İman iddiasında bulunan her kişi taraf olmak zorundadır. Tarafını belli etmek ve de ispatlamak zorundadır.
'Tarafsızlık, bananecilik, vurdumduymazlık, nasıl olsa geçer, aman başımıza bir iş gelmesin, onların etlisine, sütlüsüne karışmayalım' gibi mantıklar yanlıştır. İman ehlinin karakteri, duruşu olamaz.
Hatta Yüce Allah bu noktada 'meyletmeyi' ölçü olarak koyarken, Allah'ın Habibi (s.a.a.v) ise 'yarım sözcük' tabirini kullanmıştır.
Huda Suresi 13. Ayet: "Sakın zulmedenlere en ufak bir meyil duymayın."
"Kim, yarım sözcükle de olsa bir Müslüman'ın öldürülmesine yardım ederse; kıyamet gününde Yüce Allah'ın huzurunda, alnına "Bunun Allah'ın rahmetinden nasibi yoktur" diye yazılmış olarak getirilir" (İbn Mâce, Diyât 1)
Ölçü bu kadar hassas ve hayatın tamamında yani evinde de, işinde de, aşında, da, eğitiminde de, siyasetinde de geçerlidir.
Maalesef bu ilahi ölçüyü zaman ve mekana göre değerlendirdiğimiz için hatta ötelediğimiz için ve de sadece avukatlığını yaptığımız için millet ve ümmet olarak büyük bir buhran, aldanış ve esaret halindeyiz.
Dünyanın en çok malvarlığına sahip kişileri İslam dünyasında. Ama en çok açlığın olduğu coğrafyada İslam dünyası. Demek ki birileri seçimini yanlış yapmış. Ölçüden sapmış.
Adalet ve bağımsızlık, İslam inancının adeta omurgasıdır. Ama İslam dünyasına baktığımızda omurga yok, haliyle duruş bile gösteremiyor.
Nemrut'un ateşine su taşıyan karınca' hikayesini başta dinci kesimler olmak üzere herkes anlatır.
BTP lideri Hüseyin Baş'ta, kendisine sorulan bir soru üzerine bu hikayeyi kısaca anlattı.
Aslında bütün mesele 'o karınca kadar yürekli olabilmekten' geçiyor.
Evet, Nemrut, kurduğu sistemi sorgulayan ve sorgulatan, çıkarlarını baltalayan Hz. İbrahim'i (a.s), Nemrut beka tehdidi olarak gördü.
O Nemrut ki, Hz. İbrahim'i sessizce öldürmek yerine büyük bir ateş hazırlanması ve o ateşe atılmasını istedi.
Neden? Gücünü göstermek, hakimiyetini sağlamlaştırmak, geleceğini garanti etmek ve her türlü muhalefeti, sorgulamayı susturmak için.
Evet, Nemrut'un emriyle odanlar toplanmış ve büyük bir ateş yakılmıştı. Toplayanlar da, o ateşi yakanlarda insandı. Ama Allah'a (c.c) değil kula, kul olmuşlardı. Kulun tarafında olmuşlardı.
İşte bizim karınca, ağzında su ile aceleci adımlarla ateşe doğru gidiyordu.
Karının bu telaşlı halini görenler sorar: Ey Karınca! Böyle nereye gidiyorsun?
Karınca der ki: "Nemrut'un ateşi söndürmeye".
Sözüm onlara taraf olmayanlar, Nemrut'un ateşini sorgulamayanlar Karıncaya: "O ateş, bu bir damlacık su ile hiç söner mi' diye kendilerince soru sorarlar.
Karınca 'sönmeyeceğini bende biliyorum' der.
Malum güruh: 'Öyle ise neden kendini yoruyorsun' diyerek insanı helak eden o mantığı ortaya koyarlar.
Ama karıncanın cevabı hakikatin de rotası şeklindedir: 'Evet, bir damla su ile o ateşin sönmeyeceğini ben de biliyorum. Ama en azından safımız belli olsun, diye bu gayretin içerisindeyim' der.
Evet, günümüzün Nemrutları, Firavunları, Belamları, Karunları AB'dir, ABD'dir, IMF'dir, NATO'dur, İsrail'dir, Vatikan'dır, doların, Euro'nun sahipleridir.
Bunlar, bekalarını tehdit edecek hiçbir adıma sessiz kalmazlar, kendilerinin, kurdukları sistemlerin sorgulanmasına müsaade etmezler ve ateşleri sönmesin diye başta İslam coğrafyası olmak üzere dünyanın her yerinden insanları ateşe atarlar.
Allah'a (c.c) hamd-ü senalar olsun ki bizler, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı tanıma şerefine nail olup, O'nun Milli Ekonomi Modeli ile Ehl-i Beyt Külliyatı ile Atatürk eseri ile günümüz Nemrutlarının ateşlerine su taşıma şerefine ulaştık ve su taşımaya devam da edeceğiz.
Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu milli ve manevi ölçülerle, matematiksel ispatlı modellerle insanımızı, 'Nemrut'un ateşine' su taşımaya çağırıyordu.
Milletimiz, 'en azından safımız belli olsun' diyerek Haydar Baş'a destek olmak yerine 'kazanamaz ki' diyerek Nemrutların ateşine adeta rüzgar oldular.
BOP kapsamında Ortadoğu'da Nemrut ateşini yaktı. Maalesef insanlarımız, Saddam katildi, Esad zalimdi, Kaddafi diktatördü gibi cümlelerin yanına, 'aman bana ne, ne halleri varsa görsünler, eden bulur' gibi duruş ortaya koydular.
Emin olun ki, bu duruş Nemrut'un ateşine benzin dökmektir. İbrahim'i yakmaya kalkışmaktır.
Ülkemiz siyasetçileri de tercihlerini onlardan yana kullandılar. Hala ABD, AB, NATO, küresel sermaye şirketleri, dünya bankası safındalar.
Haliyle ülkemiz yanıyor. Biz, bu ateşi Hüseyin Baş ile Milli Ekonomi Modeli ile 'Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir' hakikati ile 'Atatürk tam bağımsızlıktır, vatandır' gerçeği ile söndüreceğiz.
Tarafınızı seçin.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024