak defaatle dile getirdi ve çıkış yolu olarak Milli Ekonomi Modeli'ni bize sundu.
Geçtiğimiz Perşembe günü Berlin'de hükümet, korona krizinden çıkış olarak, 21 saatlik müzakerenin sonunda, Almanya tarihinde ilk kez en pahalı (130 Milyar Euroluk) konjonktür paketini açıkladı.
Başbakan Merkel'in deyimiyle, "Yeni bir ekonomik teşvik paketi." Peki, neye teşvik? Tüketime teşvik! Evet, Kapitalist sistemine önderlik eden ülkelerden biri olan Almanya üretime değil, tüketime teşvik dedi. Çünkü bu krizin getirmiş olduğu resesyondan tüketim endeksli bir paketle hâlâ şaşkınlıkla izliyorum (alınan kararları ve ekonomik gelişmeleri) olup bitenleri. Ama 2005'te merhum Haydar Baş demişti, "ABD ve AB batacak hepsi kapımıza gelecek" diye.
Gelinen nokta Hocamızın kapısı, ama kapıya vurmadan hırsız gibi çalıp gittiler. (Akademi dünyasında intihalin cezasını bilir misiniz? Bir eserden aşırma suçunun yaptırımı altı aydan iki yıla kadar veya adli para cezası olarak düzenlenmiştir. Burada alınan bir iki paragraf değil bir tezin tamamını çalmaktır.)
Hadi Almanya'daki halk Milli Ekonomi Modeli'nden bihaber ve Almanya hükümetinin Milli Ekonomi Modeli'nden (ç)alıntı yaptıklarını bilmiyorlar. Ya biz? 2005'ten bu yana Milli Ekonomi Modeli'ni merhum Haydar Baş'tan sadece duymakla kalmadık, ince detaylarına kadar defalarca okuduk ve hayranlık duyduk. Peki ona rağmen susacak mıyız? Yoksa bir akademisyene yakışan şekilde bir tezin, bir fikrin, bir projenin asıl sahibini ya da kaynağını en azından analım.
Kapitalist sistemine inat MEM tüketime önem verir, çünkü tüketen her birey diğer bireylerin daha fazla kazanmasını, dolayısıyla daha fazla tüketebilmesini sağlayacaktır.
Peki, bu paketin içeriği ile Milli Ekonomi Modeli'nden alıntı yapılan konulara kısaca değinelim:
1.i) MEM: Dar gelirli ailelere destek; aynı zamanda yeni bir tüketim artışına sebep olur, bu da yine daha fazla üretim demektir ve daha fazla istihdam imkanı sağlayacaktır.
1. ii) Konjonktür paketi: Dar gelirli ailelere çocuk başına 300€'luk "cocukbonusu". Yıllık 90.000€'dan daha fazla kazanan ailelere bu bonustan faydalanamayacak.
2.i) MEM: Talep ekonomilerin seyrini belirleyen ana unsurdur. Piyasadaki talebi kontrol ederek ekonominin genel seyrine yön vermek mümkündür.
Talebin 3 temel unsuru vardır: a)ihtiyaç, b)gelir düzeyi, c)ürünün fiyatı. Talep arttırıldığı takdirde ekonomiye de yine can gelecektir.
2.ii) Konjonktür paketi: talebi arttırmak için önlemler:
A) Solidaritätszuschlag = dayanışma ek ücreti.
B) Artan İşsizlikle mücadele eden yerel belediyelere ek kaynak aktarmak, işsizlere destek yükseltilmesi.
C) Buna göre yüzde 19 olan katma değer vergisi 6 ay boyunca yüzde 16'ya ve tüketim vergisi ise yüzde 7'den yüzde 5'e düşürüldü. (Temel gıda gibi ürünlerde)
3.i) MEM: Sosyal devlet politikası çerçevesiyle otobüs, taksi taşıma araçlarına araçların yenilenmesi için faizsiz kredi verilecektir.
3.ii) Konjonktür paketi: Alman demiryollarına 5 Milyar € ve toplu taşımaya da 2,5 Milyar Euro'luk destek.
4.i) MEM: Sosyal devlet politikası çerçevesiyle KOBİ'lere ve esnaf kesimine faizsiz kredi verilecektir.
4.ii) Konjonktür paketi: KOBİ'lere ve esnaflara krizde iflası engellemek için 25 Milyar Euro'luk yardım.
5.i) MEM: Teknolojinin her geçen gün ilerlemesiyle enerjiye ihtiyaç artmakta. Petrol ve doğalgaza alternatif enerji kaynaklarına önem verilmeli: Tükenmez güneş enerjisi, nükleer enerji, rüzgar, dalga ve akıntı enerjisi, jeotermal, biomas enerji ve yakıt hücreleri. Geleceğin en önemli yakıtı hidrojendir. Hidrojen enerjinin önemi artmalıdır ve alt yapı hazırlanmalıdır. Ve bu konuda ARGE çalışmaları için maddi olarak desteklenmeli. Çünkü enerji ekonomik kalkınmanın motor gücüdür. Milli bir enerji politikası olması lazım, aksi takdirde bu gücü elinde bulunduranlara bağımlı olunur.
5.ii) Konjonktür paketi: Almanya hidrojen teknolojisinde öncülük etmeli. Bununla beraber geleceğin teknolojisine yatırımlar yapılmalı.
Elektrikli otomobil satışına teşvik için primler iki katına çıkacak. Yenilenebilir enerjide genişleme sağlanacak.
Gelecek Paketi: İklim koruma, dijitalleşme, 5G, yapay zeka, inovasyon teşvik edilecek 50 Milyar Euro ile.
6.i) MEM: Enerjiyi ucuza kullandıran ülkede, üretilen ürünlerdeki enerji maliyeti düşük olduğundan firmaların rekabet gücü daha fazladır. Halkın enerji kullanımına harcadığı para azaldıkça tüketim kabiliyeti de artacaktır.
6.ii) Konjonktür Paketi: Elektrik giderlere destek yapılacak.
Yani görüyoruz ki, Almanya gibi bir kapitalist ülke bile korona krizinden çıkış yolu olarak Milli Ekonomi Modeli'ne sarılmış durumda.
Misafir Kalem / diğer yazıları
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023
- R.Sümeyye Aydın: Sandıktan sonra da umut var / 26.05.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Bireyin mutluluğu toplumsal huzurdur / 02.04.2023
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023
- R.Sümeyye Aydın: Sandıktan sonra da umut var / 26.05.2023
- ALİ HAMZA AYDIN: Bireyin mutluluğu toplumsal huzurdur / 02.04.2023