Türkiye gibi her türlü uluslar arası müdahaleye açık olan ülkelerde hiçbir şey göründüğü gibi değil. Toplumu belirli bir noktaya yönlendirmek isteyen güçler çoğunlukla doğruyu yanlış, yanlışı doğru olarak lanse ediyorlar. Türkiye bu dezenformasyondan belki de en çok etkilenen ülke. Çünkü düşmanı çok fazla. Toprakları üzerinde hep başkalarının emeli olagelmiş. Bundan dolayı hiç rahat bırakılmamış ve anlaşılan bundan sonra da rahat bırakılmayacak. Çünkü güçlü bir devlet olma potansiyeline sahip Türkiye'nin geçmişte olduğu gibi yeniden bölgesel bir güç olmasını ne AB, ne ABD ve İsrail ne de diğer ülkeler istemiyorlar. Bundan dolayıdır ki, doğru olanı bilmek ve doğruyu yalnızca ifade etmek Türkiye için yeterli olmuyor. Çünkü günümüzde doğruların önü kesiliyor, yanlışlarınsa önü ziyadesiyle açılıyor. Doğru şeyler söyleyenlerin ya sesi kısılmaya çalışılıyor ya da bu doğruları Türk milletinin duyması çeşitli şekillerde engelleniyor. Gerçekleri ifade edenlere ambargo uygulanıyor. Medyada kesinlikle gündem edilmiyor. Savunulan doğrular ve bu doğruları savunanlar hararetli bir şekilde aşağılanıp, dalga geçiliyor. Bu şekilde aşağılanmayla toplumun bu doğrulara ilgi göstermesinin önüne geçiliyor ve aynı doğruları gelecekte savunabilecek olan insanların da cesaretleri kırılıyor. İşte bu gibi durumlarda doğruları bilmek ve ifade etmek yeterli olmuyor. Müthiş bir mücadele azmi ve çelik gibi bir irade sahibi olmak gerekiyor. Mücadele ruhunu hiç kaybetmeyen, etrafındaki insanlara ve Türk milletine bu mücadele ruhunu aşılayan bir lider ancak bu gidişata dur diyebilecektir. Ancak böyle bir lider bu dezenformasyon prangalarını parçalayıp, onu yolundan çevirmek için yapılan şeylere ve söylenen sözlere aldırmadan Türk milletini kendine getirmek için mücadelesine devam edebilir. İşte Bağımsız Türkiye Partisi lideri Prof. Dr. Haydar Baş böyle bir lider. Sayın Baş'ı vatanı, bayrağı ve namusu savunmaktan bugüne kadar hiçbir güç alıkoyamamış. Sayın Baş'ın yıllar önce "AB Türkiye'yi parçalama projesidir, Türkiye'yi AB'ye almayacaklar" dediği günlerde herkes AB diye sayıklıyordu. Lider geçinenlerin bile Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadelerini anlayıp kabullenmeleri için on yıllar geçmesi gerekti. Hoca efendi(!) geçinen bir adamın papa ile görüşmesi ve ona bir mektup vermesiyle hız kazanan dinler arası diyalog için herkes alkış tutarken ve daha neler olduğunu anlayamamışken Prof. Dr. Haydar Baş, "Dinler arası diyalog'un amacı Müslüman'ı Hıristiyan kimliğine büründürmektir" demişti. Eşsiz mücadele azmiyle dinler arası diyalogun gerçek yüzünü bıkmadan usanmadan ortaya koymaya devam etmişti. Bu sayede hem milletimiz dinler arası diyalog belasından muhafaza olmuş, hem de diyalogu savunma gafletine düşenlerin ayıkmasını sağlamıştı. Siyasilerin IMF'den başka çıkar yol yok dedikleri bir aşamada Prof. Dr. Haydar Baş, ekonomide yepyeni bir çığır açan "milli ekonomi modeli" adlı eserini ortaya koyarak, çözümün uzaklarda değil, Türk milletinde olduğunu göstermiştir. Milli ekonomi modeli üzerine ilki İstanbul'da diğeri Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de olmak üzere iki kongre düzenlenmiş ve modeli inceleyen yüzlerce bilim adamı ve akademisyen modele ve modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a hayranlıklarını ifade ederek onu Nobel ödülüne aday göstermşlerdi.Prof. Dr. Haydar Baş'ın sahip olduğu mücadele azmi, istisnasız bütün siyasilerde ve Türk milletinin her ferdinde bulunmalıdır. Çünkü doğru olan şeyleri ifade etmekle kalmayan bu doğruların arkasında sonuna kadar durabilen Prof. Dr. Haydar Baş gibi liderlere her zamankinden çok bugün ihtiyaç vardır.Çünkü yalnızca böyle bir azim ve inanç sahibi lir lider Türk milletini düşürülmüş olduğu vahim durumdan kurtarabilecek cesareti ve dirayeti gösterebilecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024