logo
29 MART 2024

Modern İslamcılar bataklığa saplanmıştır

08.08.2012 00:00:00
İslâm, bir dindir. Fert ve toplum hayatını bütünüyle kuşatan, kıyamete kadar bütün insanlara nizam verecek tek hak dindir. İslâm, beşerin eksiklik ve yanlışlarla malul ideolojileri katında ve ayarında sadece dünya sorunlarıyla ilgili bir ideoloji değildir. Beşerî ideolojiler sadece dünya ile ilgilidir, İslâm ise hem dünya hem dünya sonrası, hem madde hem mana ilgili bir "din"dir.
"İslâmcılık", ülkemizde 1908 sonrası süreçte bir tehlike olarak ortaya çıkan saldırgan ötekine karşı sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel, askerî hemen her anlamda savunulan bir sistem olarak üretildi. Daha önceleri Osmanlı Türklüğünün siyaseten hâkimiyetinden dolayı İslâm, tehlike olarak görülmeyen ve ciddiye alınmayan saldırgan ötekine karşı müdafaa hattına çekilen bir dava değil; kendine güveni tam, doğal süreç içinde yaşanan bir dindi yani "İslâm"dı. "İslâm"ın "İslâmcılık" a evrilmesi, bir tehdit karşısındaki teyakkuz hâli üzerinedir.
1908'den günümüze kadar ülkemizde İslâmcılık akımı, kabaca 3 nesil üzerinden akıp gelmektedir. 1. Nesil İslâmcılar, 1908-1940 arası dönemde Mehmet Akif Ersoy, 2. Nesil İslâmcılar 1940-1980 arasında Necip Fazıl Kısakürek tarafından temsil edildi. 3. Nesil İslâmcılar ise 1980 sonrası süreçte belirgin bir şekilde görünmeye başlayan ve günümüze kadar gelen bir harekettir. Bu neslin öne çıkan belirgin bir mümessil ismi yok.
Günümüz Türkiye'sinin hâlini anlamak için bu İslâmcılık meselesini iyi bilmek lazım. Zira son 10 yıldır ülkemiz, 3. nesil İslâmcılar tarafından yönetiliyor. 3. nesil İslâmcıların neden bataklığa saplandığını anlamak için, bu 3 nesli ana temalarda, temel konularda ve nirengi noktalarda mukayese etmemiz lazım.
- 1.Nesil İslâmcıların mümeyyiz vasfı, dinî ve millî değerleri temel edinip bunları korumayı amaçlayan anti-emperyalist ve istiklâlci bir duruş sergilemiş olmalarıydı. Zira çıkış noktalarının temeli, asıl tepkisel tavırları buydu. Tanzimat sonrası süreçte Batı emperyalizmi Osmanlı Devleti'ni siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, askerî anlamda çökertmek için her koldan üzerimize çullanmıştı. Saldırgan öteki dediğimiz bu emperyalist Haçlı-Siyon ittifakının temel hedefi, dinî ve millî yani Müslümanlık ve Türklük değerlerimizi yok etmekti.
Bu saldırıya karşı 1.Nesil İslâmcılar, İslâm dinini asrın şartları içerisinde millî bir kimlik olarak kuşandılar. İslâmcılık sistemi, emperyalizme karşı istiklâlimizi sağlayacak savunulan bir zırhtı. 2. Nesil de aşağı yukarı emperyalizm karşıtı konumunu korudu. Bugünkü 3. Nesil ise babalarına ve dedelerine ihanet ederek emperyalizmin kucağına oturmuşlar, Avrupa Birlikçi ve Amerikancı politikalarıyla İslam dünyasında emperyalizmin işbirlikçisi, taşeronu haline gelmişlerdir. İstiklâl ruhunu da kaybederek bağımlı ve uydu olmayı varlıklarının devamı için yeter şart görmüşlerdir. Bugünkü politikalar bu durumu açıkça ortaya koyuyor. Görmek isteyen görür.
- 1. ve 2. Nesil İslâmcılar, kavmiyetçiliğe karşı milliyetçi idiler. Mehmet Akif, genelde, dünya ölçeğinde, evrensel planda bütün Müslümanların birliğine dayalı İttihad-ı İslâmcı yani İslâm milliyetçisi; ama özelde, yerel planda, siyasi ve coğrafî sınırlar içinde, Anadolu merkezli Türkiye özelinde hangi kavme mensup olursa olsun ortak hukukî, kültürel ve sosyal değerlerde birleşmiş, bütünleşmiş bir millet yapısını esas alan Türk milliyetçisi idi. Necip Fazıl da aynı şekilde İslâm ve Türk milliyetçiliği fikrini kuvvetli şekilde vurgulamıştı. Bugünkü 3. Nesil ise bu konuda da öncülerine ihanet ederek milliyetçiliğe savaş açmış ve kavmiyetçi olmuşlardır.
Dünya genelinde İslâm milliyetçiliği fikirlerinden vazgeçmiş görünmüyorlar ama bu meseleyi ciddi biçimde dava ettikleri de yok. Türkiye özelinde birleştirici, bütünleştirici bir sosyolojik kimlik olarak Türk milliyetçiliğine düşman olmuşlar; öbür taraftan tamamen etnik bağlamda Kürt varlığını öne çıkaran, siyasetlerini bunun üzerine bina eden, Kürt ırkçılığına dayalı bir politikayı benimsemişlerdir. Nitekim Irak'ta merkezî millî Irak varlığını kaale almayarak ve Türkmenleri yok sayarak sadece Kuzey Irak'taki Barzani Devletini hem tanıdılar, hem de stratejik ortak olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti imkânlarıyla orada bir Barzani Devletini ya da "Kak Mesut" devletini bütün kurumlarıyla inşa etmeyi sürdürüyorlar. PKK terör örgütünü besleyip koruyan bu Barzani Devleti, bunun karşılığında da hem Suriye'de, hem Türkiye'de, hem de İran'da sınırlarını genişletme çalışmalarını eşkiyalıkla sürdürüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni faşistlikle, ulus devlet olmakla, ırkçılıkla suçlayan İslâmcılarımız da tamamen Barzani faşizmine ve hem Irak'ta, hem de Suriye'de Türkmenleri yok sayan; hatta yok eden Kürtçü ulusçu yapılanmalara demokrasi adına ebelik yapıyorlar. Bu İslâmcı arkadaşların merkezî millî bir Irak, Suriye, Türkiye ve İran birlik yapılarına karşı alerjileri var. Bütün himmetlerini Kürt kavmiyetçiliğini esas alan bir politika üzerinde yoğunlaştırmışlar.
- 1. ve 2. Nesil İslâmcıların kaynakları yerli ve İslâmî idi. Onlar, Kur'an'a, Peygambere, İslâm âlimlerine ve millî Türk kaynaklarına bağlı olarak dava güdüyorlardı. Günümüzdeki 3. Nesil İslâmcıların fikrî kaynakları ise genellikle Batıdır. Batının sosyolojik, siyasi, ideolojik kavramlarıyla konuşurlar. Batılıların sözlerini, düşüncelerini referans alırlar. Ayetle, hadisle konuştuklarını, yazdıklarını pek göremezsiniz. Bu konuda bir kişilik zaafına tutulmuşlardır. Aşağılık duygusu içinde "ayet ve hadisle konuşursak gerici derler, alay ederler, küçümserler, entelektüeller, solcular, liberaller, batılılar tarafından kaale alınmayız" zannı içindedirler. Millî kimliklerini inkâr ederler, dinî kimliklerini de gizlerler. Allah ve Türk milletinin memnuniyeti ve hoşnutluğu yerine liberaller, Türk düşmanı ırkçılar, şunlar bunlar tarafından beğenilmeyi daha çok önemserler. Bu aşağılık duygusunu bastırmak ve kişilik ispat etmek için batıcılara karşı "biz batılıları iyi biliyoruz, batılı kaynakları sizin kadar biz de biliyor ve ciddiye alıp itibar ediyoruz" demek isteyen bir tavır içindedirler.
Başta "demokrasi" olmak üzere bütün siyasi, sosyolojik ve felsefi yaklaşımları, batı algısına uygun emperyalist kavramlar üzerine bina edilmiştir. Mesela bu bağlamda temsilî bir niteliğe sahip olmak üzere kendileri için "Müslüman Türk" adını yeterli görmezler. Bundan utanırlar ya da bu adı reddederler. Tamamen batılı bir ad olan "Muhafazakâr Demokrat" diye bir kavramı kendilerine tanımlayıcı bir kimlik adı olarak seçmişlerdir. Görüleceği gibi bu adın İslâmcılıkla bir alakası yoktur.
- 1. Nesil İslâmcıların mesela Mehmet Akif'in ütopyası "zamanımızda bir asr-ı saadet" idi. 2. Nesil İslâmcıların mesela Necip Fazıl'ın ütopyası ve projesi Türkiye merkezli ve Türkiye'nin öncülüğünde, bütün Türk ve İslam dünyasını derleyip toparlayacak mahiyette "Büyük Doğu" idi. Günümüzdeki 3. Nesil İslâmcı arkadaşların ütopyaları ve mega projeleri de Amerika'nın İslâm coğrafyasını paramparça edip kolayca sömürülebilir, güdülebilir ve Hristiyanlaştırılabilir ve İsrail'in kölesi edilebilir (zira başkalarını Yahudileştirme olmuyor) hâle getirmeyi amaçlayan "Büyük Orta Doğu Projesi" nde yardımcı, destekleyici rolü oynamaktır. Bir de tabii Hristiyan Haçlı Birleşik Devleti projesi olan "Avrupa Birliği"nde sığıntı da olsa bir yer kapmaya çalışmak.
- 1. ve 2. Nesil İslâmcılar liberal, kapitalist, sosyalist, komünist, mason, İslam ve Türk düşmanı Hristiyan ve Yahudi oluşumlara karşı sert mücadeleler veriyor, kendilerini bunlara karşı konumlandırıyorlardı. Bugünkü 3. Nesil İslâmcı kardeşlerimiz ise bu saydığımız batı kaynaklı her türlü harekete yanaşmadır, bunlara sempatik görünme gayretindedir, bunlarla işbirliği yapmaya çok heveslidirler. Bu bağlamda gazete ve televizyonlarını baba ve dedelerinin mücadele ettiği zihniyet sahipleri tarafından işgal ettirmişlerdir. Bu adamlara maaş vererek her gün millî ve dinî değerlerimize küfrettirmektedirler. İslâm ve Türklük düşmanı gazeteciler, yazarlar, şunlar bunlar, günümüz modern İslâmcılarının ve cemaatçilerinin fikir babası, hocası, akıldanesi, uzmanı, azmanı, siyasetçisi, bilim adamı durumundadır.
- 1. ve 2. Nesil İslâmcılar, gündelik hayatlarında sekülerleşmeye, moderniteye, genel toplum ve devlet düzeninde kapitalizme şiddetle karşıydılar. Bugünkü modern İslâmcılar ise küresel sistemin lordlarının emrinde sekülerliğin ve kapitalistliğin önde gidenidirler.
- 1. ve 2. Nesil İslâmcıların Türkiye diye bir derdi vardı. Bugünkülerin ise öyle bir derdi yoktur. Tam tersine Türk millî devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni tasfiye etme ve bu bölgede, İslâm coğrafyasında etnisite, kabile, mezhep, şebeke eksenli bir politika takip etmektedirler.
- 1. ve 2. Nesil İslâmcıların içinde bulundukları zamanın şartlarında özgün bir İslâm medeniyeti inşa etme gibi bir derdi vardı. Günümüzdekilerin öyle bir derdi olmadığı gibi; modern Batı medeniyetine eklemlenmeyi ve içinde erimeyi önlerine en büyük hedef olarak görmüşlerdir.
- 1. ve 2. Nesil İslâmcıların Haçlı-Siyon emperyalist cephesinin dünyaya saldığı zulüm, haksızlık ve sömürüyü yok etme mücadele azim ve iradeleri vardı. Bugünküler ise bunları ortadan kaldırmak bir yana; politikalarıyla emperyalist zulüm, haksızlık ve sömürüye yardımcı konuma düşmüşlerdir.
Günümüzdeki modern İslâmcılık gelip geçicidir, İslâm ise bâkîdir. Kavmiyetçi, yanaşmacı, işbirlikçi İslâmcı sapmalar yok olmaya mahkûmdur, ama İslâm dimdik ayaktadır. İslâmcılar politika ve söylem planında var görünseler de fiilen yok oldular, ama Müslümanlar sapasağlam ayaktadır. İslâmcılar, Amerika ve Avrupa'nın himayesinde büyük Kürdistan kurma çalışmalarına devam etsinler. Müslümanlar da Allah'ın himayesinde Türk birliğinin de içinde olduğu İslâm Birliğini kurmak için çalışmaktadırlar.
Günümüz modern İslâmcıları, İslâm'ı sadece kendilerinin temsil ettiği sahtekârlığını Müslüman kitlelere yayarak ufkumuzu karartmak, umutlarımızı söndürmek, geleceğimizi suya düşürmek istiyor olabilirler. Ama bilinsin ki İslâmcılık İslâm'ı, İslâmcılar da Müslümanları temsil yetkisine sahip değillerdir. Saf, samimi, hakiki mümin ve müslim, bilgi ve bilinç donanımlı Müslümanlar, moderniteye ve emperyalizme esir olmuş İslâmcı şebekeyi etkisiz kılmayı başaracaklardır.
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.