Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul'da muhteşem iki program vardı: Biri Gaziosmanpaşa'ya bağlı İmrahor köyünde, diğeri Küçükçekmece'de.Bağımsız Türkiye Partisi(BTP) İstanbul teşkilatınca düzenlenen her iki programda da BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş vatandaşların sorunlarını dinledi, yaşanılan problemlere ve bunların sebeplerine değindi ve diğer hiçbir liderin ortaya koyamadığı çözümleri bir bir sıraladı.İmrahor köyündeki program bir köy toplantısı olmasına rağmen, muhteşem bir miting olarak gerçekleşti. İmrahor'dan ve civar köylerden gelen vatandaşlar programa büyük bir ilgi gösterdiler. BTP yetkililerinin ve Prof Dr. Haydar Baş Bey'in konuşmaları sık sık alkışlandı ve "İşte lider, işte Başbakan" sloganları tek bir ağızdan çıkarcasına bütün meydanı inletti.Özellikle Sayın Baş dünyaca ünlü bilim adamlarının takdir ettiği Milli Ekonomi Modeli kitabını havaya kaldırıp, bu muhteşem model sebebiyle Nobel'e aday gösterildiğini ifade edince, toplanan vatandaşlar büyük bir coşkuyla "Bu millet sizinle gurur duyuyor" diyerek Sayın Baş'ı bağırlarına bastılar.Sayın Baş'ın "Ben icazeti okyanus ötelerinden değil, sizden almak için buradayım" ifadesi oldukça anlamlıydı. Çünkü icazetini bu milletten alanlar bu millete hizmet ederler, okyanus ötesinden ya da başka bir yerden alanlar ise bu milleti yok sayarak efendilerine hizmet ederler. Gözden çıkarıldıkları zaman da "aman ha bizi kullanın, deliğe süpürmeyin" diye yalvarıp dururlar.Program esnasında bir vatandaş yanıma gelerek "Arnavutköy'ün, İmrahor'un ve civar köylerin en büyük problemi altyapı sorunu. Bugüne kadar hiçbir siyasi buna çözüm bulmadı. Haydar Bey bu konuya değinirse, vatandaş çok memnun olur" dedi. Sayın Baş sanki bu vatandaşın söylediğini duymuşçasına, altyapı sorununa değindi ve partisinin çözüm yollarını sundu.Sayın Baş'ın konuşmasında sürekli birlik mesajları vardı. Sayın Baş'ın Türkiye'sinde Laz'ı, Kürdü, Çerkezi, Boşnağı, Arabı, Türkü, bu aziz millet, tek bilek tek yürek olmalıydı; siviliyle, askeriyle, devletiyle milletiyle tek bir vücut olmalıydı; iç ve dış provokasyonlara, fitnelere, ayrılık tohumlarına, vatanı parçalamak ve milleti azınlıklara bölmek isteyenlerin menfur hesaplarına asla müsaade etmemeliydi.İşte bunu sağlamak isteyen Sayın Baş, yepyeni bir projeyi de devreye koyacaktı: "Vatandaşlık maaşı". Türk vatandaşı olan herkese hiçbir ayırım yapmadan vatandaşlık maaşı verilecek ve Türk kimliğini taşıyan herkes gururla "Ben Türk'üm" diyebilecekti. Ülkemizi bölmek isteyen düşmanlarımızın oyunlarını fark edebilme ve tokat gibi cevap verebilme diye ben buna derim. İşte bir liderde olması gereken özelliklerin en önemlilerinden birisi de bu.Sayın Baş, iktidara geldiği zaman Milli Ekonomi Modeliyle neleri yapacağını tek tek sayarken, vatandaş, "neden Sayın Baş'a 3 Kasım 2002'de bu fırsatı vermedikte, bu kadar zamandır bu zilleti çektik, bu kadar ödün verdik" diye kara kara düşünüyordu. Sayın Baş konuştukça vatandaş ışıl ışıl bakan gözlerle onu seyretti, dinledi, alkışladı ve sahip çıktı; çünkü tek bir umut kalmıştı, o da yılmadan, dimdik karşısında duruyordu.Küçükçekmece'deki program bir kahve toplantısı olmasına rağmen, katılım oldukça büyüktü. Vatandaşlar kahveyi doldurdu ve caddelere taştı.Sayın Baş, iki gün içinde Bursa'da, İzmit'te ve aynı gün öğlen İmrahor'da yoğun bir programa katılması ve her birinde ayakta saatlerce konuşma yapmasına rağmen, performansından zerre kaybetmeden yine ayakta konuşmasını yaptı. Sayın Baş'ın ifadelerinde yine çözüm, ümit, birlik ve beraberlik mesajları vardı. Zaten yıllarca bu milletin bu kadar zillet çekmesinin sebebi, gelen siyasilerin buların tam tersini yapması değil miydi?Yıllarca IMF, AB ve ABD'nin projelerini ülkemizi mahkum eden siyasilerimizin bize çözümü değil çözümsüzlüğü, ümidi değil, ümitsizliği sunduklarına; birlik ve beraberliği değil, bizi birbirimize düşürecek, bizleri azınlıklara böldürecek adımları attıklarına şahit olmamış mıydık?Artık Sayın Baş'ın şahsında bu aziz millet bütün bu oyunları elinin tersiyle itiyor ve geleceğe umutla bakıyordu.Sizce bu kadar olmazı olduran Sayın Baş, daha fazlasına layık değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025