Türk siyasi hayatının, mevcut iktidar ve muhalefet partilerinin, geri dönülmez yol olarak kabul ettikleri ve rüyaları haline gelen AB yolunda atılan adımlar, kartel medyasında allanıp pullanıp milletin bilinç altına yerleştirilmeye çalışılırken, bu rüyada yine bir kopukluk meydana geldi.
Binlerce şehit ailesinin feryatlarına rağmen, binlerce şehidimizin yerde duran kanına rağmen Terörist başı Öcalan'ı ipten kurtaran partilerimiz, uyanmaktan, bu rüyanın kesintiye uğramasından büyük korku ve endişe duyuyor.
Daha üç-beş sene öncesinde terkedilmiş harabe yığınlarını andıran bir çok kilise, bugün siyasi ve dini ayaklı misyonerliğin çabalarıyla son derece mâmur hale getirilmişken, -ki bunun bize en yakın örneği, Trabzon Kızlar Manastırı'nın göz alıcı imarındaki Belediye'nin katkısıdır- azınlık vakıflarının Türkiye'de toprak satın alabilmesinin önünü açan madde ile bu iki çalışmanın birebir örtüşmesine katkıda bulunan siyasilerimiz, Avrupa kapısından yine boynu bükük millete bakıyorlar.
15 ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya geldiği ve Türkiye'nin müzakere tarihinin tartışıldığı toplantıda AB genişlemeden sorumlu Yüksek Temsilcisi Günter Verheugen, Türkiye'nin Kopenhag Zirvesi'nden bir takvim beklememesini isteyerek şöyle konuştu:
"Türkiye'de reform paketinin kabul edilmesi, üyeliğe doğru attığı büyük bir adımdır. Unutmayalım, Türkiye aday ülkedir. Ancak, Türkiye Aralık'ta Kopenhag'ta yapılacak zirvede, üye ülke şartlarıyla bir müzakere tarihi beklememelidir. Komisyonun müzakere tarihi ve üyelik konusunda göz önüne aldığı ölçüler değişiktir. Türkiye'ye bir tarih vermeden önce reformların hayata geçirilmesini görmek istediğimizi gizleyemeyiz. Aralık ayına kadar reformların tam olarak uygulanabileceğini sanmıyorum. Yani bizden bir netice beklenmesin. Biz uygulamaların göz boyayıcı şeklini değil gerçeğini görmek istiyoruz".
AB yolunda ilerleme adı verilen dayatmaların hayata geçişini "bir görelim" mantığıyla hızlandırmayı amaçlayan Avrupa, Türkiye'yle bütünleşmeyi asla düşünmemektedir. Bunun izahını Yeni Mesaj köşelerinde yazılan yazılarla bu kadrolar binlerce defa ortaya koydular. Nitekim, kendi ağızlarından çıkan ifadeleri anlamama veya kavramama hastalığı olmayan her insan anlayabiliyorsa, bunun başka türlü ifade edilmesini beklemenin adına ne denebilir?
Avrupa, Türkiye'yi 'Müslüman-Türk' kimliğiyle içine kabul etmeyecektir. Bu birlikteliğin tek yolu olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.
AKP lideri Tayyip Erdoğan bu amaca hizmet eden, "iktidara gelmek için gerekirse papaz elbisesi giyerim" ifadelerini boşa kullanmamış.
Avrupa Birliği'ni her yönüyle kabul ettiğini bildiren AKP, bu yolun nereden geçtiğini çok iyi biliyor ki, bu sözleri ve içini dolduran manayı ifade etmiştir.
Meclis yolu kendisine hukuken kapalı olan Erdoğan, dünya görüşünü böyle ortaya koymuş olmakla milletin kendisini iyi tanımasını sağlamış oldu.
Milletimiz âdil ve de ariftir. Herkesin hakkını kendisine teslim edecektir.
Binlerce şehit ailesinin feryatlarına rağmen, binlerce şehidimizin yerde duran kanına rağmen Terörist başı Öcalan'ı ipten kurtaran partilerimiz, uyanmaktan, bu rüyanın kesintiye uğramasından büyük korku ve endişe duyuyor.
Daha üç-beş sene öncesinde terkedilmiş harabe yığınlarını andıran bir çok kilise, bugün siyasi ve dini ayaklı misyonerliğin çabalarıyla son derece mâmur hale getirilmişken, -ki bunun bize en yakın örneği, Trabzon Kızlar Manastırı'nın göz alıcı imarındaki Belediye'nin katkısıdır- azınlık vakıflarının Türkiye'de toprak satın alabilmesinin önünü açan madde ile bu iki çalışmanın birebir örtüşmesine katkıda bulunan siyasilerimiz, Avrupa kapısından yine boynu bükük millete bakıyorlar.
15 ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya geldiği ve Türkiye'nin müzakere tarihinin tartışıldığı toplantıda AB genişlemeden sorumlu Yüksek Temsilcisi Günter Verheugen, Türkiye'nin Kopenhag Zirvesi'nden bir takvim beklememesini isteyerek şöyle konuştu:
"Türkiye'de reform paketinin kabul edilmesi, üyeliğe doğru attığı büyük bir adımdır. Unutmayalım, Türkiye aday ülkedir. Ancak, Türkiye Aralık'ta Kopenhag'ta yapılacak zirvede, üye ülke şartlarıyla bir müzakere tarihi beklememelidir. Komisyonun müzakere tarihi ve üyelik konusunda göz önüne aldığı ölçüler değişiktir. Türkiye'ye bir tarih vermeden önce reformların hayata geçirilmesini görmek istediğimizi gizleyemeyiz. Aralık ayına kadar reformların tam olarak uygulanabileceğini sanmıyorum. Yani bizden bir netice beklenmesin. Biz uygulamaların göz boyayıcı şeklini değil gerçeğini görmek istiyoruz".
AB yolunda ilerleme adı verilen dayatmaların hayata geçişini "bir görelim" mantığıyla hızlandırmayı amaçlayan Avrupa, Türkiye'yle bütünleşmeyi asla düşünmemektedir. Bunun izahını Yeni Mesaj köşelerinde yazılan yazılarla bu kadrolar binlerce defa ortaya koydular. Nitekim, kendi ağızlarından çıkan ifadeleri anlamama veya kavramama hastalığı olmayan her insan anlayabiliyorsa, bunun başka türlü ifade edilmesini beklemenin adına ne denebilir?
Avrupa, Türkiye'yi 'Müslüman-Türk' kimliğiyle içine kabul etmeyecektir. Bu birlikteliğin tek yolu olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.
AKP lideri Tayyip Erdoğan bu amaca hizmet eden, "iktidara gelmek için gerekirse papaz elbisesi giyerim" ifadelerini boşa kullanmamış.
Avrupa Birliği'ni her yönüyle kabul ettiğini bildiren AKP, bu yolun nereden geçtiğini çok iyi biliyor ki, bu sözleri ve içini dolduran manayı ifade etmiştir.
Meclis yolu kendisine hukuken kapalı olan Erdoğan, dünya görüşünü böyle ortaya koymuş olmakla milletin kendisini iyi tanımasını sağlamış oldu.
Milletimiz âdil ve de ariftir. Herkesin hakkını kendisine teslim edecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002