'İman ve insan' adlı eserinde Prof. Haydar Baş; 'İnsanı tam anlamıyla tarif etmeden onunla ilgili hiçbir meseleyi çözüme kavuşturamayız' demişti. İşte Milli Ekonomi Modeli'ni bu bakış açısından hareketle yola çıkarak yazdı. Kapitalist sistemin çökme nedenlerinin belki de birinci sırada geleni buydu çünkü. Kapitalist sistem insanı anlamaya çalışmamıştı. Kendi sistemini kurmuş ve bu sisteme göre bir insan tarifi yapmıştı ki bu da insanın fıtratına uymuyordu. Zira bu sistemde büyük bir çoğunluk köle olup sömürülendi ve çok küçük bir azınlık da sömüren. Sistemi yazan ve uygulayanlar sömürenler olduğu için kapitalizmi savunan ve tüm dünyaya yayanlar da onlardı.
Kaynakların tükeneceği ama ihtiyaçların sınırsız olduğu mantığıyla yola çıkan kapitalizm, kendi kaynaklarını tüketen ülkelerin az gelişmiş ama kaynakları olan ülkeleri sömürmesi şeklinde uygulamaya konulmuştu. İnsanın kabiliyetlerini ortaya çıkarma ve üretme gücünü de elinden alan sistem; azınlıkların mutlu olduğu, çoğunluğun ise fakirlik ve açlık içinde kıvrandığı bir dünya ortaya çıkardı. Halbuki kapitalizmin iddia ettiği gibi artan nüfus bir tehlike değil aksine bir kaynaktır. Kapitalist sistem şu üç konuyu çözemediği içindir ki nüfusu bir tehlike olarak görmektedir.
1- Gelir dağılımında denge,
2- Sürekli büyümenin yakalanması,
3- Tam istihdamın sürekli sağlanması.
Bu üç madde de ekonomik sistemler için olmazsa olmaz hedeflerdir. Kaynakların sınırlı olduğunu düşünenler üretime odaklanmış, tükeneceği kaygısıyla bu üretilenler sadece belli bir kesimin faydasına sunulmuştur. Hal böyle olunca da eşitlik ve adaletten söz edilemez olmuştur. Oysa Milli Ekonomi Modeli tüketim yanlısı bir modeldir. Toplumun tamamının belli bir gelir düzeyine ulaşmasını ve harcamasını hedefler. Bunu sağlayacak iki önemli güç de para ve devlettir. Milli Ekonomi Modeli'nde para sadece bir mübadele ve değer saklama aracı değildir. Aynı zamanda tahrik unsuru olarak işlemci özelliği vardır. Ayrıca üretilen mal ve hizmetlerin de karşılığıdır.
Kapitalist modelin bir diğer özelliği ise serbest piyasayı savunması ve müdahale edilmeyen piyasaların kendi kendine dengeye geleceği fikridir. Milli Ekonomi Modeli'nde ise devlet sadece alan el değil, aynı zamanda halkına veren eldir. Emisyonu genişleterek, arz talep dengesine müdahale eder. Bunu da dar gelirlilerin bütçelerini destekleyerek yapar. Senyoraj hakkını kullanarak yaptığı vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, doğum ikramiyesi gibi ödemeler, belli bir gelirin altındakilerden vergi alınmaması gibi uygulamalar, hem sosyal adaleti hem de sürekli büyümeyi sağlamak içindir. Çünkü fakir bir insanı doğrudan desteklemek, dolaylı yoldan sanayiciyi de desteklemektir. Böylelikle kapitalist sistemde belli birkaç kişinin elinde toplanan para Milli Ekonomi Modeli'nde topluma şamil olur. Kapitalist sistemde devlet belli bir azınlık grubun tekelleşmesinin önünde engel olarak görüldüğü için güçlenmesi ve piyasayı elinde tutması istenmemektedir.
Milli Ekonomi Modeli'nin en önemli özelliklerinden birisi de faizsiz bir sistem olmasıdır. Çünkü faiz, gelir dağılımındaki dengeyi bozan, üretim ve tüketimi engelleyen bir hastalıktır. Paranın, maliyetsiz ve herkesin sahip olacağı bir hale getirilmesi Milli Ekonomi Modeli'nin en önemli unsurlarındandır. Hedef, toplumun bir kesiminin değil, tamamının refah seviyesinin yükseltilmesidir. Para ile para kazanma değil, üretim ile para kazanma esastır. Kapitalizmde işçi ile işveren, emekli ile çalışan, zengin ile fakir hep bir kavga halindedirler. Oysa Milli Ekonomi Modeli'nde toplumun her ferdi birbirinin destekçisidir, rakibi ya da düşmanı değildir. Bu model dostluk ve kardeşliği, bir ve beraber olmayı sağlar.
Sonuç olarak; kapitalizm, Batı insanının meselelere bakışını yansıtan; Milli Ekonomi Modeli ise, bize ait değerlerin bir açılımı olup, olaylara Müslüman Türk insanının ölçüleriyle bakan ve çözüm getiren bir sistemdir. Bu manada sadece ülkemiz insanına değil, tüm insanlığa refahı ve huzuru vaad etmektedir. O yüzden dünyada 4 milyar insan şimdiden Milli Ekonomi Modeli'ne sarılmış ve nimetlerinden faydalanır durumdadır. Darısı tez vakitte başımıza derken; bu bahsettiklerimizin nasıl yapılacağını merak ediyorsanız, ayrıntısı için kitaptan bir tane edinip okuyun derim. 'Ben ekonomiden anlamam!' dediğinizi duyar gibiyim. Ama merak etmeyin; o kadar sade ve anlaşılır bir dili var ki, Haydar Baş her meseleyi basit ve anlaşılır şekilde anlattığı gibi ekonomiyi de hepimizin anlayacağı, son derece de akıcı bir dille anlatırken yine farkını ortaya koymuş. O yüzden hemen alıp okumaya ve hayran olmaya başlayın derim.
Kaynakların tükeneceği ama ihtiyaçların sınırsız olduğu mantığıyla yola çıkan kapitalizm, kendi kaynaklarını tüketen ülkelerin az gelişmiş ama kaynakları olan ülkeleri sömürmesi şeklinde uygulamaya konulmuştu. İnsanın kabiliyetlerini ortaya çıkarma ve üretme gücünü de elinden alan sistem; azınlıkların mutlu olduğu, çoğunluğun ise fakirlik ve açlık içinde kıvrandığı bir dünya ortaya çıkardı. Halbuki kapitalizmin iddia ettiği gibi artan nüfus bir tehlike değil aksine bir kaynaktır. Kapitalist sistem şu üç konuyu çözemediği içindir ki nüfusu bir tehlike olarak görmektedir.
1- Gelir dağılımında denge,
2- Sürekli büyümenin yakalanması,
3- Tam istihdamın sürekli sağlanması.
Bu üç madde de ekonomik sistemler için olmazsa olmaz hedeflerdir. Kaynakların sınırlı olduğunu düşünenler üretime odaklanmış, tükeneceği kaygısıyla bu üretilenler sadece belli bir kesimin faydasına sunulmuştur. Hal böyle olunca da eşitlik ve adaletten söz edilemez olmuştur. Oysa Milli Ekonomi Modeli tüketim yanlısı bir modeldir. Toplumun tamamının belli bir gelir düzeyine ulaşmasını ve harcamasını hedefler. Bunu sağlayacak iki önemli güç de para ve devlettir. Milli Ekonomi Modeli'nde para sadece bir mübadele ve değer saklama aracı değildir. Aynı zamanda tahrik unsuru olarak işlemci özelliği vardır. Ayrıca üretilen mal ve hizmetlerin de karşılığıdır.
Kapitalist modelin bir diğer özelliği ise serbest piyasayı savunması ve müdahale edilmeyen piyasaların kendi kendine dengeye geleceği fikridir. Milli Ekonomi Modeli'nde ise devlet sadece alan el değil, aynı zamanda halkına veren eldir. Emisyonu genişleterek, arz talep dengesine müdahale eder. Bunu da dar gelirlilerin bütçelerini destekleyerek yapar. Senyoraj hakkını kullanarak yaptığı vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, doğum ikramiyesi gibi ödemeler, belli bir gelirin altındakilerden vergi alınmaması gibi uygulamalar, hem sosyal adaleti hem de sürekli büyümeyi sağlamak içindir. Çünkü fakir bir insanı doğrudan desteklemek, dolaylı yoldan sanayiciyi de desteklemektir. Böylelikle kapitalist sistemde belli birkaç kişinin elinde toplanan para Milli Ekonomi Modeli'nde topluma şamil olur. Kapitalist sistemde devlet belli bir azınlık grubun tekelleşmesinin önünde engel olarak görüldüğü için güçlenmesi ve piyasayı elinde tutması istenmemektedir.
Milli Ekonomi Modeli'nin en önemli özelliklerinden birisi de faizsiz bir sistem olmasıdır. Çünkü faiz, gelir dağılımındaki dengeyi bozan, üretim ve tüketimi engelleyen bir hastalıktır. Paranın, maliyetsiz ve herkesin sahip olacağı bir hale getirilmesi Milli Ekonomi Modeli'nin en önemli unsurlarındandır. Hedef, toplumun bir kesiminin değil, tamamının refah seviyesinin yükseltilmesidir. Para ile para kazanma değil, üretim ile para kazanma esastır. Kapitalizmde işçi ile işveren, emekli ile çalışan, zengin ile fakir hep bir kavga halindedirler. Oysa Milli Ekonomi Modeli'nde toplumun her ferdi birbirinin destekçisidir, rakibi ya da düşmanı değildir. Bu model dostluk ve kardeşliği, bir ve beraber olmayı sağlar.
Sonuç olarak; kapitalizm, Batı insanının meselelere bakışını yansıtan; Milli Ekonomi Modeli ise, bize ait değerlerin bir açılımı olup, olaylara Müslüman Türk insanının ölçüleriyle bakan ve çözüm getiren bir sistemdir. Bu manada sadece ülkemiz insanına değil, tüm insanlığa refahı ve huzuru vaad etmektedir. O yüzden dünyada 4 milyar insan şimdiden Milli Ekonomi Modeli'ne sarılmış ve nimetlerinden faydalanır durumdadır. Darısı tez vakitte başımıza derken; bu bahsettiklerimizin nasıl yapılacağını merak ediyorsanız, ayrıntısı için kitaptan bir tane edinip okuyun derim. 'Ben ekonomiden anlamam!' dediğinizi duyar gibiyim. Ama merak etmeyin; o kadar sade ve anlaşılır bir dili var ki, Haydar Baş her meseleyi basit ve anlaşılır şekilde anlattığı gibi ekonomiyi de hepimizin anlayacağı, son derece de akıcı bir dille anlatırken yine farkını ortaya koymuş. O yüzden hemen alıp okumaya ve hayran olmaya başlayın derim.
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020