Milli ekonomi bakanlığı kurulmalı

Demokratik ülkelerde seçim kampanyalarında  tezler, programlar, plânlar ve projeler tartışılır. Bu tartışmaları ilgiyle izleyen halk, birçok konuda bilgi sahibi olur. Bir başka deyişle, her seçim döneminde halk, yeni hedeflerle,  yeni ufuklarla, yeni tercihlerle karşı karşıya kalır. Dolayısıyla seçim sonrası, ülkede tepeden tırnağa bir yenilenme ve bir toparlanma süreci yaşanır.  Maalesef, ülkemizde son yıllarda seçimler böyle bir sonuç vermiyor. Çünkü seçim kampanyalarında ciddi konular tartışılmıyor. Ama olsun, biz yine ciddi ve önemli gördüğümüz konuları gündeme getirelim. Bu konulardan biri ekonomik durumumuzdur.  Kim ne derse desin, Türkiye tam bir ekonomik kuşatma altında. İstiklâl Mücadelesi'nde silâhla kovduğumuz güçler, küreselleşme, özelleştirme, dünyaya açılma teraneleriyle, ülkemizi adım adım işgal ediyorlar. Ülkemizde ekonomi ve yönetimi hiç önemsenmemiş. Baksanıza, bir ekonomi bakanlığımız bile yok.  Halbuki, 23 Nisan 1920'de toplanan  Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2 Mayıs 1920'de biri 'İktisat Bakanlığı' olmak üzere 11 bakanlıktan oluşacak hükümetin kurulması için 3 numaları kanunu kabul etmiştir.O zaman, bu bakanlığa ihtiyaç duyuldu da, şimdi neden duyulmuyor? Aradan bunca zaman geçmiş, ekonominin önemi artmış, yönetimi daha karmaşık hale gelmiş, ama IMF'ci hükümetler hâlâ bir ekonomi bakanlığı ihdas etmiyor.  Neden acaba? Cevap açık. Ekonomi yönetimini IMF'ye devrettiler de ondan. Hükümet, ekonomide neyi yönetecek? Ekonominin yüzde 60'ından fazlası bağımsız kurullara,  geriye kalan bölümü de sözde piyasaya, gerçekte birkaç spekülatörün eline bırakılmış durumda. Hal böyle olunca, ekonomi bakanlığına gerek duyulmuyor. Başka ülkelere bakıyoruz. En küçük ülkelerde bile ekonomi bakanlığının kurulduğunu görüyoruz. Görev ve yetkileri çizilmiş, ekonomi birimlerini tek elde toplamış ekonomi bakanlıkları, kabinelerin vazgeçilmez bakanlığı konumunda. Türkiye'de ise, ekonomik yetkiler bakanlıklar arasında bölünmüş, fakat fark etmiyor. Çünkü genel politika IMF tarafından tayin ve tespit ediliyor. O bakımdan, Türkiye'de ekonomi bakanlığı kurulsa bile durum değişmeyecektir. Bu teslimiyetçilik, böyle devam ederse ne olur? Ekonomi bakanlığı kurulsa, o bakanlık  IMF bakanlığına, ya da borç bakanlığına dönüşür. Başka bir şey olmaz.  Demek ki, önemli olan ekonomi bakanlığının kurulması değil, ekonomi anlayışının ve uygulamasının değişmesidir. Daha doğrusu, İzmir 1. İktisat Kongresi'nde yapılan 'Milli Ekonomi Andı'na uygun bir ekonomi politikasına acilen dönmemiz şarttır. Ne yazık ki, Atatürk'ten sonra işbaşına gelen hükümetler, bu 'Milli Ekonomi Andı'na sadık kalmamış, onu bütünüyle bozmuşlardır. Aynı yoldan yürüyenlerin, yani milli andı bozanların, bu ülkeyi getireği yer, çağdaş mandacılıktır.  Milli ekonomiyi ve andını çağdışı bulan politikacılar,  bu seçim döneminde de bazı ekonomik vaatlerde bulunuyorlar. Verdikleri vaatler kulağa hoş geliyor, ama hepsi IMF'ye bağlılığı ve dışa bağımlılığı artaracak vaatlerdir. Türk milleti bunu mu istiyor?  Hayır,  Türk milletinin istediği, bağımsız ve milli bir ekonomidir. Sözün özü, bu millet,  önce 'Milli Ekonomi Modeli'nin hayata geçirilmesini,  sonra da, Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı gibi 'Milli Ekonomi Bakanlığı'nın kurulmasını beklemektedir. Peki, bunu hangi parti yapabilir? Tabii ki, ancak BTP yapar. Çünkü BTP, 'Milli Ekonomi Modeli'nden başka modelleri, çöp sepetine atacak olan tek partidir.