Milli Devlet nedir' Emin Üstün

Milli Devlet, temelin milletlerin tarihindeki değerlerinden alan, başka ülkeleri taklitten uzak olan ve çağdaş uygarlık seviyesine gitme yolunda bütün diğer ülkelerle yarışan, bütün dünyaya açık ama hiçbir dış güce ihtiyaç duymadan kalkınabilen, kendi devinimi için gerekli sinerjiyi kendi kaynaklarından alan Milli Ekonomi Modeline sahip, devletinin ancak milleti ile var olduğu şuuru ile milletinin tamamını kucaklayan, vatandaşlarına hizmeti dolayısıyla sosyal güvenliği ve sosyal hizmeti kendine en temel gaye edinen, vatandaşlarına insan haklarını ve hürriyetlerini doya doya yaşatan adalet, eşitlik ve hukuk temeline dayalı bir devlet anlayışıdır. Milli devlet, kendine yeter kaynakları ile tam bağımsız olan ve bize ait bir devlet anlayışı karakteri sergiler. Milli devlet üç ana kurumun üzerine milletlerin bekasını oturtmaktadır. Yani güçlü devlet, güçlü ordu ve sağlam aile yapısı olmadan milletlerin varlıklarını devam ettirmeleri mümkün değildir. (Prof. Dr. haydar Baş, Sosyal Devlet Milli Devlet, s. 27, 26.) Atatürk'ün ölümünden sonra iç ve dış politikada belirleyici unsur olan Türklük bilinci iyice ihmal ediliyor ve geri plana itiliyordu. İlkesiz ve kararsız bir imaja bürünen ülkemiz bunun ağır bedelini hala ödüyor.(Necip Hablemitoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dış Türkler Stratejisi Milli Merkezler Olmadan Asla", www.hakimiyetimilliye.org, 13.05.07.)Milli devletin vazgeçilmez unsurlarında olan Kültür (milli kültür) ise, insan davranışını ve davranış yolu ile meydana getirilen eserlere özellik, ruh ve biçim veren öz değerdir. Nesilden nesile devredilen ve yaratılan muhteva örnekleridir.Kültür, toplumların zaman içinde oluşturdukları kendilerine özgü yaşam tarzıdır. Toplumun bu kendine özgü yaşama tarzı, maddi manevi unsurların bir ahenk içinde kaynaşması ile bütünleşir. Bu bütünlük o toplumun "millet" olarak varlığının temel unsurudur. Belli bir coğrafi vatan üzerinde, kişileri ve insan iradesini sağlam bir inanç etrafında toplayan "din" ve dengeli bir yaşam düzeni olan "ahlak" iyi ve kötü günleri birlikte yaşayan müşterek "tarih" geçmişten süzülüp gelen ve o topluma kendine özgü bir karakter veren "gelenek ve görenekler" sosyal ilişkilerde davranış şekilleri, toplumun kendine özgü sanat ve hünerleri, estetik anlayışı, duruş, duyuş, düşünüş ve bunları ifade ediş tarzı, müziği, oyunu kısacası toplumun geçmişinden aldığı, kökünden gövdesine sürdüregeldiği bütün maddi manevi değerleri, kültürünün muhtevasını teşkil eder. Böylelikledir ki; kültür bir milletin zaman içinde kendisine mal ettiği milli hasletlerdir. Milli oluşu onun özündedir.(Mehmet Önder, Atatürk Bildirileri, Kültür Bakanlığı Yayınları, T.T.K Basımevi, Ankara 2002. s.79,80.)Mustafa Kemal Atatürk'ün, Osmanlının sukut etmesindeki hayati sebebi "Türklerin milli benliğinden uzaklaşması" olarak gösterilmesi de kültürün önemini teyit etmektedir. Onun 1923 yılında Konya Türk ocağında gençlere hitaben söylemiş olduğu şu sözler bu anlamda değerlendirilmelidir: "Bu husus bizim milletimiz milliyetinden tegafül (anlamazlıktan gelme) edişinin çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu dâhilindeki akvalı muhtelife hep milli akidelere sarılarak milliyet mefkûresinin kuvvetiyle kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu sopa ile içlerinden kovulunca anladık. Kuvvetimizin zaafa uğradığı anda bizi tahkir (hakaret etme) tezlil (zillete düşürme) ettiler anladık ki kabahatimiz kendimizi unutmaklığımızmış."(Semih Yalçın, "Milli Devlet", www.ktuvakfı.org.tr/dergimiz/sayı11/10htm, 30.03.07.) Yine bir sözünde Atatürk; "Cumhuriyetimizin temeli kültürdür demiştir.1921 yılında milli eğitim kongresinde yaptığı konuşmada ise kültür derken tarihi ve milli karakterimize uygun bir kültür kast ediyorum. Çünkü milli dehamızın, yaratıcılığımızın tam gelişmesi ancak böle bir kültürle temin olunabilir. Kültür fikri zeminle mütenasiptir. O zemin milletin öz karakteridir. Yine başka bir konuşmasında Atatürk dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize ve milletimize bu hürmeti hissen, fikren ve fiilen bütün fiille hareketlerimizle göstermemiz lazımdır. Milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlerin avıdır" demiştir. (Önder, a.g.e, s. 81.)