Milli Mücadele'nin bir ölüm-kalım mücadelesi olduğunu söyleriz ve ona övgüler yağdırırız. Ecdadımızın destansı kahramanlık ve fedakârlıklarına şiirler yazarız. Bütün bunları yapalım, hatta daha fazlasını yapalım. Hepsi güzel, hepsi iyidir. Ama şunu da bilelim ki, Milli Mücadele ruhunu anlamadan ve yaşamadan yapılanlar, havada kalmaya mahkûmdur. Önemli olan, o ruhu yaşamak ve yaşatmaktır. Çünkü Milli Mücadele ruhu, İstiklâl Savaşı'nın bitmesiyle bitmiş değildir. Milletimiz var oldukça, o ruhun her alanda sürdürülmesi gerekir. Bir başka deyişle Milli Mücadele ruhu ölürse, milletimiz de ölür. Milli Mücadele'de din ve milliyet fikirleri birbirinden ayrılmayan bir bütündür. O inanç ve anlayış, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde aynen temsil edilmişti. Merhum Samet Ağaoğlu, söz konusu mecliste yapılan tartışma, çarpışma ve çatışmalar hakkında şunları söyler: "Bu mecliste okul medrese çarpışması vardı, yenilik ve muhafazakârlık çarpışması vardı, cumhuriyetçilik ve saltanat çarpışması vardı. Yalnız bu mecliste iki şey yoktu: Birincisi İslâm-Hıristiyan çatışması, ikincisi de çeşitli milletler ve milliyetler çatışması." Ne yazık ki, Milli Mücadele ruhundan uzaklaştık. Ne kadar uzaklaştığımızı TBMM'de yapılan tartışmalara bakarak anlamamız mümkündür. Hâlbuki o ruha her zaman ihtiyacımız vardır. Milletimize karşı tehdit ve tehlikelerin arttığı şu günlerde ise Milli Mücadele ruhuna son derece muhtaç olduğumuz aşikârdır. Ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlarımızın çözüm adresi, o ruhtur.Milli Mücadele, milli değerlere bağlı olarak sürdürülen mücadeledir. Bunun zıddı milli benlikten kopmak ve başkalarını taklit etmektir. Onun içindir ki, Milli Mücadele'nin önderi olan Atatürk, daima taklit ve kopyacılığa karşı çıkmıştır. Konya'da gençlere yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir: "Münevverlerimiz, milleti en mesut millet yapalım der. Başka milletler, nasıl olmuşsa, onu da aynen öyle yapalım der. Lâkin düşünmeliyiz ki, böyle bir nazariye hiçbir devirde muvaffak olmuş değildir. Bir millet için saadet olan şey, diğer bir millet için felâket olabilir. Ayni sebep ve şerait, birini mesut ettiği halde diğerini bedbaht edebilir. Onun için bu millete gideceği yolu gösterirken, dünyanın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakkiyatından istifade edelim. Lâkin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz."Atatürk'ün bir başka konuşmasında söylediği şu sözler de manidardır: "Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye'nin istiklâline, kendi benliğine, milli ananelerine düşman olan bütün unsularla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir. Beynelmilel vaziyete göre böyle bir mücadelenin gerektiği ruhi unsurlarla mücehhez olmayan fertlere ve bu fertlerden mürekkep cemiyetlere hayat ve istiklâl yoktur."Ülkemizde, son yıllarda hiç olmadığı kadar kimlik bunalımı, ekonomik, siyasal ve sosyal sorunlar yaşanmaktadır. Hükümet, çözüm için her yol ve yönteme başvuruyor. Fakat Atatürk'ün tarihi sözlerini rehber alarak yeniden Milli Mücadele ruhuna dönmeyi hiç düşünmüyor, yapılan uyarılara da kulak vermiyor. Bu yönde uyarılarda bulunanlardan biri olan Dünya gazetesi yazarlarından Tevfik Güngör, 30 Ekim 2014 tarihli yazısında şöyle diyor: "Milli Mücadeleyi sürdürmeye mecburuz? Bu mücadeleyi sürdüremezsek, sürdürmede başarılı olamazsak, gene 'yok olma' tehlikesiyle karşılaşabiliriz." Bize kalırsa, Milli Mücadele ruhuna dönmediğimiz takdirde, böyle bir tehlike ile karşılaşmamız, ihtimal değil, kaçınılmazdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018