BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ABD gemilerinin boğazlarımızdan geçmesi ve Montrö Anlaşmasına dair önemli tespitlerde bulundu.Montrö Anlaşmasının Lozan'da elde edemediğimiz hakları bize kazandıran tek anlaşma olduğunun altını çizen Prof. Dr. Baş, "Onun için boğazdan geçen her gemi Karadeniz'e kıyıları olan devletleri ilgilendirdiği kadarıyla, her ne kadar tehdit unsuruysa da asıl tehdit o Boğazların sahibi Türkiye'yedir" dedi.Prof. Dr. Baş, bunun nedenini şöyle açıkladı: "Montrö'nün asıl gayesi Karadeniz ülkelerini korumak değil, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve coğrafyasını korumaktır. O boğazlardan o gemilerin geçişine müsaade etmek de bu tehdidi ve bu tehlikeyi kabul ederek, ben bu işe müsaade ediyorum demektir"Evet, birçok konuda önemli tespitleri olan Prof. Dr. Baş, ülkemizi içine çeken Kafkasya krizi konusunda da yine kritik bir uyarıda bulunuyor. Montrö Türkiye'yi koruyor ve asıl tehdit Türkiye'ye? Prof. Dr. Baş'ın bu uyarısını daha iyi anlayabilmek için Montrö'nün tarihi gelişimini biraz irdeleyelim. 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ile birlikte Boğazlar sözleşmesi imzalanmıştı. Bu sözleşmenin getirdiği kısıtlamalardan dolayı Türkiye daima kaygı içinde olmuştu. 1930'lu yıllarda dünyada yeniden bir silahlanma yarışı başladı.Türkiye'nin kaygıları daha da arttı ve boğazların statüsünde Türkiye, iyileştirme yapılması için ilgili devletlere teklifte bulundu. Teklifin kabul edilmesi üzerine 20 Temmuz 1936 tarihinde İsviçre'nin Montreux kentinde yeni Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Böylece Türkiye'nin kısıtlanmış hakları iade edilmiş ve boğazlar bölgesinin egemenliği yeniden Türkiye'ye geçmiştir. İşte milli politikalarla hareket eden Atatürk'ün Türkiye'sinin başarısı? Dikkat ederseniz geriye değil, sürekli ileriye doğru bir gidiş var. Kısaca görüldüğü gibi Montrö Anlaşması, Prof. Dr. Haydar Baş'ın da altını çizdiği gibi, Türkiye'nin boğazlarda egemenliğini sağlayan tek anlaşmadır. Bu antlaşmada barış zamanı, savaş zamanı, ticari gemi, savaş gemisi gibi değişik durumlar söz konusu.Son gündemle alakalı olarak ifade etmek gerekirse, Karadeniz'e kıyısı olmayan devletlerin savaş gemileri 8-15 gün önce Türkiye'ye haber vermek zorundalar ve 21 günden fazla Karadeniz'de kalamazlar. İnsancıl amaçlı malzeme taşıyorlarsa toplamda 8 bin tonu aşamaz ve gemiler gidecekleri limanı, dönüş tarihlerini? bildirmek zorundadır.ABD gemileri önceden haber vermedi, gidecekleri yeri bildirmedi ve sözde insancıl yardımları füze ve radar donanımlı savaş gemileriyle taşıyor. Montrö'de şu noktalar da çok önemli: Savaş zamanında eğer Türkiye tarafsızsa, savaş gemileri boğazlardan geçemez. Savaş olmadığı halde savaş tehlikesi varsa, karar Türkiye'ye ait, isterse boğazları kapatabilir. Yani karar Türkiye'nin inisiyatifinde.Kafkaslarda ateşkes imzalandı ama savaş atmosferi halen aratarak devam ediyor. Yani Türkiye hiçbir savaş gemisine boğazdan geçiş izni vermeyebilir. İzin verdiği takdirde sorumluluğu üzerine alıyor demektir.Şimdi gelelim asıl soruya: ABD'nin bir takım ayak oyunları ile Montrö'yü delip Karadeniz'deki varlığını sürekli hale getirmesi en çok Rusya'yı mı yoksa Türkiye'yi mi tehdit eder? ABD'nin mevcut şartlarda Rusya ile ilişkileri soğuk savaştan öteye geçmez, ama dağıttığı BOP haritalarına bakılırsa, Türkiye'nin bölünmesine yönelik hesapları aşikar. Sınırlarımızı kabul etmeyen, askerimizin başına çuval geçiren ve ülkemizi bölme hesapları olan bir ülkeye kuzeyimizde aleyhimize cephe açıyoruz.ABD'nin bu adımından, Rusya değil, asıl biz tedirgin olmalıyız.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024